Gün geçmiyor ki bazı sağlık kuruluşları, kendilerini aşırıya kaçar şekilde öven reklamlar yapmasın. Ancak biliyoruz ki sağlık, satışı yapılan bir nesne değildir. Bu arada internette, televizyonda bazı tıp mensuplarının hastayı tedavi edici yollara girdikleri görülmektedir. Bilindiği gibi hastanın, hekim tarafından yüz yüze karşılaşmada hastalığının tanısının konulması ve tedavi edilmesi gerekmektedir.
Hekimlik Meslek Etiği Kuralları bu konuda şöyle yazmaktadır:
“Ticari Amaç ve Reklam Yasağı:
Madde:11- Hekim, mesleğini uygularken reklam yapamaz, ticari reklamlara araç olamaz, çalışmalarına ticari bir görünüm veremez; insanları yanıltıcı, paniğe düşürücü, yanlış yönlendirici, meslektaşlar arasında haksız rekabete yol açıcı davranışlarda bulunamaz. Hekim, yayın araçlarıyla yapacağı duyurularda varsa, Tababet Uzmanlık Tüzüğü’ne göre kabul edilmiş olan uzmanlık alanını, çalışma gün ve saatlerini bildirebilir. Tabela ve benzeri tanıtım araçlarının biçim ve boyutları yerel tabip odası tarafından saptanır.”
Yine 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da şarlatanlık yaparak tüketici haklarını çiğneyenlerle ilgili bazı maddeler vardır. Türk Hukuku’nda tüketici, “bir mal ya da hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanır. Bilindiği gibi Anayasa’da: “Devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder.” hükmü vardır.
Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesi, tüketiciyi koruyucu düzenlemelere yer vermiştir. Yine bu kanun, tüketiciler ile satıcı ve üreticiler arasında çıkacak sorunların çözümü için Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ve Tüketici Mahkemeleri olarak iki önemli kuruluşa yer vermiştir. Tüketici Mahkemeleri, tüketiciler ile satıcı ve üreticiler arasındaki her türlü uyuşmazlığa bakar. Buna göre, ayıplı bir mal veya hizmet karşısında tüketicinin satıcıya karşı talep hakları değiştirme talebi, bedelin ödenmesi, ücretsiz tamir hakkı, ödence talebi dava konusu olabilir. Burada sağlık hizmetlerinden yararlanacak herkes tüketici olmakta, üretici ve hizmet verenler ise sağlık mensupları olmaktadır. Böylece tüketici olarak kabul edeceğimiz herkes, bu kanunla sağlık alanındaki şarlatanlığın zararından korunmaktadır. Yine 4077 sayılı Kanun’un 3. maddesinde tüketici, “Bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alarak nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlanmaktadır.
Aynı Kanun’un 16. maddesinde ise ticari reklam ve ilanların kanunlara ve genel ahlaka uygun ve dürüst olması gerektiği belirtilerek, kamu sağlığını bozucu, hastaları, çocukları ve özürlüleri istismar edici reklam ve ilanların yapılamayacağı vurgulanmaktadır. Yine bu Kanun’un 17. maddesine göre kurulan reklam kurulunun da 18 üyesinden biri Türk Tabipleri Birliği’ni temsil eden kişidir. Bu nedenle, hekimlerin ve bu arada özel sağlık kuruluşlarının reklam ve ilanlarında tüketiciyi rahatsız edici ve aldatıcı olmamaları ve dürüst olmaları gerekmektedir.
Gereksiz ve kanunlara aykırı reklam şarlatanlığa girmekte ve tıp etiğinde yararlı ve dürüst olma ilkelerini zedelemektedir. Dün olduğu kadar bugün de hekimlikte şarlatanlık görülmektedir. Ancak, uygulama alanları ve bu konuyu insanların anlama şekilleri biraz daha farklı olmaktadır. Bazı çevrelerce âdeta hekimlik ticari bir meslek olarak görülmekte ve bu durum hekimlere de yansımaktadır. Ancak şarlatanlıktan uzak, ilimde ileri gitmiş iyi bir hekim olmak için ticari anlayışı hekimliğe yansıtmamak gerekmektedir.
Bugün neyin şarlatanlık olduğu neyin olmadığı konusu tabip odalarınca tartışma konusudur. Çünkü reklam dünyasının insanlara çok cazip olanaklar sunduğu bu dönemde bazı reklam çeşitleri tabip odalarınca haklı ve kanuni olarak görülmektedir. Örneğin; kanunların kabul etmediği bazı metotlar, tabip odaları tarafından bir suç gibi görülmemektedir. Bu arada hekimlikle ilgili kanunların çok eski olması da durumu güçleştirmektedir.