Tıp eğitiminin vazgeçilmez unsurlarından birisi olan anatomi eğitiminde yaşanmakta olan kadavra sorununun aşılabilmesine yönelik bilgileri derlerken son öneri olarak ifade edilen ithal kadavra konusu da değerlendirmeye değer bir öneri olarak karşımıza çıkmaktadır. İthal kadavra konusu meslektaşlarımız ve dernek yönetim kurulumuz tarafından basında ısrarla sık sık gündeme getirilmektedir. Ancak, gerek ulusal ve gerek uluslararası mevzuatta netlik bulunmaması ve konu hakkında uluslararası alanda muhatap bulma güçlüğünün yanı sıra ekonomik boyutu da ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır.
Konu ile ilgili Yeditepe Üniversitesinin, bilimsel araştırma amaçlı insan baş ve boyun bölgesi kadavra bölümlerinin ABD’deki özel ticari bir kuruluştan bedelsiz (hibe yolu ile temin ve 1 yıl sonra iadesi şartı ile) ithali için yaptığı başvuruya Sağlık Bakanlığının “Yabancı ülkelerden ilmi amaçlı olarak ve ticari bir işleme konu edilmemek kaydı ile bir kadavranın çeşitli parçalarının getirilmesinin mer’i Türk hukuku bakımından herhangi bir aykırılık teşkil etmeyeceği düşünülmektedir” şeklinde görüş vermesi sevindirici bir gelişme olmuştur. Bu gelişme Dernek Yönetim Kurulumuz tarafından takip edilmekte olup, siyasi otoritenin desteği ile konunun kısa zamanda aşılacağı umulmaktadır.
Diğer taraftan, son yıllara kadar anatomi anabilim dallarının kadavra ihtiyacını büyük oranlarda karşılayan adli tıp kurumlarından sahipsiz ölülerin alınması uygulaması* tıp fakültesi sayısındaki artış ve bazı yeni düzenlemelerin-duyuruların Avrupa Birliği uyum çalışmaları kapsamında eksik bilgilendirme veya farklı yorumlamalar sonucu çıkarılmaları ile maalesef sekteye uğramıştır.
Bağış kampanyaları ve ithal kadavra çabaları öncesinde esas çözülmesi gereken acil konunun adli tıp kurumlarındaki sahipsiz cesetlerin eğitim amaçlı alınabilmesi olduğu düşünülmektedir. Bu çerçevede dernek olarak yaptığımız girişimler neticesinde sahipsiz ölülerin kadavra olarak kullanılabilmelerine imkan sağlayan ve Adalet Bakanlığı tarafından güncellenen bir duyuru ile Cumhuriyet Savcılıklarına iletilen metnin sonuç kısmı aşağıda görülmektedir:
1- Adlî tahkikata konu edilmiş olup kimliği belirsiz ya da kimsenin sahip çıkmadığı veya yakınlarının almaması nedeniyle mezarlığa gömülecek olan bu cesetlerin; Bakanlığımızın 136 No\’lu \"Otopsi işlemlerinin yerine getirilmesi\" konulu Genelge’sinde belirtildiği şekilde otopsi işlemi yapıldıktan ve 22 No\’lu Genelge’sinin 6 ve 7 numaralı bentlerinde belirtilen hususlar yerine getirildikten sonra, 7 numaralı bendin sonucunun beklenmesine gerek olmadan Adlî Tıp Uygulama Yönetmeliği’nin 10/c maddesindeki şartlar da dikkate alınmak suretiyle gömülme işlemi yapılmayarak, öğrenci eğitiminde ve bilimsel araştırmalarda kullanılmasına imkân tanınmak üzere daha sonra defin için belediyeye teslim edilmesi yolunda Cumhuriyet Başsavcılıklarınca protokol düzenlenerek üniversitelere verilebileceği,
2- Bu uygulamanın tıp biliminin gelişmesine katkı sağlayacağı da değerlendirilerek, protokolün ve süresinin mahallindeki şartlar dikkate alınarak belirlenmesinin uygun olacağı,
3- Bakanlığımızın 136 No\’lu \"Otopsi işlemlerinin yerine getirilmesi\" konulu ve 22 No\’lu \"Faili meçhul olay ve cinayetler\" konulu Genelge’lerinin buna uygun şekilde yorumlanması gerektiği, değerlendirilmektedir. Hukuki zemini bu duyuru ile bir kez daha vurgulanmış olan bu konunun inanç boyutu ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun kadavrayla ilgili görüşlerini bu vesile ile tekrar vurgulamak istiyorum:
“Tıp biliminin gelişmesi ve tıp alanında hizmet verecek elemanların yetiştirilmesi amacına yönelik insan cesedi (kadavra) üzerinde uygulamalı çalışmalar yapıldığı bilinmektedir. İnsan cesetlerinin söz konusu amaca yönelik olarak kullanılmasında dinen bir sakınca yoktur. Ancak, ceset üzerindeki çalışmalar esnasında ya da çalışmalar bittikten sonra insana olan saygının devamına özen gösterilmeli ve cesetler usulüne uygun olarak defnedilmelidir.”.
Derneğimiz girişimleri ile Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 22/12/2007 tarihinde yayınlanan bahse konu duyuru aynı zamanda Adalet Bakanlığının internet sitesine de (http://www.cigm.adalet.gov.tr) konulmuştur.
Duyurunun haberi köşe yazısı yanında sunulmuş olup, meslektaşlarımız, hastane başhekimlerimiz ve tıp fakülteleri dekanlarımız tarafından bu konuda yapılacak girişimlerde ısrarla takip edilmesi gerekmektedir. Bu duyurunun çıkması için dernek yönetim kurulumuzun önerilerine destek olarak tıp eğitimimize çok büyük katkılar sağlayan Adalet Bakanlıgımız Müsteşarı Hakim Sayın Fahri Kasırga, Müsteşar Yardımcısı Hakim Sayın Sadi Güven, Ceza İşleri Genel Müdürü Hakim Sayın Nizamettin Kalaman ve Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanı Uzm. Dr. Sayın Ahmet Hakan Dinç’e camiamız ve yönetim kurulumuz adına şükranlarımızı sunuyoruz.
* [1] Cesetlerin ölüm sonrası bilimsel araştırmalarda kullanılmasına imkan sağlayan tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlarla organ ve doku alınması, saklanması, aşılanması ve nakli ile ilgili hükümleri belirleyen 29.05.1979 tarih ve 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanun ve buna eklenen bir madde – Ek: 21/1/1982-2594/1 md