Yaşlanma ve Sağlık Programı, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 2015 yılında başlatılmış, sağlık ve kültürün teşvik edilmesini temel bileşen olarak ele almaktadır (1).
Dünyanın pek çok yerinde sağlık hizmeti, klinik ve hastanelerde verilirken, sağlığı geliştirme ve hastalık önleme faaliyetleri çoğunlukla okullar, toplum kuruluşları veya iş yerlerinde gerçekleştirilmektedir. Sağlıkla ilişkili merkezlerin daha çok insana ulaşabildiği yadsınamaz ancak halk sağlığı araştırma ve uygulamalarının geliştirilmesinde paydaş olabilecek başka kuruluş ve sektörler de vardır. Bu anlamda müzeler; toplumun gereksinimlerinin farkında ve bu gereksinimlere özelleşmiş faaliyet türleri oluşturan potansiyel sağlık geliştirici ortaklar arasındadır.
İngiltere Sanat Konseyi tarafından finanse edilen, Müzeler ve Galeriler Araştırma Merkezi tarafından başlatılan ve Leicester Üniversitesi Müze Çalışmaları Okulu temelli Mind, Body, Spirit: How Museums Impact Health and Wellbeing başlıklı bir araştırma projesi yürütülmüştür (2).
Projede, müzelerin halk sağlığı değişikliklerine verdiği tepki, koleksiyonlarının; insanların refahını iyileştirme, sağlık eşitsizliklerine karşı koyma ve halk sağlığı kurumlarının hedeflerine olumlu katkıda bulunma açısından nasıl kullanıldığının gösterilmesi amaçlanmıştır.
Müze ortamıyla etkileşime giren bireyin biyopsikososyal yönlerinin gelişebildiği iyi bilinmektedir. Gerçekten de bir müze ziyaretinden sonra stres hormon seviyelerinin azaldığı, müzeler ve programlarının, “güvenli alan, zevk alma, yansıtma ve bağlanma için zaman” sağlayarak dinamik ilişkileri ortaya çıkardığı belirlenmiştir (3). Sanat terapistleri, müze ziyaretlerinin sanat terapisi ile birleştirildiğinde, hedef birey / kitlelere önemli yararlar sağladığını savunmuşlardır (4).
Sanat terapisine, sanat tarihi ve eleştirel analiz entegre edildiğinde; bireyler gelişmiş benlik saygısı, öz farkındalık, yüceltme, sosyalleşme becerileri, iç gözlem ve yaratıcılık deneyimlemektedir (5). Müzelerde sanat terapisinin “deneyimlerimizden hareketle, yeni iç görüler aramak, duygu ve düşüncelerimizi başkalarıyla paylaşmak anlamında” araştırılması önerilmiştir (6).
Sonuç olarak müzelerin, ziyaretçilerinin duygusal esenliği ve gelişiminde çok önemli bir rol oynadığı açıktır (7). Ülkemizde de ileri düzey bilgisi, deneyimi ve çeşitliliği ile müzelerimiz, her yaşta ziyaretçiye ve ilgisine göre yarar sunabilecek yüksek potansiyele sahiptir, toplum bu yönde bilgilendirilmelidir.
Kaynaklar
- Çevrimiçi: https://www.who.int/news-room/questions-and-answers/item/healthy-ageing-and-functional-ability.Erişim tarihi.20.03.2025 ↩︎
- Jocelyn Dodd, Ceri Jones, “Mind, body, sprit: How museums impact health and wellbeing”. ISBN 978-1-898489-49-8.Leicester. UK.,2014. s: 3-60. ↩︎
- Louis Silverman,” The social work of museums”, Routledge: NY.s.55, NY978-0-415-77521-2 ↩︎
- Arthurina Fears,” The museum as a healing space Adressing museum visitor’ emotional responses through viewing and creating artwork”. Final Research Project, MA in Art Education, Boston University, Boston,2009 ↩︎
- Donald N. Roberson,” Free time in an art museum: Pausing, gazing and interacting”, Leisure Sciences, C.33, No:1,2011. s.70-80 ↩︎
- Ray Williams,” Honoring the personal responses: A strategy for serving the public hunger connection”.The Journal of Museum Education, C.35, No:1, 2010. s.93-102 ↩︎
- Elisabeth Ionnides,” Museums as therapeutic environments and the contribution of art therapy”.Museum International ICOM. ISSN 1350-0775, C.68, No:271-272, 2016 ↩︎
Prof.Dr.S.Ufuk YURDALAN, PT,PhD
Müzeolog, MSc