Yeni yılda etik ve ahlak konularına tıp tarihinde daha fazla önem verildiği üzerine birkaç söz yazmak ve örnek vermek istedim. Bu örnekleri orta çağdan veriyorum.
İslam hekimleri Hipokrat yemininin geçerliliğini kabul etti ve bu yemin İslam dinine uygun hâle getirildi. Tıp etiği üzerinde Arapça olarak en eski bilinen yaygın çalışma al-Ruhawi’nin Adab al-tabib (Practical Ethics of the Physician veya Practical Medical Deontology) adlı eseridir ki bu Hipokrat ve Galen’den gelen birçok bilgiye sahiptir. Hristiyan veya Yahudi olduğu sanılan bu hekim Urfalı’dır, Bağdat ve diğer birçok şehirde tıp pratiği yapmıştır. Bu arada birçok kitap yazmıştır.
Bu kitapta yazar, hekimin kaçınması gereken zararlı uygulamalardan söz eder. Bu çalışma hekim-hasta ilişkisi kavramlarını; güven, saygı gibi manevi özellikleri verir. Ünlü yazar Hamarneh tarafından bu çalışma aşağıdaki gibi özetlenmektedir:
1. Hekim daima dürüst olmalıdır, 2. Bir hekim bilgili ve hünerli olmalıdır, 3. Hekimde dini özellikler bulunmalıdır, 4. Hekim hastalarına karşı sempatik ve akıllı olmalıdır. Bu durum üçe ayrılır; a) Akıl sahibi olmak, b) Sakin ve ciddi olmak, c) Onurlu olmak. Ayrıca altı değere de sahip olmalıdır: 1. Korkusuz olmak, 2. Cesur olmak, 3. Tevazu sahibi olmak, 4. Sabırlı olmak, 5. Nazik olmak, 6. Onurlu olmak.
Aynı yazar zenginlerin ücret ödemeleri gerektiğini ve fakirlerin küçük bir miktar ya da hiç ücret ödememeleri gerektiğini belirtir. Yazara göre, çocuk düşünme ile ilgili kurallar Hipokrat Yemini’ndeki gibi olmalıdır. Aynı hekim tıpta şarlatanlığı reddeder. Cerrahın uygulamalarında hünerli olması gerekir.
Hekim hakkındaki kurallar diğer bazı İslam yazarları tarafından da belirtildi. Ibn Hubal (1117-1213), Kitab al-Mukh Tarat fi l-tibb (Book of What is Best in Medicine) adlı kitabında bir doktorun arzu edilen fiziksel özelliklerini tanımlamaktadır. İbn Ebî Useybia arzu edilen fiziksel karakteristiklerin de dâhil olduğu benzer normatif kurallar yazdı. Tıp etiğinden bahseden bütün yazarlar, toplumun hekimlerden beklediği bu özelliklere önem verirler.
Batı’da, orta çağda ise etik değerler bir tıp profesörü olan Gabriele de Zerbi (1445-1505)’nin 1495 yılında Padua’da yayımlanan Hekimlere Öğütler (De Cautelis Medicorum-Advice to Physicians) kitabı içinde vardır. Bir tarihçi tarafından “Tıp etiğinin ilk sistematik açıklaması” olarak adlandırılan bu kitap, öncelikli etik yükümlülüğü hastaların güvenini kazanmak olan hekimi, burjuva veya üst sınıfın eğitimli kişisi olarak açıklar. İyi bir hekimin belli başlı erdemi, “sadakat”tir ve bu kavram hastalarla cinsel ilişki, vizite ücretleri ve meslektaşlarla konsültasyon hakkında geniş kapsamlı öğütlerle örülüdür. Zerbi’nin yazdıkları, “Hekim, hastasıyla acı çeken ve sağlığından dolayı sevinen sadık bir arkadaştır. Hastayı yüzüstü bırakmak, evinde uygunsuz hareketlerde bulunmak, genel ahlak kuralları veya tıp etiği tarafından yasaklanan herhangi bir şeyi yapmak, hasta ile arasındaki güveni yıkar.” şeklinde yorumlanır. “Sadakat” sadece hastaya olmamalıdır, hekim; öğrenilmiş tıp geleneğine, diğer meslektaşlarına ve kutsal kilise öğretilerine İncil’den köken alan ahlak ve tıp etiği kurallarına göre sadık olmalıdır. Zerbi, hekimin Tanrı tarafından iyileştirme gücü verilen ve insanların tedavi için ruhlarını ortaya koydukları bir rahip gibi olduğunu söyler. Hekim, bir papazınki kadar değerli bir yaşam geliştirmelidir. Modern bir tarihçinin dediğine göre “Zerbi Etiği, Rönesans döneminde bir grubun kendi düzeninin kurallarını gösteren en erken ifadelerden biri gibi görünüyor… Kişinin nasıl davranması gerektiğini bilen bir tartışma”dır. Politik etik artık açıkça görgü kurallarına ve Hristiyan deontolojisine katılmaktadır.
Görüldüğü gibi Batı’da, orta çağda, hekimin hastalarına nasıl davranması hususundaki kurallar en az bugünkü kadar önemli idi ve manevi değerlere çok önem veriliyordu.