Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerinin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide \"yandaş\" olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başkadır, ona hak vermek başkadır. Empatide anlamak, sempatide ise anlamış olalım veya olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur.
Empati kurmanın yardım etme davranışına nasıl dönüştüğü hakkında başlıca iki kuramsal açıklama vardır: Bunlardan birincisine göre, sıkıntı içinde bulunan kişi ile empati kuran kişi, karşısındakinin durumunu anladığı için sıkıntıyı gidermek yani kendisini rahatlatmak için o kişiye yardımda bulunur. İkinci açıklama ise şöyledir: Sıkıntıda bulunan kişi ile empati kurarak onun durumundan haberdar olan kişi, altruistic bir davranışta bulunarak, sıkıntıdaki kişiyi rahatlatmak amacıyla ona yardım eder. Yukarıdaki açıklamaların birincisine göre, yardım davranışının temelinde egoist bir güdü, ikincisine göre ise altruistic bir güdü bulunmaktadır. Empati sadece kendisiyle empati kurulana yararı olan bir etkinlik değildir. Empati, empatiyi kuran kişi için de önemlidir. Empatik becerileri ve eğilimleri yüksek olan, bu yüzden de diğer insanlara yardım eden kişilerin, çevreleri tarafından sevilme ihtimalleri artar.
Böylece hekimlerin hastalarıyla görüşmede dikkat edecekleri noktalar da şöyle sıralanabilir:
1) Empati göstermek: Empati Burada acımak değil duygu paylaşımı söz konusudur. 2) Hastanın kendisiyle ilgili verdiği bilgileri anlama ve bunları kabullenme. 3) Olayın psikolojik durumunu düzeltmeye çalışarak moral yükseltme. 4) Hekim-hasta işbirliğine hastanın katılımını sağlama.
Bütün bunların ana ögesinde ise vicdanlı olma vardır.
Bu koşulları hekim sağlarsa hasta da tam olarak hekimle işbirliği yapar, ancak hekim hastayı dinlerken bazı dinleme tekniklerini de bilmesi gerekir. Hekim hastayı dinlerken bazı davranışlar gösterebilir. Bunlar psikolojik olarak hastada olumlu ya da olumsuz etkiler yapabilirler. Hekim de hastanın anlattığı şeylere yoğunlaşıp ilgi gösterirken bazı bedensel tavırlar içine psikolojik olarak girer. Bu aşamada hekim, dikkatini hastaya vermeli ve böylece hastanın, hekimin kendisine önem verdiğini anlamasına yardımcı olmalıdır. Kaynaklarda, bu ilk klinik görüşmede hekim-hasta iletişiminin ilk anlarında birbiriyle kaynaşma dönemi olan bir suskunluk dönemi olduğu belirtilmektedir. Bu dönemde hekimin hastada bıraktığı ilk izlenim, hastanın bu işbirliğine katılıp katılmayacağını belirler. Bu nedenle hekim hastanın yakınına oturarak, dikkatini hasta üzerinde tutarak ve bant kaydı ya da ara sıra insanı sıkmadan not alarak hastayla katılımcı bir işbirliğine girebilir. Birçok modern yazara göre hastayı dinlemede en etkili yol, hekimin hastayı dikkatle dinlemesi ve daha sonra da hastanın anlattıklarını ya da sorulara yanıtlarını onun duygularını paylaşarak anlamasıdır. Burada hekim empatik bir davranış gösterir. Bu dinleme şeklinde hekim hastanın yaşadığı şeyi kendisinde olmuş gibi anlarsa bu onun hastayı etkin olarak dinlediğini gösterir. Hastanın anlaşılması çok önemlidir ve hekim ve hasta arasındaki işbirliğini güçlendirir. Bu tip hasta dinleme şeklinde, hastaya güven verici konuşmalar yapılır ve sorular sorulur ve böylece hastanın vereceği bilgi ve yanıtlarla hastalık tanısı rahatlıkla konulabilir. Yine hekim ve hasta arasındaki yanlış anlamalar ortadan kaldırılarak doğru bir iletişim sağlanır ve gerçek sorun ortaya çıkarılır. Bu tip hasta dinlemede hastanın korkusu azalır. Bu arada hasta, kendi sorununun sorumluluğunun bilincinde olup, kendisine güveni artar. Etkin dinleme metodunun kullanılması, sevgiye ve bağlılığa dayalı ilişkiler sonucu bazı yanlış olabilecek uygulamaların dava açılarak çözülmesini de engeller. Hastanın hekime karşı taşıyabileceği olumsuz duygular yok olur.
Yine hekimin etkin bir şekilde hastasını dinlemesi, hastayı üzüntülerinden kurtarır, sorunlarını çözmede yardımcı olur, korkuyu azaltır, hastanın kendi sorumluluğunu taşımasına yardımcı olur, olumsuz duygular yok olur, hekime bağlılık ve dinleme isteği belirir. Hekimin bazı davranışları da vardır ki bunlar hasta ile ilişkisini bozabilir:
a) Tamamen teknik bir dil kullanarak hastayı kendinden uzaklaştırmak.
b) Önünde bulunan başka kağıtlara ya da listelere bakmak.
c) Başka bir şey düşünmek ya da rahatsız edilmek istemediğini gösteren bir davranış içinde olmak.
d) Hastanın konuşmasını kesme ya da tamamlamama.
e) Hastadan kısa sürede uzaklaşmak.
f) Hastanın sorduklarını duymamak.
Ancak vicdan sahibi bir hekim böyle davranışlarda bulunmaz.
İyi yaklaşımların ana ögesi ise vicdan ve empati olup her etik konusunun esasını oluşturur. Bilindiği gibi insan doğası çok karmaşıktır ve bu karmaşıklık içinde insan çevre ve toplumdan aldığı eğilimleri de katarak yıllar içinde bazı ahlaki doneler elde eder. Ancak vicdan ve empati sahibi her insan buna bazı ahlaki değerler de katarsa, mesleğini yardımcıl, dost ve sıkıntıları azaltıcı bir kişi olarak sürdürür. Doğaldır ki bu durum tıp mesleği gibi özverili bir alanda çok daha önemli olmaktadır.