Geçenlerde bir sohbet sırasında yıllardır eğitim-öğretim, araştırma ve sağlık hizmeti görevlerini eksiksiz yerine getirdiğini gördüğüm ve geçmişte bırakın muayenehane açmayı, tam zamanlı çalışırken tek bir özel muayene ya da ameliyat yapmamış, tam anlamıyla idealist bir öğretim üyesinin bile yeni sistemle ilgili bazı yakınmaları olduğunu görünce bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.
Önce ilgili yasa ve yönetmelikleri gözden geçirelim.
2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun 22. maddesine göre öğretim üyelerinin görevleri, önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim-öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek, bilimsel araştırmalar ve yayınlar yapmak, ilgili birim başkanlığınca düzenlenecek programa göre belirli günlerde öğrencileri kabul ederek onlara gerekli konularda yardım etmek, bu Kanun’daki amaç ve ana ilkeler doğrultusunda yol göstermek ve rehberlik etmek, yetkili organlarca verilecek görevleri yerine getirmek ve bu kanunla verilen diğer görevleri yapmaktır. Yani öğretim üyesinin birincil yasal görevi, gelir getirici etkinliklerde bulunmak değildir.
18 Şubat 2011 gün ve 27850 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan üniversitelerdeki ek ödeme yönetmeliğinin 5.maddesinin 9. fıkrasına göre bir öğretim üyesi ve görevlisine yapılacak ek ödemede; yönetim kurullarınca belirlenen ek ödeme oranının en fazla yüzde 75’ine kadar mesai içi gelir getirici faaliyeti (B1) puanı, en fazla yüzde 25’ine kadar eğitim-öğretim faaliyeti (C) puanı, en fazla yüzde 25’ine kadar bilimsel yayın faaliyeti (D) puanı ve en fazla yüzde15’ine kadar diğer faaliyetler (E) puanı dikkate alınır. Yani öğretim üyelerine yapılacak ek ödemede en fazla puan gelir getirici etkinliklere verilmektedir.
En temel gelir getirici etkinlik olan poliklinik muayenesi ile üniversitelerdeki kanımca en önemli eğitim-öğretim ve araştırma etkinliklerinin güncel puanlamalarının karşılaştırılmasına gelince;
Poliklinik muayenesi; 21 puan/muayene
Tıp fakültesi öğrencisi teorik ya da uygulamalı dersi; 25 puan/saat
Tıpta uzmanlık öğrencisi teorik ya da uygulamalı dersi; 25-50 puan/saat
Seminer, makale, olgu sunumlarını yönetmek; 25 puan/saat
AB fonları tarafından desteklenen projede yürütücülük; 850 puan/ay
Uluslararası uzmanlık derneklerinde başkanlık; 100 puan/ay
Üç yazarlı SCI-Exp kapsamında araştırma makalesi; 500 puan/ay
SCI-Exp dizininde alınan her atıf; 10 puan/ay
Uluslararası düzeyde tek başına klasik kitap yazarlığı; 1350 puan/ay
Uluslararası bilimsel ödül; 850 puan/ay
Uluslararası bilimsel toplantıda, kongrede davetli konuşmacılık; 350 puan/ay
Yukarıdaki sayısal verilerin ışığında aşağıdaki soruyu yanıtlayınız.
Aynı anabilim dalında çalışan üç profesörden Prof. Dr. A.A. günlük mesaisini tıp fakültesi öğrencilerinin ve tıpta uzmanlık öğrencilerinin teorik ve uygulamalı eğitimine, seminer, makale etkinlikleri ve öğrencilerin rehberliği ile proje yürütücülüğüne ayırmaktadır. Prof. Dr. B.B. ise günlük mesaisini deneysel ve klinik araştırmalara ayırmakta, yılda 5 tane SCI-Exp kapsamında yayın yapmakta, her yıl yayınlarına uluslararası düzeyde toplam 100 atıf almakta, her yıl 1 tane uluslararası düzeyde kitap yazmakta, her ay 1 tane uluslararası toplantıya davetli konuşmacı olarak katılmakta, uluslararası bir dernekte başkanlık yapmakta ve her yıl 1 tane uluslararası bilimsel ödül almaktadır. Prof. Dr. C.C. ise diğer 2 öğretim üyesinin eğitim-öğretim ve araştırma işlerini mükemmel yürüttüğünü görerek yalnızca poliklinikte 5’er dakikadan günde 100 hasta muayene etmektedir. Bu durumda yukarıdaki sayısal veriler ışığında hangi öğretim üyesi en yüksek aylık ek ödemeyi haketmektedir?
a) Prof. Dr. A.A. haketmektedir, çünkü öğretim üyesi olarak birincil yasal görevlerinden olan eğitim-öğretim görevini mükemmel yerine getirmektedir.
b) Prof. Dr. B.B. haketmektedir, çünkü birincil yasal görevlerinden olan bilimsel araştırma ve yayın yapmak görevini mükemmel yerine getirmektedir.
c) Prof. Dr. C.C. haketmektedir, çünkü gelir getirici etkinlikleri niteliği tartışmalı olsa da niceliksel olarak mükemmel yapmaktadır.
d) Hepsi öğretim üyesi ve prof.dr. olduğuna göre tümü aynı işi yapmaktadırlar, dolayısıyla eşit işe eşit ek ödemeyi haketmektedirler.
e) Hastanenin döner sermayesinde para yoksa ne kadar mükemmel çalışırlarsa çalışsınlar tümü hiç ek ödeme alamazlar.
Doğru yanıt nedir? Peki doğru yanıt gerçekten doğru mudur?