Günümüzde “sağlık”, koruyucu hekimliğin öne çıkarıldığı, toplum öncelikli bir felsefe ile “sağlığın bir hak” olduğu ilkesinin kabul edildiği bir kurumdur. Bu bakış açısıyla tüm dünyada sağlık yeniden yapılandırılmaya, sağlık ve tıp eğitimi de bu anlayışla bir kez daha düzenlenmeye çalışılmaktadır.
Tabii ki “sağlık” kavramına bu bakış çağdaş sağlık sisteminin gerektirdiği sağlık ekonomisi, sağlık sosyolojisi, hastane yönetimi, hastane mimarisi gibi dallarda da insan gücü yetiştirilmesi gereğini yaratmış, ayrıca diş hekimi, ebe, hemşire, çevre sağlığı teknisyeni, fizyoterapist, veteriner gibi meslek gruplarının da mezuniyet öncesi ve sonrası eğitimlerinin yeniden ele alınması gereği ortaya çıkmıştır.
Global (!) bir bakış açısıyla eğitimin dünya standartlarında çok yönlü değerlendirilmesi sırasında ülke koşulları, sosyal, ekonomik ve demografik verilerin asla gözden kaçırılmaması gerekliliği esastır. Bu yüzden ülkemizde üreme sağlığı, aile planlaması, güvenli annelik, yenidoğan bakımı, okul sağlığı, akılcı ilaç kullanımı, ulusal AIDS programı, büyüme ve gelişmenin izlenmesi, sağlıklı beslenme programları tıp eğitiminde son derece önemlidir ve gelecek yıllarda Türkiye toplumunun sağlık standartlarını arttıracağı öngörüsü ile yaklaşılmalıdır. Bu yüzden bu programlara Sağlık Bakanlığının desteği anlamlıdır ve arttırılarak sürdürülmelidir.
Gerçekten nitelikli hekimler yetiştirmek karmaşık ve zor bir iştir. Eğiticilerin sürekli dinamizm içinde olması, neyi hangi yöntemle öğretme çabasıyla devamlı araştırması, bilgilerini paylaşması gerekir. İşte “eğiticilerin eğitimi” kavramı böyle bir dinamikten doğmuştur. Ayrıca “Ulusal Tıp Eğitimi Akreditasyonları” ve “Evrensel Tıp Eğitimi Akreditasyonu” gündemdedir ve standardizasyonları belirlemede, hekim yetiştirmede, “çıtayı yüksek tutma” çabasında olumlu bir motivasyon yaratacaktır.
Türkiye’de 1997 yılında %32 klasik, %68 entegre tıp eğitimi uygulanırken, 2008’de şu anda tıp fakültelerinin %52’si sistem temelli karma eğitim uygulamakta, %8’i öğrenci merkezli probleme dayalı eğitim modelini, %10’u eğitici merkezli disiplin temelli eğitime devam etmektedir. Eğitici merkezli ve sistem temelli eğitim yapan tıp fakültelerinin oranı %22, disiplin temelli karma eğitim yapanların oranı ise %8’dir.
Bu durumda tıp fakültelerindeki eğitim modelleri içinde öğrenci merkezli eğitim 2006’dan 2008 yılına kadar %15 oranında artmış, karma eğitim modeli uygulayan tıp fakültelerinin oranı %52’ye ulaşmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de eğitim modelinde öğrenci merkezli eğitim sistemine doğru bir eğilim mevcuttur. 1997’de öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 6 iken, 2008 yılında bu rakam 3.5 olarak tespit edilmiştir. Öğretim üyesinin “usta eğitici” konumunda olduğu eğitim modellerinin uygulanması ile öğretim üyesi-öğrenci birlikteliği ve birebir eğitim giderek artmaktadır. Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının da bununla doğru orantılı olarak azalması zaten beklenen bir sonuçtur.
Şu anda tıp fakültelerinde eğitim veren öğretim üyesi sayısı 9 bin 626’dır. Bunların 4 bin 514’ü profesör, 2 bin 481’i doçent, 2631’i yardımcı doçenttir. Tıp fakültelerinde görev yapan profesör sayısı 1997 yılından bu yana doçent ve yardımcı doçent sayısından yüksektir. Ancak tam zamanlı çalışan profesör oranı bazı tıp fakültelerinde 2000 yılından bu yana artış göstermiştir. Bunlardan biri Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesidir. 2000 yılında ÇÜ Tıp Fakültesinde tam zamanlı çalışan profesör oranı %55 iken 2008 yılında bu oran %63 olmuştur. 2008 yılı itibariyle tam zamanlı çalışan profesör oranının en düşük olduğu tıp fakültesi Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesidir (%36). Bunu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi (%52.5) ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi (%56.5) takip etmektedir.
2008 yılında tıp fakültelerinde kadavra sayıları hala oldukça düşüktür. Yani kadavra başına düşen öğrenci sayısı çok yüksektir ve bu sorun Türkiye’de çözüm bekleyen önemli sorunlardan biridir. Tıp fakültesi sayısında son 2 yıldaki önemli artış en çarpıcı görünümdedir. 2007’de tıp fakültesi sayısı bakamından dünyada 12. sırada yer alan Türkiye bugün Avrupa ülkeleri arasında 1. sıradadır. Ancak bu fakültelerin içinde öğrenci eğitimi verenlerin bile altyapı ve öğretim üyesi anlamında büyük sıkıntıları mevcuttur. 1) TTB Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Raporu 2) Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı-Ağustos 2008 (Sağlık Bakanlığı)