İş hayatına bir an önce başlayabilmek amacıyla dönem arkadaşlarım arasında kısa dönem dilekçesi vermiş biri olarak, askerlik görevimi Ankara Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda, 1988 yılında ifa ediyordum. Askerliğimin son aylarında Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün açtığı sınavları kazandım. Mesleğimde ilk adım atacağım yer olan Dalaman Tarım İşletmesi, yaklaşık 35.000 dönüm arazi üzerine kurulu, bunun yaklaşık 10.000 dönümü narenciye ve bahçe bitkileri ile ilgili, 17.000 dönümü tarla bitkileri ve yem bitkileri ile ilgili üretim yapılan çok düzenli, bakımlı Osmanlılardan günümüze kadar ulaşmış büyük bir tarım işletmesi. Dalaman TİM, Akdeniz ve Ege bölgelerini ikiye bölen Dalaman çayının geçtiği, deniz kıyısında çok verimli mümbit bir havzada bölge için önemli üretim hizmetleri sunan, ülkemizin alanında hala ender üretim yapan zirai bir devlet müessesesidir. (https://www.tigem.gov.tr/Sayfalar/Detay/46ec6d69-2224-4fef-b62c-2312292e2bc3).
Sınavı kazanıp atama emrim o kadar hızlı gelişti ki, askerliğim biter bitmez 15 gün içinde işe başlamam gerekiyordu. Terhis olup Samsun’a aile evine gidip hasret giderdikten hemen sonra Dalaman’a otobüsle ulaştım. Bavullarımı nizamiyede bırakıp işletme binasına geldim. Kendimi tanıtarak müdür yardımcısına işe başlamak için geldiğimi söylediğimde, sert bir ifadeyle yüzüme bile bakmadan “Çok geç kaldın, maalesef seni işe alamayacağız” ibaresi ile karşılaştım. 22-23 saatlik bir yolculuktan sonra böyle bir tavır gerçekten beni şok etmişti; zira son gün olmasına rağmen mehil süresi daha bitmemişti. Halimi anlatmam zor tabii! Beni sandalyeye buyur eden İbrahim Bey hem çay ısmarladı, hem de azarlarcasına “Genç kardeşim, bir işe başlayacaksın. Bu kadar geç kalınır mı?” diye uyardı. Ne diyebilirdim ki? Daha sonra hafif bir tebessümle “Hadi hayırlı olsun, şu evrakları doldur gel ve bir an önce mühendis olarak atamanı yapalım” dedi. Böyle bir diyalog ve geçirdiğim kısa süreli şoktan sonra Dalaman Tarım İşletmesi’nde akşam saatlerinde görevime başlamış oldum.
Hemen, misafirhanenin bekarlara ayrılmış ek binasına görevli beni götürdü, apar topar eşyalarımı atarak 8 m2’lik soğuk bir odaya yerleşmiştim bile. Üretim mühendisi / şef olarak bahçe bitkileri alanında, özellikle de narenciye yetiştiriciliğinde ilk mesleki tecrübelerim çok yoğun ve bir o kadar da zevkli geçti. Benimle birlikte çok tecrübeli olan Meyvecilik şefi Süleyman Bey’in sorumluluğunda olan 10.000 dönüm kadar arazide turunçgillerden altıntop, mandarin, portakal, limon, şadok, avakado gibi birçok türün en önemli çeşitlerinin yanında, karpuz ve kavun yetiştiriciliği ile diğer işletmelerin ihtiyaçlarını dahi karşılayabilecek şekilde de sera ve açık alan sebze yetiştiriciliği de yapılmaktaydı. Böylesine büyük bir çiftlik içerisinde fakülteden mezun olmuş bir genç mühendisin halini gözünüzün önüne getirin. Elimizde telsiz, altımızda o gün arızasız olan Anadol veya Dodge pikapla Payın, Aladağ, Tel içi, Kargalık Cezaevi arkası, Göcek burnu, Camikırı, Havalanı yolu, Sarıgerme altı gibi parsellere sabah 6’dan itibaren işçi sevkiyatlarını yapar, hava kararıncaya kadar 150-200 kadar çalışanımızla bahçeler içinde oradan oraya koştururduk.
Gübreleme, budama, ilaçlama, yabancı ot, drenaj, yabani hayvan / sürüngen mücadelesi gibi birçok kültürel uygulamaların yanı sıra, meyve kalitesini artıracak tedbirler de almak durumundaydık; zira yetiştirilen bütün ürünler ihracata yönelikti. 2-3 ay içerisinde bahçeleri ve bütün meyve türlerini tanımakla kalmadık, artık parsel parsel tek tek ağaçlara büyük bir hassasiyetle yaklaşıyor, maksimum verim ve kaliteyi artırıcı birçok uygulamayı da devreye sokuyorduk. Mesleğimizin çok başında olmamıza rağmen bizi sık sık kontrol eden herkesin çekindiği babacan işletme müdürümüz Mustafa Velioğlu’nun takdirini, övgüsünü kazanır hale gelmiştik. Tabii bu arada, devasa arazi içerisinde atıl bırakılan alanları da işlevselleştirmemiz sebebiyle de ekstra işler çıkarttığımız için sıkıntılı günlerimiz de oldu. Bunlardan biri, işçilerden aldığım bazı talepleri yerine getirememekle ilgiliydi. Mesai saatlerimiz diğer kamu kurumlarından çok önce başlardı. Her sabah 06:00’da yaklaşık 200 kadar işçinin yoklaması alınır, grup grup onları arazilere sevk ettikten sonra saat 8:00 civarlarında işleri takip etmek üzere bahçelerdeki çalışma düzenlerini bizzat kendimiz oluştururduk. İşletmede haftada altı gün sabah akşam sınırsız, mesai kavramı olmadan çalışmaları takip eder, işçilerimizi hemen başka bahçelere sevk ederdik. Tabii bizim işe başladığımız döneme kadar böyle bir uygulama tam yapılmadığı için, bu durum özellikle işçiler arasında çalışma saatleri ile ilgili ciddi rahatsızlıklara sebep oldu.
Benimle birlikte görece başlayan diğer mesai arkadaşlarımızla birlikte kendimizi kaybedercesine yaptığımız çalışmalar esnasında işçilerin zaman zaman bazı yakarışlarını, dinlenme taleplerini doğrusu çok dikkate de almadık. Çalışmamın 6-7. ayında bir gün müdür bey tarafından çağırıldım. Benimle ilgili güzel ifadelerde bulunduktan sonra “Tarık bey kardeşim, geldiğin günden beri başarılı hizmetlerini görüyorum, fakat çalışanlar arasında onların bazı taleplerini yerine getirmediğinle ilgili şikayetler ara ara bana geliyordu. Bunlar biraz artmış, sendika yetkilileri tarafından genel merkeze iletilmiş. Ankara’dan bir heyet geldi öğleden sonra, bütün taraflarla bir toplantı yapacağız.” diyerek durumu bana izah etti.
Benim de hazır bulunduğum toplantıda, malum olacağı üzere herkes eteklerinde ne varsa döktü, özellikle sabah ve öğleden sonraki mesailerinin içerisinde zaman zaman talep ettikleri çay saatlerinin, dinlenme ihtiyaçlarının hiç dikkate alınmadığını işçi temsilcileri bir bir anlattılar. Şikayetler dinlendikten sonra müdürümüz Mustafa Velioğlu güzel bir giriş yaparak işçilerle birlikte bu işletmenin çok önemli üretim rakamlarına ulaştığını, birçok insana istihdam sağladığını, ihracat edilen bu ürünlerin ülke ekonomisine kazandırıldığını ifade ederek, “Arkadaşlar, Şef Tarık Yarılgaç mezun olur olmaz işletmemizde göreve başlamış bir arkadaşımız. Bakın bugüne kadar buradan birçok mühendis geldi, geçti. Tarık bey benim nadiren gördüğüm iyi mühendislerden bir tanesidir. Tecrübesizliği nedeniyle sizlerle ilişkilerinde birtakım sıkıntılar yaşanmış olabilir fakat bugüne kadar ele aldığı bütün işlerdeki üstün başarısı her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle benim sizlerden ricam, dilekçelerinizi geri almanızdır. Dalaman Tarım İşletmesi müdürü olarak kendisi istediği sürece çalışmaya devam edeceğimi de bilmenizi isterim” dedi ve toplantı neticelendi.
Tabii, daha sonraki günlerde şikayetlerin geri çekildiğini öğrendim, aynı çalışma performansıyla devam etmemle birlikte ben de işçi arkadaşların düzenli şekilde belirli aralıklarla dinlenmelerine olumlu bakmaya başladım. Büyük bir işletmede 200 kadar işçinin organize şekilde çalıştırılması gerçekten zordu fakat Dalaman Tarım İşletmesi benim meslekte ilk tecrübelerimi edindiğim, mesleğin pratik uygulamalarını bizzat kendimin yaptığı, hala birçok çalışanımla, mesai arkadaşımla görüştüğüm ülkemizin çok özel üretim işletmelerinden biridir. Hepsinden önemlisi, yöneticimiz olarak Mustafa Velioğlu Bey’in duruşu, insani yaklaşımı, elemanını koruması, savunması, suküneti sağlamadaki gayreti bana her zaman özel bir rehberlik etmiştir.
Rahmetli anne ve babamın 62 kg kadar zayıfladığım, kara kuru bir hale düştüğüm zamanlardaki Dalaman ziyaretleri.
14 yorum
Tarık Hocam; anlattıklarının virgülüne noktasına kadar katılıyorum. Çok duygulandım. Seninle çok kısa süre çalıştık ama kaliten, kişiliğin, çalışkanlığın , dürüstlüğün beni de etkilemişti kardeşim. TİGEM’ de de devam ediyor olsaydın eminim çok faydan olacaktı. Yine ‘de çalıştığın o kısa dönemi çok güzel ve duygusal bir biçimde anlatmışsın. Seni tebrik eder, başarılarının devamını dilem. Anne ve Babacığına gani gani rahmet dilerim.
Rıfat ağbi o dönemde birlikte çok özel işler yaptık sağolun varolun, çok teşekkür diyorum…
Canım kardeşim seninle gurur duyuyoruz.Özverili dürüst çalışmalarından dolayı.Boşa insanlar biryerlere gelmiyor Sen herşeyin en güzellerine layıksın.
Ablam yıllar elimizden çok hızlı akıyor, paylaşılabilecek örneklerle dolu bir ömrümüz oldu hamdolsun, çok teşekkür ediyorum
Planlı,programlı ve özverili çalışmalarına her zaman şahit olan birisi olarak seninle gurur duydum,özel sektörden sonra Akademik kariyerinde de başarın ve en sonunda da Ordu Üniversite’sini Türkiye’nin iyi Üniversite’leri arasına sokman bizleri ve bölgemizi çok mutlu etti.Rahmetli Annen ve Babana ilgin,alâkan,hizmetin ise muazzamdı.Allahım sana ve ailene sağlık-huzur versin.
Ağbi, sizin kıymetli gibi aile büyüklerimizden bu güzel ifadelere mukabelede bulunmak benim için çok daha zor, bizlere her halinizle önderlik ediyorsunuz. Sonsuz teşekkürler
Tarik Agbim,
Severek secip ilerletigin mesledginde dahada cok guzel basarilar getirmesini candan temeni ederim.
Not: Hocam, Turkcemin durumunu biliyorsunuz, yazdigima gore not verirsiniz memnun olurum 🙂
Dilber V. ALVER
Dilber ne güzel bir yazı her zaman hak ettiğin gibi 10 üzerinden 10 veriyorum. Temennilerin, düşüncelerin için çok teşekkür ederim
Sayın Rektörüm, değerli hocam, çok güzel ve anlamları bir o kadar derin bir yazı. Sizin bu yönünüzü de takdir ettim. Anılar yazılara dökülünce bir o kadar kıymet kazanıyor ve ölümsüzleşiyor. Hayatındaki sizi ve okurları etkileyecek nice yazılar yazmanız dileğiyle selam ve saygılar sunuyorum.
Sayın Hocam maalesef biz büyükler hep gençliğe kusur buluyoruz, kendimizde olan ne varsa doğru bilgilerle onların çıktıkları yolda seçeneklerini artırmak lazım. İlginize teşekkür ediyorum
Tarık hocam masal gibi gayet akıcı bir dil ile anlatmissiniz.Umarim genç arkadaslarimizda sizin gibi aynı heyecanla başlar ve devam ettirirler. saygılarımla…
Sayın hocam, güzel ifadeleriniz için teşekkür ediyorum. Tecrübeleri gençlere anlatmak lazım, mutlaka istifade eden olacaktır. Selam ve saygılarımla
Saygıdeğer hocam;
Duygulandırdınız beni… sizinle geçirdiğim güzel mesai saatlerim geldi aklıma.
Hep özverili, idealist ve vizyon sahibi bir liderdiniz benim için. Kelimeler ile ifade edemeyeceğim kadar güzel ve başarılı ivmeler kazandırdınız ODÜ’ye de, bana da…
Bugün ODÜ, TR’nin en tercih edilen üniversitelerinden birisi ve bu en çok da sizin başarınız.
Birlikte çalışmak, yürekten söylüyorum, büyük bir zevkti.
Daha büyük ve daha güzel başarılarda yollarımız yine kesişecek biliyorum.
Azminiz, inancınız ve başarılarınız daim olsun.
Sevgi ve saygılarımla.
Bu güzel ifadelere muhatap olmak benim için de ayrı bir kıvanç, Mürvet başarı iyi bir ekip ile yapılınca kalıcı hale geliyor, teşekkür ediyorum