Tıp doktorluğu Türkiye’de yapılan en zor mesleklerden birisidir. Hem eğitim süreci hem de iş hayatında çok büyük zorluklar yaşarlar tıp doktorları. Bu durumda doktorlar layık oldukları yere gelebiliyorlar mı? Meslek hayatlarında liyakata ne kadar önem veriliyor?
Liyakat Arapça kökenli bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu (TDK) Güncel Türkçe Sözlükte liyakat kelimesi, bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu diye ifade edilmektedir (1). Kamusi Türki’de de aynı kelime yararlılık, layık olma, yaraşır olma, yeterlik diye açıklanmıştır (2).
Tıp doktorluğunu isteyen bir öğrenci ilköğretim ve orta öğretim süresince çok çalışmak zorundadır. Üniversite giriş imtihanlarında çok iyi fen bilimleri puanına sahip olmalıdır. Tüm bunları başardıktan sonra, tıp fakültesine girdiklerinde burada liyakat sahibi öğretim üyeleri ve iyi bir hastanede pratik yapabilecekleri doktorlara ihtiyaç vardır. Günümüzde neredeyse her ilde tıp fakültesi olmasına karşın, yeterli ve branşlaşmış öğretim ve eğitim elemanının olmaması, yeterli donanıma sahip olmayan hastanelerin olması öğrencilerin eğitiminde eksiklik ve yetersizliğe sebep olmaktadır. Bu da ülkenin sağlık hizmetleri kalitesini düşürmektedir.
Tıp fakültesi bittikten sonra zorunlu hizmetin olması ve doktorların çoğunun birtakım tıbbi cihazlardan yoksun, mesleğini geliştiremeyeceği yerlere gönderilmeleri hayal kırıklığına yol açmaktadır. Tabii ki her insanımız en iyi sağlık hizmetlerinden yaralanmalıdır. Bunu yaparken doktor hem maddi, hem de manevi yönden tatmin edilmelidir.
İhtisas yapıldığında da yine birçok yerde bir veya birkaç öğretim üyesinin inisiyatifinde kalıyorlar. Doktor ihtisas yaptıktan sonra ya sahaya ya da akademik kariyere yöneliyor.
Tıp doktorları bu zorlu süreçlerde hastanelerde ve günlük hayatlarında birçok hayal kırıklıklarıyla karşılaşabiliyorlar. Liyakatli olmayan bölüm sorumluları, yöneticiler ve bunun gibi kendilerinin yetişmesi ve gelişmesinde ehil olmayan kişilerle karşılaşıyorlar. Birtakım siyasilerin güç gösterisine maruz kalabiliyorlar.
Bazen yönetimin, halkın hoşuna gitsin diye yaptığı değişikliklerle ehil bir doktorun veya kliniğin başına daha alt kademede ve bu işi hak etmeyen kişilerin gelmesi işlerin aksamasına sebep olabiliyor.
Akademik kariyer için mevzuatta sık sık yapılan değişiklikler de liyakata bazen önem vermemektedir. Bazen bu mevzuatlar, doktorun hastasına iyi hizmet ve tedavi etmesini ve de davranışlarını göz ardı ederek sadece yurtiçi ve özellikle yurtdışı yayınlarıyla hemen akademik unvan alması, layık olmadığı yerlere gelmesine sebep oluyor.
Ehliyet ve liyakat sadece tıp camiasında değil tüm toplum katmanlarında olmalıdır. Siyasi görüşler ve ağırlıklar kişileri layık olmadıkları yerlere ve makamlara getirmemelidir.
Her düzeyde ehil, işini iyi bilen ve yapan, haksızlığa meydan vermeyen görevli kişilerin sayıları artığı zaman ülkemiz ve insanımız da dünya devletleri içinde layık olduğu yere daha da hızla yükselecektir.
KAYNAKLAR
- Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe sözlük
- Kamusi Türki: Kısaltılmış Türkçe sözlük