Üniversiteler kapsamında kurulan hastanelerin kuruluş amacı ile günümüzde bu hastanelerden beklenenler çok farklılaşmış durumda. Bu sağlık kuruluşları, özellikle mezuniyet öncesi eğitim sürecinde olmak üzere mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitiminin verildiği tıp fakültelerinde eğitim aracı kuruluşlar olarak planlanmışlar ve böyle de olması gerekir. Bu sadece ülkemizde değil tüm dünyada benzerdir. Diğer bir deyişle, tıp eğitiminin olmazsa olmaz altyapısıdır.
Bu hastaneler içerik itibariyle güncel tıp eğitiminin tüm süreçlerini kapsayacak donanımda ve yeterlilikte olmalıdır. Diğer bir deyişle, mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimi sürecinde gerekli tüm işlemlerin yapılabilmesi, dolayısıyla eğitim gören öğrenci ve uzmanlık öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilir kapasitede olmalıdırlar. Bu hastanelerin ihtiyaçlarının belirlemesi, güncel tıp eğitiminin ihtiyaçlarıyla yönlendirilmelidir. Bu hastaneler hizmet hastanesi fonksiyonu görmemeliler.
Günümüzdeki konumlarına yakından baktığımızda bu hastaneler, iç ve dış şartların zorlaması ile maalesef büyük oranda hizmet hastaneleri konumuna getirilmişlerdir. Yapılandırılmaları ve çalışma yöntemlerinin belirlenmesinde daha fazla hastayı kabul ve daha fazla hastaya hizmet verme anlayışı hakim olmaya başlamıştır. Bu yönlenme büyük oranda, bu hastanelerdeki mali planlamaların devlet hastanelerindeki benzer düzenlemelerle sağlanmaya çalışılması, diğer bir ifadeyle, verdiği hasta hizmetiyle elde ettiği gelirlere mahkûm bırakılmalarıdır. Verdiği eğitim ve akademik faaliyetleri nedeniyle bu hastanelerin kamu kaynaklarından desteklenmemesi, üniversite yönetimlerinin ve özellikle üniversiteleri makro planda denetleyen ve planlayan üst kurul olan Yükseköğretim Kurumunun bu konuyla ilgili yürütme organları ile koordine projeler üretememesi, gelinen noktada temel amaçlarından uzaklaşmakta olan fakülte hastaneleri oluşumuna zemin hazırlamıştır.
Gelinen konum; eğitim ve araştırma faaliyetlerinden ziyade hastanenin mali durumunun devamlılığını sağlamada daha öncelikli olan rutin hasta hizmetine yönelişin, bir hasta odasında öğrencilerin rahatça öğretim üyesi vizitelerine katılabilecekleri mekânı bırakma yerine, mali katkısı daha fazla olan ek bir hasta yerleştirme zorlamasının hakim olduğu bir üniversite/fakülte hastanesi tablosu.
Bu yanlış anlayışın sonucu olarak, eğitim hastanelerinde mali kaynak oluşturma kaygısıyla gereksiz ve sağlıksız büyüme gibi yanlışlıklar ve gereksiz yatırımlar da yapılmaya başlanmıştır. Elbette bu olumsuz tabloda öğretim üyelerinin de yadsınamaz katkıları olmuştur.
Sağlıkta Tam Gün Yasası ile yeni bir dönüşümün amaçlandığı bugünlerde, Yasa’yla birlikte tıp fakültelerine bağlı hastanelere bakışı da değiştirir, eğitimi ve akademik faaliyetleri önceleyen değerlendirme sistemi ile sorunları çözme yönünde adım atılırsa, hem tıp fakülteleri sorunlarında çözüme yaklaşır hem de geleceğin hekimleri olması gereken donanımla mezun olma şansına kavuşurlar.
Yükseköğrenim Kurumu, tıp fakültesi hastanelerindeki sorunların izole mali sorunlar olmadığı, aslında ondan çok daha öte bir eğitim sorunu olduğu gerçeğini yürütme organları ile acilen ve kapsamlı olarak ve ısrarcı bir şekilde tartışmalı ve bu sorunları çözüme kavuşturmalıdır.