Sanat, özgürlük, güven, hırs, yetenek ve yaratıcılık duygusunun ortaya çıkmış şeklidir. Kendisi ile barışık olan bir insanın, toplumla da barışık olduğunu, bir şekilde ifade etmelidir. Her insanda, bu barışıklığın sonucu olarak, az ya da çok, var olan herhangi bir kaabiliyetini ortaya koymak, insanlığın yararlanmasına sunmak durumundadır. Aldığı hazzı, duyduğu mutluluğu diğer insanlarla paylaşmak, insani bir haslettir. Ölçü ve sınır tanımayan yaratıcılık, ahenk, denge, armoni, hoşgörü ve uyum özellikleri, yozlaşan toplum ve çevreyi yeniden barışık hale getirir. Toplum için yararlı duyguları baskı altında tutan, soy ve insanlığından nefret eden ve utanan kişi, ne kendi mutlu olabilir ne de çevresine huzur verebilir. Hayatın özü SEVGidir. Bu da kendisini EVRENSEL SANAT olarak gösterir. Yaratılan varlıkların içerisinde, zevk, ahenk ve armoninin, kısaca bütün güzelliklerin zirveye çıktığı yegane sanat şahikası, insandır. İnsanı kendine meslek ve uğraşı edinen ve onu malzeme olarak kullanan insan, içindeki yetenek ve güzellikleri daha kolay keşif ve ifade etme imkanı bulur. Bu nedenle, TIP ve SANAT birbirinden ayrılamayan iki sevgili gibidir.
Hekimlik, bir sanat şekli, hekim de bir sanatçıdır. Hekimler, duyarlı, hassas ve ince bir kalbe, güçlü ve engin bir hafıza ve ruha, derin bir sezgiye, geniş kültür, bilgi birikimi ve muhakeme gücüne sahip olmalıdırlar. Hemen her hekim, sanatının gereği olarak, dikkatli bir gözlemci, iyi bir araştırıcı ve usta bir yorumcu ve kompozitör olmak zorundadır. En küçük ayrıntıyı bile değerlendirerek, büyük başarılar elde edilebilir. Diğer bir ifade ile, hekim, bildikleri ile bulduklarını birleştirerek bir sonuca varır. Bu şekilde, hekimlik sanatının tüm özellikleri, aynı zamanda bir sanatçı kimliğinin de en önemli kriterleridir. Nitekim hekim, yaradılanı Yaradan dan ötürü, en yüce değer sayan bir görüş ve düşüncenin somut bir örneğidir. Bu felsefenin temelini, resimden edebiyata, müzikten mimariye bütün güzelliklerin zirvesi olarak tecelli eden, o yüce varlıktan bir parça olan \"insan\" oluşturmaktadır. Bu nedenle de, sanatçı bir hekimin konu ve malzeme aramasına gerek yoktur. Çünkü, hekimin işleyeceği tema, Allah\’ın en güzel şekilde yarattığı sanat harikası, hâlâ Nuh\’un gemisinden inmeyi başaramamış, metamorfotik bir kaynaşma ve çalkalanmanın hüküm sürdüğü, ruh ve beyinlerinde kasırgaların koptuğu, her bir özelliğinin keşfedilmeyi beklediği, iNSAN denen meçhuldür. Bu meçhulü ancak sanatçı bir kimlikle çözmek mümkün olabilir. Bu anahtarı bulabilmek, sanat gibi ebedi olabilmenin ilk merhalesidir. insanların dertlerine eşilebilmek, bu nedenle de, ilahi bir haslettir. Yüzyıllar önce, bu nedenle Hipokrat \"SEDARE DOLOREM OPUS DiViNUM ARTEM\" (Ağırıyı dindirmek ilahi bir sanattır) demiştir. Yine buna paralel olarak \"ARS LONGA ViTA BiREViS\" (insan fani, sanat ebedidir) ifadesi ile de, sanatı da ezeli ve ebedi olan ALLAH\’tan bir parça olarak görmüşlerdir.