Bilindiği gibi, gerek koruyucu ve gerekse tedavi edici hekimlik itibarıyla halkın sağlığından birinci derecede sorumlu olan Sağlık Bakanlığı, tıpta uzmanlık eğitimine ait esas ve kaideleri belirlemede de yetkili ve görevlidir. Bu çerçevede, Tıpta Uzmanlık Kurulu (TUK) ve her ihtisas alanında ayrı ayrı çekirdek müfredatı belirleme hususunda TUKMOS Komisyonu ve bu Komisyonun branş kurulları çalışmalarını sürdürmektedir.
İşte biz de beyin, omurilik ve sinir cerrahisi (nöroşirurji) için çekirdek müfredatı belirlemek üzere, yedi akademisyen arkadaşla birlikte, yakın bir süre önce Ankara’da Bakanlıkta bir araya geldik ve daha önce üzerinde çalıştığımız ana müfredat kuralları manzumesinin son hâlini oluşturmak üzere çalışmalar yapık.
Bu çalışmalarımızda, uzmanlık öğrencilerinin, beyin cerrahı olma yolunda, hangi merhalelerde hangi bilgi, beceri ve tecrübeleri kazanmaları gerektiği, hangi ameliyatı ne kadar icra edecekleri ve bu sürenin ne kadar olacağı konularında tartıştık ve çekirdek programlar oluşturduk.
Her ne kadar, üyelere TUK Genel Sekreteri gerekli yol haritasının kilometre taşlarını ifade etmiş ise de bu hususta alt başlıklar belirlenirken, bizler, ülkemizin coğrafi durumu, insanımızın genel kültür yapısı, hasta, hasta yakını, insanların ve diğer meslek gruplarının hekimlere ve de özellikle beyin cerrahlarına bakışı, bizlerin birbirimize yaklaşım ve davranışları, kanun, yönetmelik ve uygulama esaslarının yüklediği sorumlulukları da dikkate alarak görüş birliğine varmaya çalıştık.
Özellikle de, icap eden bir işlemi ya da bir ameliyatı, beyin cerrahının bilgi ve becerisi kafi olsa bile, gerekli teknik donanım eksikliğinden veya yetersizliğinden dolayı yapamaması ve hastayı bir başka merkeze sevk etmesi durumunda ve bu süreçte oluşabilecek komplikasyon veya hatalardan, meslektaşlarımızın herhangi bir açıdan mesul olup olmadıkları hususu, ana tartışma konularımızdan birini oluşturuyordu. Bu acı gerçeği burada ifade etmekten bile hicap duyuyorum. Nitekim meslektaşlarımızın her gün karşılaşabildikleri idari ve toplumsal menfur olaylar ve tacizler sebebi ile eşyanın tabiatı gereği, bu konuyu da dikkate almamız gerekiyordu.
Yirmi günlük bebeğini üç yaşındaki çocuğunun kucağına veren ve gecenin bilmem hangi saatinde acile kafa travması ile müracaat eden ve pervasızca bas bas bağırarak ortalığı birbirine katan anneyi(!) masum, ama bir başka acil vaka için ameliyatta olan doktoru, beş dakika gecikti diye mesul tutup cezai işlem yapan zihniyet olduğu müddetçe, bizler ne kadar çekirdek program hazırlarsak hazırlayalım, yaptığımız iş, çekirdek yemekten(!) öteye geçmeyecektir. Vesselam…
Biz yine rubaimizle bitirelim. (HİCRAN, Rubailere Sebep, İsmail Hakkı AYDIN, Öteki Adam Yayınları, İstanbul, 2012)
RUBAİLERE SEBEP
Nefes oldu Cihanda, sadakatte niyazın,
Toprakla kapanacak sinede saklı yazın.
Seni seninle bile aldatmaya kıyamam,
Rubailere sebep, cevrin, cefan ve nazın.