Geçtiğimiz ay küçük bir araştırma yaptım. Beni bu incelemeye sevk eden neden, bilim dallarının tıbbi kongreleri düzenlerken hangi kuralları uyguladıkları merakı idi. Dahili ve cerrahi branş derneklerinin çoğuna üç konuda soru yöneltip yanıt istirham ettim. Sorularım şöyle idi:
1) Kongrelerinizi (özellikle ulusal kongrenizi) yapacak olan firmaları nasıl tespit ediyorsunuz? Herhangi bir ihale vb. durum söz konusu mudur?
2) Kongreyi düzenleyecek olan bilimsel komiteyi nasıl saptıyorsunuz?
3) Kongrelerden elde edilen gelir nasıl değerlendiriliyor? Eğer kongreyi bir anabilim dalı üstleniyorsa, bu anabilim dalı kongre gelirinden pay alıyor mu?
Elbette bu sorulara doğru yanıt veren bir branşın her halükârda düzgün işlediği söylenemez. Ancak bizler hâlâ bu tür yanlışlıklarla uğraşıyorsak ortada büyük bir bozukluk olduğu da yadsınamaz. Bir tıbbi branş/dernek kurumsal ise çeşitli ilkelere sahiptir. En önemlisi branşın uygulanan bir amacı vardır; gelecek hedefleri, ayrıntılı politikaları, tüm camiaca desteklenen kültürü, sürekli iyileştirme ve geliştirme çabaları, iyi düzenlenmiş camia içi ve dışı ilişkileri, acil durum stratejileri, belirlenmiş iş bölümü ve yetkileri, millete ve devlete karşı sorumlulukları bulunmaktadır.
Örnek olarak kendi branşıma baktığımda kanaatime göre yukarıda sıraladıklarıma ulaşmanın henüz olanaksız olduğunu görüyorum. Bırakın bu ilkelere erişmeyi, henüz yolun başındaki bazı olguları aşamadığımızı görüyorum. Şu ana kadar kongre bilimsel komitelerinin nasıl saptanması, kongrelerden elde edilen gelirlerin nerelere harcanması gerektiği konularını dahi aşabilmiş değiliz. Bizim ulusal kongrelerimizden elde edilen gelirlerin yarısı, kongreyi yapan “mutat” anabilim dallarından birisine aktarılmaktadır! Eh biz daha bu konuyu geride bırakamamışsak kurumsal amaçların neresinde olduğumuzu varın siz düşünün. Daha önce dernek başkanlığı yaptığım dönemde, yönetim kurulu ile birlikte bu konularda önemli felsefeler oluşturmuş ve ilerlemeler kaydetmişken gelecek dönemlerde doğrunun yerleşebilmesi için genel kurula TTB’nin de çok desteklediği tüzük maddeleri değişiklik önerilerini sunmuştuk. Ancak bu değişiklik önerileri ne yazıktır ki bazı çevrelerin kulis faaliyetleri/ayak oyunları neticesinde çok az oy farkı ile reddedilmişti. Eğer bu maddeler o zaman kabul edilse idi kongre organizasyonunu yapacak firmanın seçiminden tutun bilimsel komitenin nasıl oluşturulacağına kadar hemen bütün yanlışlıklar/eksiklikler giderilmiş olacaktı. Belki bunların çözümünden sonra branşın esas amaçlarını irdelemeye başlamış olabilecektik.
Yaptığım küçük incelemeye dönecek olursak tıbbi branşlardan bana gelen yanıtlardan elde ettiğim sonuçları şöyle özetleyebilirim: Kongreler dernekler tarafından düzenlenmekte olup organizasyon firmalarından teklif alınmakta, bilimsel kurul belirli kriterlerle oluşturulmakta, elde edilen gelirler ise dernek tarafından tüm ilgili branş hekimlerinin yararına harcanmakta ve herhangi bir anabilim dalına gelir aktarılmamaktadır.
Örneğin Türk Nöroşirürji Derneği Başkanı sayın Prof. Dr. Mehmet Zileli kongre bilimsel komitelerini saptarken belirli bir zümreyi değil çoğulcu bir yaklaşımı benimsediklerini söylüyor. Ayrıca kongre gelirinin sadece dernek geliri olduğunu ve bu geliri araştırma burslarına, araştırma ödüllerine, yurt dışı destek burslarına, dergi basımına ve diğer dernek masraflarına harcadıklarını, kongreleri ise hiçbir zaman yerel yöneticilere veya anabilim dalı başkanlarına yaptırmadıklarını belirtiyor.
Tıbbi branşların işleyişleri aklın ve bilimin doğrultusunda, kontrol edilebilir bir disiplin altında, kendi camiasına ve millete/devlete yararlılık prensipleri ile sürdürülmelidir. Bu konularla ilgili olarak ilgili otoriteler tarafından genel kurallar belirlenmelidir. Aksi olduğunda büyük haksızlıklar, etik olmayan uygulamalar, benmerkezci tutumlar belirli oranlarda devam ettirilecektir.