Ülkemizde 1998 yılında gerekçeli Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tavsiye kararları ile kurulan tıp eğitimi anabilim dalları, oldukça kompleks ve multidisipliner bir yapısı bulunan tıp eğitiminin Türkiye’de güçlendirilmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
Tüm dünyada 50 yıllık, ülkemizde ise 10 yıllık geçmişe sahip Tıp Eğitimi Anabilim Dallarının dünya ölçeğindeki genel amacı tıp eğitimi konusunda çağdaş gelişmeleri izleyerek, müfredat ve program geliştirilmesine katkıda bulunmak, sürdürülen eğitimin izlenmesi ve değerlendirilmesi için veri toplayarak, bu konuda araştırmalar yapmaktır. Bütün bu etkinlikler, tıp eğiminde mezuniyet öncesi ve sonrası gelişmeye katkıda bulunmak ayrıca yaşam boyu öğrenme misyonu için çaba göstermek anlamına gelir.
26 Ocak 2009 tarihli Medimagazin dergisinin 4. sayfasında Dr. Şahin Aksoy’un ifade ettiği yazının tam aksine Avrupa ve Amerika’da 1955 yılında tıp ve eğitim bilimleri arasında iş birliğinin gerekli olduğu bilinciyle önce Buffalo Üniversitesi, 1958 yılında ise Case Western Üniversitesi, hemen ardından Illionis ve Virginia Üniversitelerinde tıp eğitimi bölümleri kurulmuştur. 1970 yılında sonra Avrupa’da, 1990 yılında sonra da ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan tıp eğitimi anabilim dalları YÖK tarafından hazırlatılan “Tıp Fakülteleri ile Tıp Eğitim-Öğretiminin Yeniden Yapılandırılması Hakkında Komisyon Raporu”nda tavsiye edilmiştir.
Tıp eğitimi anabilim dalları ülkemizde 32 tıp fakültesinde kurulmuştur. 2008 yılında tam zamanlı veya ek görevli toplam 190 öğretim elemanı tıp eğitimi anabilim dalında görev yapmaktadır. Kendi fakültemde olduğu gibi pek çok tıp fakültesinde bu öğretim üyeleri farklı anabilim dallarındaki görevleri yanı sıra daha iyi bir eğitim için kafa yormakta, emek harcamaktadır. Tıp eğitimi anabilim dalları öğretim üyeleri harcadıkları tıp eğitimi mesaisi için döner sermayeden ek bir gelir (performans, özel muayene) almamaktadır. Eğitime gönül vermenin bir ücreti, bir bedeli zaten yoktur.
Sayın Şahin Aksoy’un bizzat çok iyi bildiğini ve desteklediğini düşündüğüm “Beceri Laboratuvarları” programı tıp eğitimi anabilim dallarının özel çabasıyla yürütülmektedir. Hastanın üzerinde uygulanmadan önce her türlü tıbbi becerinin maket üzerinde standardize uygulamasının yapılması, simüle hasta modellerinin uygulaması, senaryolarla öğrencilerin katkısının sağlandığı tanı ve ayırıcı tanı yaklaşımları, iletişim becerileri, hasta-hekim iletişimi ve zor hastayla iletişim gibi çok önemli programların gerçekleştirilmesi tıp eğitimi anabilim dalları tarafından yapılmaktadır.
Kendi mezununun kendi eğitimine sahip çıktığının en önemli ifadesi olan tıp eğitimi anabilim dalları ayrıca hiç kimsenin yararını inkâr edemeyeceği “Sürekli Mesleki Gelişim Programları”nın hazırlanmasında, temel tıp eğitiminin klinik eğitimlerle entegrasyonunun koordinasyonunda, çekirdek eğitim programlarının geliştirilmesinde ve uygulanmasında, öğrenci-öğretim üyesi memnuniyet düzeylerinin araştırılmasında özel bir rol oynar.
“Tıp Eğitimi” uluslararası indekslerde yayınları olan bir konudur. Amatörce yaklaşımları asla kabul edemez. Ne hobi ne de merak konusudur. Tıp eğitimi bilimsel bir konudur. İyice araştırma, uzun deneyimler gerektirir.
Dönem koordinatör yardımcılığından dönem koordinatörlüğüne, müfredat geliştirme birimi başkanlığından eğitimden sorumlu dekan yardımcılığına ve dekanlığa kadar geçen toplam 17 yıllık süre içinde halen tıp eğitimi konusunda ne çok eksiğim olduğunu fark edebiliyor ve öğrenme arzusu duyuyorum.
Tıp fakültesi içindeki tıp eğitimi anabilim dallarının kapatılarak Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde yeniden yapılanmasının yanlış olduğunu yineliyor, bu kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiği inancıyla saygılar sunuyorum.