Öncelikle Thwaites’in ne olduğunu kısaca belirtelim. Bu Antarktik’da bulunan ve dünyanın en büyük buzulunun adıdır. Buna kısaca “kıyamet buzulu” denilmektedir. Çünkü buzulda gözlenecek değişimler dünyanın geleceğinde de değişimlere sebep olabilecek niteliktedir. Büyüklüğünü gözünüzde canlandırmak için NASA’nın verdiği bilgiler ile şunu söyleyebilirim; ağırlığı 500 milyar ton civarında ve büyüklüğü ise İngiltere kadardır. Dünya yüzeyinde tespit edilen en büyük buzul olması nedeniyle sürekli olarak bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve çok sayıda araştırma yapılmıştır. Halen daha yapılan çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Buzul bir bölgede ve etrafı sarılmış şekilde adeta bir buz sahanlığının içinde yer almaktadır. Bir anlamda orada korunaklı bir şekilde durmaktadır. Ancak iklim değişikliğinin etkisiyle hemen her yerde görülen değişimler bu buzulun çevresinde de görülmeye başlamıştır.
Amerikan Jeofizik Birliği buzul üzerinde yapılan çalışmaları ve son durumunu belirlemek için bir rapor hazırlamış. 3 Aralık 2021 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan Amerikan Jeofizik Birliği’nin toplantısında sunulan raporda uydu verileri, yer radarı ve GPS ölçümleri, Thwaites Buzulunun üçte birini destekleyen Thwaites Doğu Buz Sahanlığı’nın (TEIS) sadece beş yıl içinde çökebileceğini göstermiştir. Devasa boyuta sahip olan buzul, atmosferik sıcaklıklardaki artışla oluşan ısınmaya karşı savunmasızlığı beraberinde getiriyor. Yapılan araştırmaya göre buzulun buz kaybı son otuz yılda ikiye katlanmıştır. NASA verilerine göre buzul 1980 yılından bu yana en az 600 milyar ton buz kaybetmiştir. Kalan kısımlarında hızlı bir şekilde buz kaybettiğini düşündüğümüzde durum aslında çok da iç açıcı olmadığını görebiliyoruz. Antarktika, ısınan hava ve okyanus sıcaklıklarının her ikisinin de hızlanan erime oranlarına katkıda bulunmasıyla, çeşitli yönlerden artan basınçlarla karşı karşıyadır.
Thwaites bulunduğu bölge dikkate alındığında oldukça tenha ve ulaşılması çok zor olan bir yerdedir. En yakın araştırma istasyonuna olan mesafesi ise 1500 km’nin üzerindedir. Antarktika’da bulunan buz dünya temiz su rezervinin yaklaşık %90’lık kısmını oluşturuyor. Kıtadaki buzun kalınlığı ise yaklaşık olarak 1,6 km civarındadır. Bu kadar büyük buzulun erimesi sadece hava sıcaklığı ile değil aynı zamanda yer altında oluşan kanallar ile bölgeye sıcak su akımın başlamasıdır. Şimdiye kadar buzulun altında dört farklı kanal tespit edilmiş durumdadır. Bu kanallar ile buzulun alt kısmına sıcak su akımının olduğunu ve bununda erimeyi beklenin ötesinde hızlandırdığını göstermektedir. Elbette erime ile deniz seviyesinin hemen yükseleceği gibi bir düşünce doğru değil. On yıllar alacak olan bu durum gelecek açısından umudumuzu azaltmaktadır. Çünkü deniz seviyesinde gözlenen yükselmeyi belirgin şekilde yaşayan ülkeler bulunmaktadır. Ayrıca bazı bölgelerde yaşanan gel-git olaylarının etkilerinin artmasına de sebep olabilecektir.
Buzul deniz tabanına bağlı konumdadır. Korkulan ise bunun denizden bağlantısının koparak denize ulaşmasıdır. Asıl sorun bundan sonra başlayacaktır. Buzulun erimesi deniz seviyelerini yüzde 25’e kadar yükseltebilir ve kıyı kentlerinde yaşayan milyonlarca topluluğun geleceği tehlikeye girebilir. Bilim insanları, çöküşünün Antarktika’daki diğer yakın buzulların çöküşünü de tetikleyebileceğini ve küresel deniz seviyesinin yükselmesinin tehlikelerini daha da artırabileceğini söylüyor. Thwaites son 30 yılda erime hızını iki katına çıkardı ve buzulun tamamının erimesi durumunda deniz seviyesini iki metreden fazla yükseltmeye yetecek kadar su içermektedir. Hatta daha ilerisi buzulun erimesinin diğer parçalarında erimesini hızlandıracağı için deniz seviyesinin çok daha yükselmesi mümkün olabilecektir. İngiltere’de bulunan Antarktik Araştırmalar Enstitüsü bilim koordinatörü Prof. Dr. David Vaughan yaptığı açıklamada deniz seviyesindeki yükselmenin felaketlere sebep olabilecek fırtınaların sayısını artıracağını belirtmiştir. Normal koşullar altında olması gereken süreler arası azalacağından daha çok tehlikeli fırtınalar daha sık görülebilecektir.
NASA’nın “hızlı akan buzul buzunun yavaş hareket eden buz veya kaya ile buluştuğu nokta” olarak tanımladığı Ana Kesme Marjı boyunca çatlaklar ve yarıklar giderek artmaktadır. Buz tabakasının orta kısmına doğru ortaya çıkan bazı çatlaklar her yıl iki kilometreye kadar büyüyor. Bilim insanları, çatlakların önümüzdeki yıllarda bir “zikzak deseninde” yayılacağını ve nihayetinde TEIS’i Antarktika’dan ayıracağını ve bunun da önemli miktarda buzun kıtadan uzaklaşmasına izin vereceğini tahmin ediyorlar. Bilim insanları, “Bir arabanın ön camında büyüyen bir çatlağa benzer şekilde, yavaş yavaş büyüyen bir çatlak, ön camın zayıf olduğu anlamına gelir ve arabaya küçük bir çarpma, ön camın aniden yüzlerce cam bölmeye ayrılmasına neden olabilir.” Şeklinde bir örnekleme yaparak durumun aciliyetini açıklamaya çalışmışlardır. Thwaites çökecek olursa, Batı Antarktika’nın buzunun çoğunu onunla sürükler ve bu nedenle, buzulun önümüzdeki 100 yıl içinde nasıl davranacağına dair daha net bir resim elde etmek kritik önem taşıyor. Dünyanın dört bir yanındaki bilim adamları, politika yapıcılara ve küresel liderlere hayati iklim bilgileri sağlayabilmeleri için Antarktika’yı incelemeye devam ediyor. Bu bilgiler önümüzdeki yıllarda uydu verilerinin toplanması, buz tabakasındaki sondaj delikleri aracılığıyla uzaktan kumandalı sualtı robotlarının gönderilmesi, buz ve deniz tabanı arasındaki buluşma noktasını analiz etmesi ve gelecekteki deniz seviyesi senaryolarının projelendirilmesi yoluyla toplanacak çok değerli bilgiler elde edilebilecektir.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) yaptığı açıklamada Sibirya’nın Verkhoyansk kentinde (ki burası kutup bölgesinin yakınlarındadır) uzun yıllardır ölçülmeyen 38 oC’lik bir sıcaklığın haziran ayında görüldüğünü belirtmiştir. Kutuplarda görülen bu sıcaklığının erime için yapılması gerekenlerin bir an önce yapılması gerektiğini gösteriyor. Dünya genelinde hızla artan karbondioksit salınımının birdenbire durdurulması söz konusu olmaz. Ancak ciddi tedbirler alınarak zamana yayarak öncelikle azaltılması ve sonra da ise alternatifler bulunarak sıfırlanması gerekir. Karbondioksit demek doğaya enerji salınımı demektir. Enerji salınımı ise ısınma anlamına gelecektir. Isı yükseldikçe dünyayı değiştirecek olan süreçlerin önüne geçilmesi mümkün olmayacaktır. Belki biraz geciktirebiliriz, o kadar…
2 yorum
Yine çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Bizleri aydınlattığınız için teşekkürler. Yalnız, buzulun ağırlığını ‘500 milyar ton’ ve daha sonra da, ‘1980 yılından bu yana en az 600 milyar ton buz’ kaybettiğini yazmışsınız. Rakamlar arasında ilk bakışta bir çelişki varmış gibi görünüyor. Sehven bir yanlışlık olabilir mi? Saygılarımla.
Sayın hocam buzul normalde (NASA verilerinde göre) 1.1 trilyon tonluk bir kütleye sahipken, 600 milyar tonu erimiş ve denizlere karışmıştır. Thwaites, son 10 yılda her yıl okyanusa 50 milyar ton buz atıyor. Bu nedenle küresel anlamda deniz seviyesinin yaklaşık 2 cm yükseldiği, denizdeki tuz miktarının azaldığı ve buna bağlı olarak deniz ekosisteminde köklü değişimler olduğu belirtilmektedir. Özellikle mercanların yok olmasında deniz tuzluluğun azalmasının etkili olduğu belirtilmektedir. Ayrıca tamamen erimesi durumunda diğer buzulları da etkileyeceğinden (ki tampon vazifesi gördüğü belirtilmekte) deniz seviyesinin çok yüksek miktarda artması beklenmektedir. Kıyamet buzulu denilmesinin sebebi de galibe bu. selamlar, saygılar