Tıp eğitiminde bir yandan verimliliği ve başarısı tartışılmaz bir biçimde kabul edilmiş geleneksel yöntemleri kullanırken, diğer taraftan yenilikçi ya da reformist ve sürdürülebilir eğitim yöntemlerinin program içine yerleştirilmesi bazı önemli sıkıntıları bertaraf etmede büyük açılımlar sağlayabilir.
Geleneksel tıp eğitiminde öğrenci önce büyük hacimli bilgiyi almakta, ancak daha sonra bu bilgiyi probleme uygulamaya çalışmaktadır. Bu konuda pek çok kereler öğrenci geniş kapsamlı bilgi hazinesi içinden kendisi için gerekli bilgiyi çekmede zorluk yaşamaktadır. Bunu nasıl başarabileceğinin somut örneklerle öğrenciye gösterilmesi tıp eğitiminde “problem vakaya yaklaşım ve hastanın yönetilmesi” anlamında önemli çıktılar sağlayabilir.
Çünkü olguya dayalı öğrenme modelinde bilginin belli bir olguya odaklandırılarak gözden geçirilmesi sağlanır. Bu yöntemin başarı kazanabilmesi için öğrencilerin küçük gruplara bölünmesi öngörülmektedir. Ortalama 12-14 kişilik gruplarda öğrencinin aktif katılımının sağlanabilmesi mümkün olabilir. Bu durumda öğrencinin profesyonel düşünmesi öğretilmekte ve her bir gruba koçluk eden eğitimciler sayesinde profesyonel davranış gösterilebilmektedir.
Olguya dayalı öğrenmede öğrencinin öğrenme ihtiyacı ile eğitim çıktıları arasında dinamik bir çalışma gerekliliği mevcuttur. Bu yüzden her eğitim sonunda geribildirimlerin alınması öngörülmektedir. Olguya dayalı öğrenme grupları küçük olduğundan geribildirimler rasyonel olur ve iyi bir değerlendirme şansı ortaya çıkar. Üstelik bu eğitim biçiminde ortak öğrenme çevresi oluşturulabilmektedir.
Olgularla öğrenme hem temel tıp eğitiminde hem klinik stajlarda hem de sürekli mesleki eğitimde kullanılabilir.
Metine dayalı (text-based), video gösterimi ile yapılan (video type case presentation), web kullanılarak (web-based) ya da büyük gruplarda uygulanabilen olguya dayalı öğrenmede büyük grup çalışmaları önerilmemektedir.
Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, olguya dayalı öğrenmenin hedefinin öncelikle belirlenmesi gerekir. Bu hedef bilgi kazanma olabileceği gibi karmaşık bir problemi çözme, ayırıcı tanı yapma becerisi kazandırma, nadir görülen vakalar hakkında bilgi sahi olma, klinik tecrübede standardizasyon sağlama şeklinde de belirlenebilir. Bundan sonraki aşama katılımcıların gereksinimleri ile öğrenme hedefleri arasındaki uyumun sağlanmasıdır. Burada öğrencilerin temel bilgi seviyesinin iyi bilinmesi son derece önemlidir.
Son olarak olguların doğruluk düzeyi belirlenmelidir. Bunun için standardize hasta ya da gerçek hasta kullanılabilir. Ve mutlaka bu çalışma daha önceki bilgi ve eğitim yapısı içine entegre edilmelidir.
Bu eğitim programının başarıya ulaşmasının temel yolu öğrencinin öğrenme isteğinin sağlanabilmesi ve zorlayıcı olmadan katılımın tetiklenmesi ile aşılabilir. Öğrenci ile problem önceden tanıştırılmalı, onda merak uyandırılmalı ve araştırmaya sevkedilmelidir.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesinde son dört yıldır olguya dayalı öğrenme yöntemi uygulanmaktadır. Preklinik eğitimde hemen her ders kurulunda en az iki adet olgu kullanılmaktadır. Geri bildirimlerde başarının ve memnuniyetin yüksek olduğu izlenmiştir.
Saygılarımla.
l Irby 1994, Grundman, Wigton, Nickol 2000
l Bu konuda temel bilgileri benimle paylaşan Doç. Dr. Emine Babar Melik’e teşekkür ederim.