“Her şeyin bir ana bilim dalı var.
Eğer tüzüğü açarsanız, ihtisas tüzüğünü, en sonunda bizden önce, bir ihtisas dalı daha koymuşlardı: Bu ne?
Uzay Hekimliği Uzmanlığı.
Uzay hekimi, bize niye yarar?
Kim aldı ihtisası, hiç bilmiyorum.
Ama ihtisas tüzüğünde bu var.
Ama Acil Tıp yok.
Niye Acil Tıp yok? Düşünülmemiş.
Her hastanede bir acil var.
Oraya her branştan asistanlar dönerek gelir. Devlet hastanelerinde şefler, şef muavinleri veyahut da normal bir küçük devlet hastanesi ise orada çalışan uzmanlar acilden geçer.
Acile müracaat edenlere onlar bakar. Her şeye bakar. Bu karışıklık.”
“Ben de 1992 yılının ortasında Sağlık Şurası’na seçilmiştim.
Ve orada bunu dile getirdim, birkaç kere. Yılmadan söyleyince pes ettiler.
Dedim ki: ‘Uzayda kimse ölmüyor ama Türkler boyuna yollarda zayi oluyor, acillerde perişan oluyor, kimse apandisit tanısı koyamıyor, cerrahlar her zaman yok, gelin şunu ihtisas dalı yapalım.’
Nisanın ortasında, 1993 yılında oldu.”
“Bir de acilde yanlış anlaşılan bir durum var.
İsim vermeyeceğim bazı üniversitelerde, acile gelen hastayı orada büyük bir servise yatırıyorlar. Teşhisini, tedavisini orada yapıyorlar.
Bu acil değil!
Acile gelen hastaya bakacaksın. Yer yoksa yukarıda, tabii bir müddet tutacaksın, yukarıda yer açılacak.
Yukarıdaki ana bilim dallarındaki yataklar, kendilerine ait değildir.
Bu devletindir, bu üniversitenindir.
Bu üniversitenin hastanesindeki yatakları kimse paylaşamaz.
Acil önce yatar, öncelik ona vermek lazım.
Onu denetlemesi lazım Türkiye’nin, böyle yapılırsa Türkiye’de acil sorunu kalmaz.
Çünkü geliyor, yatak yok oraya git, yatak yok buraya git.
Çocuklar, büyükler, herkes perişan oluyor. Onun için iyi ayarlamak lazım.”
Türkiye Acil Tıp Derneği geçtiğimiz ay içinde kuruluşunun 20. yılını kutladı. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim görevlilerinden Aziz Bahadır Özkan’ın yönetimi ile “Türkiye’nin Gözünden Acil Tıp Belgeseli” adlı bir belgesel hazırlandı.
Yukarıdaki sözler de, bu belgesel için konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi eski rektörlerinden Sayın Prof. Dr. Namık Çevik’in dile getirdiklerinin bir kısmı.
Acil Tıp Uzmanlığı 1990’lı yılların başında, henüz dünyada yaygınlaşmamış ve bu kadar güçlenmemişken, acil tıp uzmanlığının önemini kavrayan, ülkemizde yeni bir uzmanlık dalı olarak kurulmasında öncü olan Sayın Prof. Dr. Çevik’e sonsuz teşekkürler. Kendisinin ileri görüşü, kararlılığı ve liderliği ile bu uzmanlık dalı ülkemizde mevcut ve kuruluşundan 22 yıl sonra, uluslararası acil tıp topluluğunda örnek bir yere sahip.
Sağlık hizmetleri yükünün günümüzde acil servisler üzerindeki etkisini burada tartışmaya gerek yok. Buna rağmen, sorunların çözümü için yeterli adımlar ne yazık ki atılmıyor. Sayın Prof. Dr. Çevik’in belirttiği gibi, ben de isim vermeyeceğim, ama hâlen acil servislerdeki yatışlara öncelik verilmesinin önemini kavramayan yöneticiler var. Umarım, en kısa zamanda onlar da Sayın Prof. Dr. Çevik’in önemini içselleştirdiği bu branşı biraz olsun desteklerler. Acil servislerin toplumun ve bireylerin sağlığı için önemini algılarlar.
Sayın Prof. Dr. Namık Çevik,
Acil tıp uzmanlığına verdiğiniz değerli katkılar hiçbir zaman unutulmayacaktır. Bu camia içinde kıymetiniz her daim bilinecek ve adınız her zaman saygı ile anılacaktır.