Bugünkü Eğitimin Doğruluğu Üzerine Kısa Yorumlar
Sonbaharda yeni yazıma başlarken, yıllardır ders verdiğimiz tıp öğrencilerinin etikten ne anlamaya çalıştığı ve yıllar sonra mesleğinde böyle bir konuyu anımsayıp anımsamayacağı ve bu derslerin onda bıraktığı izlerin neler olabileceğini düşünüp durdum. Bu dersler acaba bu kadar çok tıp dersinin yanında çok mu fazla idi ve gerekli miydi? Çoğu öğrencinin ileriki yıllarda değil dersi, hocasını bile anımsamadığı bu branşın önemi büyüktür.
Her şeyden önce bu derslerin tıp fakültelerinin hangi sınıflarında okutulduğuna bakmak gerekir. Bazı fakültelerde bir veya ikinci sınıfta, bazılarında ise üçüncü sınıfta okutulur. Bize göre, bir ve ikinci sınıflar hiç düşünülmemelidir. Tıp fakültelerinin üçüncü sınıfları düşünülmeli ve bu dersler örnekler ve olgularla zenginleştirilmelidir. “Klinik Etik” dersleri ise beşinci sınıfta ve hatta hasta önünde canlı olgu örnekleriyle verilmelidir. Bu arada tıp tarihi de mutlaka en azından üçüncü sınıfta okutulmalıdır. Çünkü örneğin; anatomi okumamış yeni tıp öğrencisi tıbbi buluşları ve ilerlemeleri nasıl anlayabilir?
Tıp öğrencisi klinik bilimleri öğrenirken bunların uygulamalarına da katılmak zorundadır. Yani, her tıp öğrencisinin laboratuvarı, hastane kliniği olmaktadır. Tıp öğrencisi için hasta ile ilk ilişkilerde bazı sorunlar olabilir ve bu sorunların ilgili kliniğin öğretim üyesi ya da yardımcısı tarafından çözülmeye çalışılması gerekir. Tıp öğrencisinin hasta ile olan ilk ilişkilerinde; tıbbi gizlilik, aydınlatılmış onam, güven, sadakat gibi etik kuralları bilerek davranmalarını, yine onlara yol gösteren öğretim üyeleri öğretecektir. Ancak doğaldır ki bu konular daha önce tıp etiği derslerinde genel olarak verilmektedir.
Bu derslerin üzerinden geçen zaman, öğrencileri bu bilgileri anımsayamama ve unutulmuş bilgileri birdenbire uygulayamama gibi bir duruma itecektir. Bu arada tıp öğrencisi, genellikle kendisini eğiten öğretim üyesinin hastasıyla olan ilişki yoluna kendini alıştırmakta ve bu alışılan durum yaşam boyu sürmektedir. Bugün birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de tıp öğrencilerinin, klinik uygulamalara katılımları sırasında bunların sorumluluğunu taşımaları gerekip gerekmediği ya da ne kadar taşıyacakları konusunda yönetmeliklerde herhangi bir madde yoktur. Ayrıca, klinik uygulamalarda yalnız öğrenci-hasta ilişkisi değil, öğrencilere yol gösteren öğretim üyesi ve yardımcılarının da bu ilişkideki rolü incelenirse bazı sonuçlara ulaşmak kolay olacaktır.
Öğrencinin hasta başında bazı etik kurallara uyması yanında, ayrıca hastanın da öğrenciyi kabullenmesinin ve onun eğitimine yardımcı olacağını bildiğinden dolayı da iyi bir ilişkiye girmesinin sağlanması gerekir. Ancak hasta, tıbbi uygulamalara tıp öğrencisinin katılımını istemeyebilir. Bu durum hasta özerkliğine girer ve hasta haklarından biri olarak kabul edilir. Ancak, bir eğitim kurumu olan tıp fakültesi hastanelerinde hastaların kendilerine bakan öğretim üyesi ya da yardımcısı tarafından görüşmeye dayalı bir ilişki ile bu konuda ikna edilmeleri öğrencinin öğrenimine yardım açısından önemlidir.
Yine, “doğal yasa kuramı”nı, yeni “doğal ahlak anlayışı”nı savunan ve Glasgow Üniversitesinde ahlak profesörlüğü yapmış olan Francis Hutcheson (1694-1746)’a göre, insanda hem yalnız kendi iyiliğini gözeten egoist eğilimler hem de başkalarına iyilik yapmayı isteyen fedakâr eğilimler bulunur. Fedakâr eğilimler de (sevgi, acımak, dostluk vb.) egoist eğilimler kadar aslidir ve az veya çok her insanda mevcuttur. Aklın, bilginin ilerlemesi, bu “yüksek eğilimler”in oluşup gelişmelerine yardım eder. İstencimizi belirleyen akıl değil de duygudur.
İnsanı eyleme götüren, bir istek, bir duygulanım veya bir içgüdüdür. Yalnız bilgi, insana yüksek bir amaç gösterebilir ve bu amaç, duygumuzu da kavrayabilir. Aklın (bilginin) yol gösterdiği eğilimler de sağlam ve durulmuş olur. Taşkın duygular ise her türlü düşünmeyi olanaksız kılar. Bütün eylemlerimizin ve motiflerimizin üstünde de, yani bir eylemi, bir karakteri onayan ya da reddeden bu ahlaki yargılama yetisi vardır. Mutluluk, erdemli olmaya bağlıdır.
Bu bakımdan etik dersleri, bunun öğrenilmesi inancını taşıyan ve ileride hastasının dostu olmak isteyen her tıp öğrencisi için ışıklı bir yol olmaktadır.