Nerede ve ne zaman olunursa olunsun, hekim, hastaya davranışlarında empatik, sempatik ve vicdanlı olmalıdır.
“Hastaya empatik, sempatik ve vicdanlı davranma: Nereye kadar?” dersek, “Elinden geldiğince ve bütün inisiyatifini kullanarak.” dememiz gerekir. Bu da bir hekimin en fazla üç dakikasını alır. Gülümseme, omuza dokunma ve o anda empatik ve sempatik yaklaşım. Bunların özünde zaten vicdanlı olma vardır. Çünkü bu özelliklerin detaylı olarak hiçbir kanunda, genelgede yeri yoktur ve içten gelen özelliklerdir.
Hekimlik mesleği önemli iki manevi değere dayanırsa hastayı tedavide başarı elde edilir: Empati ve vicdan. Aynı durum, eczacı ve diğer sağlık mensupları için de geçerlidir. Ancak bu nereye kadar olacaktır? Vicdan sahibi her hekim zaten kendini hastasının yerine koyacak ve ona empatiyle yaklaşacaktır. Yani sağlık mensubu-hasta ilişkilerinde en önemli konu, hastaya karşı vicdanlı olmaktır. Felsefeye göre, iç huzuru veya iç sıkıntısı vererek kişiyi uyaran vicdan bir kavram değil, kişinin bir yeteneğidir.
Vicdan, insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisidir. Vicdan, kişiyi eylemleri hakkında yargılayarak, onaylayarak, hesap sorarak, suçlayarak hükümler veren öznel bir bilinçtir. Vicdan, insana hata ve doğruyu bildiren bir iç sestir. Vicdan, insana iyi ve kötüyü gösteren en iyi yol gösterici en iyi pusuladır. Kısaca vicdan, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiren gerçek ve tek ahlak hocasıdır. Vicdan, insanın bütün duygu ve düşüncelerini, bu duygu ve düşüncelerdeki maksat ve niyetleri adım adım izleyen, hiçbirini kaçırmayan, hatır, gönül, hoşgörü, merhamet, dostluk, iltimas vb. tanımadan yargılayıp, sorumluluğu takdir eden her zaman uyanık bir hâkimdir.
Empati ise İngilizcede “empathy” olarak bilinir ve başka insanların duygularını idrakle anlama, duygu katılımı anlamına gelir. Yani bir insanın, kendini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Hekimin ve diğer tıp mensuplarının hastaya empatiyle yaklaşması çok önemlidir. Vicdan, empatiyle kardeş donedir.
Empati kuracak kişi, kendini karşısındakinin yerine koymalı, olaylara onun bakış açısıyla bakmalıdır. Başka bir söyleyişle, empati kurmak isteyen kişinin, karşısındaki kişinin fenomonolojik alanına girmesi gereklidir. Her insan dünyaya, kendine özgü bir bakış tarzıyla bakar. Eğer bir insanı anlamak istiyorsak, dünyaya onun bakış tarzıyla bakmalı, gerçekleştirmek için de empati kurmak istediğimiz kişinin rolüne girmeli, onun yerine geçerek âdeta olaylara onun gözlüklerinin gerisinden bakmalıyız. Hekimin de hastasına empati ile yaklaşması gerekir.
Karşımızdakinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü anlamamız bilişsel nitelikli bir etkinlik; karşımızdakinin hissettiklerinin aynısını hissetmemiz ise duygusal nitelikli bir etkinliktir.
Karşımızdaki kişinin duygularını ve düşüncelerini tam olarak anlasak bile eğer anladığımızı ifade etmezsek empati kurma sürecini tamamlamış sayılmayız. Araştırmacılar, insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle, karşılarındaki kişiye ilettikleri empati arasında farklılık olduğunu belirtmektedirler.
Karşımızdaki insanlara empatik tepki vermenin iki yolu vardır: Yüzümüzü/bedenimizi kullanarak onu anladığımızı ifade etmek. Empatik tepki vermenin en etkili yolu, bu ikisini birlikte kullanmaktır. Her insanın -hatta her canlının- olaylara kendine özgü bir bakış açısı vardır.
Bir insana sempati duymak demek ise o insanın sahip olduğu duygu ve düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Karşımızdaki kişiye sempati duyuyorsak, onunla birlikte acı çekeriz ya da seviniriz. Empati kurduğumuzda ise karşımızdakinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Kendimizi sempati kurduğumuz kişinin yerine koymamız ve onu anlamamız şart değildir; sempatide \”yandaş\” olmak esastır. Empati kurduğumuzda ise karşımızdaki kişiyle aynı duyguları ve görüşleri paylaşmamız gerekmez; sadece onun duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışırız. Bir insanı anlamak başka, ona hak vermek başkadır. Empatide anlamak, sempatide ise anlamış olalım veya olmayalım, karşımızdakine hak vermek söz konusudur.
Bütün bu doneler, hangi zaman ve durumda olursa olsun, tıp mensubunun hastaya karşı göstereceği davranış şekilleridir.