TUS (Tıpta Uzmanlık Sınavı), 2022 1. Dönem Yerleştirme Sonuçları açıklandı. (1) 2021 Eylül TUS’u için 6136 kontenjan açıklanırken, bu TUS döneminde kontenjan yaklaşık iki kat arttırılarak 11 601 kadro ilan edildi. Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı’nda hangi eğitim kurumlarına kaç kontenjan açıldığı, yerleşen ve boş kalan kadroların sayısı, yerleşenlerin en düşük ve en yüksek puanları ve ayrıca bazı istatistiki verilere mesleki bloğumdaki ilgili linkten ulaşılabilir. (2)
Bu yazımda, bu verilerden hareketle birkaç istatistik daha verip, son TUS sonuçları vesilesi ile bundan sonra TUS sınavına girecek adaylara Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı’nı tercih edip etmeme hususunda bilgiler ve ipuçları verip rehberlik etmek, deneyim ve görüşlerimi sunup bir gelecek öngörüsü ortaya koymaya çalışacağım.
Cumhuriyet döneminde kurulan ilk tıp fakültesi olan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirmiş ve Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Eğitimi’ni de Türkiye’nin en köklü kurumlarından biri olan Ankara Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapmış 28 yıllık bir uzman; Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sağlık Bakanlığı İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi İstanbul Hamidiye Tıp Fakültesi’nde olmak üzere toplam 25 yıldır uzmanlık öğrencisi eğitimi ve 18 yıldır da stajyer eğitimi ile uğraşan bir eğitimci ve akademisyen olarak bilgi ve tecrübelerimin Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı ile ilgili TUS’a girecek uzmanlık öğrencisi adayları için önemli, yol gösterici ve faydalı olacağını düşünüyorum.
Son TUS’taki Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı Yerleştirme Sonuçları’na göz atıldığında, benim gibi birçok göğüs cerrahisi uzmanının yetiştiği ve göğüs cerrahisinin bugünlere gelmesinde, gelişmesinde önemli bir yeri olan Göğüs Hastanelerindeki (Sanatoryumlardaki) kadroların bile pek tercih edilmediğini rahatlıkla görebiliriz. Bu köklü, göğüs hastalıkları klinikleri nedeniyle vaka sayıları ve aynı zamanda eğitim kadroları zengin olan üç büyük şehirdeki dört göğüs hastanesinde bile açılan toplam 24 kontenjandan 10’u tercih edilmiş, 14’ü boş (%58,33) kalmıştır. (2)
Yine çok çarpıcı ve düşün-dürtücü bir başka sonuç da, kadroların doluluk oranları açısından göğüs cerrahisi dalının, çocuk cerrahisi dalından (%26,92) sonra yani sondan ikinci sırada (%36,18) yer almasıdır. (3) Üstelik bugüne kadar ki en yüksek kontenjan ilan edilmişken ve de tercih yapabilmek ve yerleşebilmek için baraj puanı 45 iken, göğüs cerrahisi dalını tercih eden ve yerleşenlerin en düşük puanı da (45.03) baraj puanı ile aynı idi. (2)
Yazımın bundan sonrasını bir zamanlar tıp fakültesini bitirmek üzere ve TUS sınavına hazırlanmış olanlardan biri olan kendimle ilgili süreçle ilişkilendirerek sürdürmek istiyorum.
Ankara Tıp Fakültesi’nde Göğüs Cerrahisi stajı yaparken o yıllarda Göğüs Cerrahisi ve Kalp Damar Cerrahisi henüz iki uzmanlık dalı olarak tam ayrılmamıştı. Bu nedenle iki stajı da birlikte yaptık sayılır. Türkiye’de ilk tıp fakültesi kurulurken klinik bilimler, dahiliye ve hariciye (genel cerrahi) olarak ayrılmıştı. Zamanla genel cerrahi bünyesinde göğüs kalp ve damar cerrahisi bir seksiyon (bölüm) olarak kuruldu. 1982’de YÖK kurulduktan sonra Göğüs Cerrahisi ve Kalp Damar Cerrahisi’nin iki farklı dal olmasına karar verilip süreç içinde bu gerçekleşti. Kardiyotorasik cerrahların önemli bir bölümü kalp ve damar cerrahisi yönünde devam etme kararı aldı. Ankara Tıp Fakültesi’nde ise ağırlıklı ve hâkim olan dal Göğüs Cerrahisi oldu.
Göğüs kalp ve damar cerrahisi, göğüs kafesi ve içindeki yapıların cerrahisi ile uğraşmakta iken kalp ve damar cerrahisi ile yollar ayrıldıktan sonra özofagus hariç göğüs hastalıklarının cerrahi kısmı oldu. Göğüs cerrahisinin ana rotasyon branşları (rotasyonların pratikte ne kadar efektif olduğunu da takdir edersiniz) genel cerrahi ve kalp ve damar cerrahisi olsa da bu yol ayrımından sonra göğüs cerrahisi, müstakil ve bağımsız olma avantajı kazanma birlikte hastalık (ameliyat) spektrumu daraldığı gibi akciğer kanseri cerrahisinde de bu durumun genişletilmiş akciğer rezeksiyonları açısından da dezavantaj teşkil ettiği söylenebilir. Özofagus hastalıkları cerrahisini genel cerrahiyle ortaklaşa yürüttüğü gibi (aslında bu konuda da birkaç merkez ve birkaç isim haricinde varlık gösterilemedi) diyafram hastalıkları da genel cerrahi ile göğüs cerrahisi arasında sınır ve ortak çalışma alanı olmaya devam etti. Primer uğraşı alanı akciğer (plevrayı da ilave edebiliriz) hastalıklarının (günümüzde özellikle kanserleri) cerrahi yönü olan göğüs cerrahisi ayrıca trakea, göğüs duvarı ve mediasten hastalıklarının cerrahisiyle de ilgilenmektedir. Zaman zaman bu dar ve kısıtlı alan çocuk cerrahisi vakalarına yaş sınırı yönünden müdahale edip sahiplenmeye (ki ilginç olan, bu durum sadece göğüs deformiteleri ile sınırlı da olsa başarılmıştır) hatta gerçekçi olmaktan uzak ve hayali de olsa göğüs duvarında olmasından hareketle meme hastalıklarına el atma arzusuna kadar uzanabilmiştir. Son yıllarda diyafram hastalıkları konusunda da göğüs cerrahisi lehine olmak üzere bir ilerleme kaydedildiğini söyleyebilirim.
Ankara Tıp Fakültesi’nde stajlarda okuyup istifade edebileceğimiz kitaplarımız yoktu. Derse devam eden, iyi not tutan arkadaşların ders notları fotokopicilerde basılı olarak bulunurdu. Biz de oradan satın alır ve staj sonu sınavına öyle hazırlanırdık. Hatta bu notlar daha sonra genişletilip staj notları ve TUS’a hazırlık kitapları şeklinde aynı dönemden müteşebbis ve girişimci iki arkadaşımız (Metin ve Oktay) tarafından Metay Yayınları adı altında hazırlanıp satışa sunulmuştu. Birçok kişi gibi ben de bu notlardan istifade ederek TUS’a hazırlanmıştım.
O zamanlar bugünkü gibi TUS dershaneleri de yoktu. Zira ilk TUS 1987 yılında yapıldı. 1988 Ağustos sonunda mezun olduğum için, Eylül’de yapılan TUS’a katılabilmiştim. TUS, o yıllarda yalnız Ankara’da yapılır, cumartesi yabancı dil sınavı yapılır, onu geçenler ertesi gün de temel ve klinik bilimlerden oluşan bilim sınavına girerdi. TUS tercihleri de sınava başvuru sırasında yapılırdı.
Yeri gelmişken TUS’a birkaç noktadan eleştiri getirilse dahi, fırsat eşitliği ve adaleti sağlama açısından başka bir yol ve yöntem olmadığını belirteyim. Zira bu ülkede aile akraba kayırmacılığı, hemşehricilik, ideolojik, dinsel ve mezhepsel tarafgirlik, particilik vb. gibi şeyler birçok konuda olduğu gibi TUS öncesi uzmanlık eğitiminde de eşitlik, hak hukuk, ehliyet, liyakat, adalet gibi kavramları büyük ölçüde işlevsiz kılmıştır. Bu minvalde o yıllarda TUS’ta istedikleri yerlere yerleşemeyen meslektaşlarımızdan bir kısmı TUS’u arkadan dolanıp hiç de ahlaki ve adaletli olmayan yollara saptılar, komşu ülkelerde uzmanlık eğitimine başlayıp bilahare sağlık bakanlığına bağlı hastanelerde istedikleri dalda ihtisasa başladılar ve bu durum ilerleyen yıllarda da başka yol ve yöntemlerle sınırlı da olsa devam etti. Bu açıdan TUS’a doğru ve yerinde bir uygulama olarak bakılabilir, en azından Türkiye’de herhangi bir uzmanlık eğitimi programına katılma şansınız var demektir. TUS’tan önce çoğunluk için böyle bir şans dahi yoktu. Zira bırakın akademisyenliği, TUS başlayana kadar asistan olmak bile ağzınızla kuş tutmanız gereken bir şeydi. (4)
İlk girdiğim TUS sınavında bir yere yerleşemeyince, Ağrı’ya mecburi hizmet kurası ile gittim. Orada iken ikinci kez girdiğim sınavda da başarılı olamadım. “Yiğidin hakkı üçtür” derler ya, son girişte fakültede aynı dönemde arkadaşım olan göğüs cerrahisi asistanı meslektaşımın önerisi ile sondan ikinci tercihime Ankara Atatürk Sanatoryumu Göğüs Cerrahisi’ni de yazdım. Zira artık sınava hazırlanmaktan yorulmuş, aynı şeyleri tekrar tekrar okumaktan bıkmıştım. Mecburi hizmet sırasında uzman ve yönetici meslektaşlarımın ve de halkın tavırları nedeniyle pratisyenler arasında meşhur olan “en kötü?! uzmanlık, en iyi pratisyenlikten yeğdir” sözünün anlamını bizzat yakından görmüş ve anlamıştım. Ağrı’dan, mecburi hizmetten kurtulmak, baba ocağına geri dönebilmek için görev yaptığım verem savaş dispanserinde iken katıldığım verem adaptasyon kursunda günübirlik gördüğüm ve önceden de Angara’lı olduğum için bildiğim hastaneyi de yazdım. Tercihlerim zaten ağırlıklı cerrahi branşlardı, bir de onu yazsam ne kaybederdim. TUS sonuçları açıklandığında isabet ettiğimi gördüm. 61.2 TUS puanı ile göğüs cerrahisi ihtisası yapmaya hak kazandım. Ne yalan söyleyeyim ihtisasa başladıktan sonra da içimde ukde kalan o yıllardaki popüler ve çok tercih edilen diğer cerrahi branşlara girmek için bir ya da iki defa daha TUS’a girdim. Olmadı. Ben de “eldeki kuş, teldeki kuştan yeğdir” deyip göğüs cerrahisi uzmanlık dalında yoluma devam ettim.
Ankara Tıp Fakültesi’nde göğüs cerrahisi stajını yüksek notla geçip başarılı olmuştum olmasına da stajdan aklımda fazla bir şey kalmamış, göğüs cerrahisinin ne olduğu, kapsamı ve özellikleri konusunu tam olarak kavrayamamıştım. Bundan hareketle Van’da staja başlayan öğrenciler için ilk ders olarak “Göğüs Cerrahisi’ ne Giriş” başlığı ile bir ders hazırlayıp anlatmaya başladım ve yıllarca sürdürdüm. Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalının “Dünya’da ve Türkiye’de gelişiminin kısa tarihçesini, göğüs cerrahisinin kapsamı ve özelliklerini, ayrıca birkaç önemli hususu” anlattığım dersi herkes faydalanabilsin diye Youtube’a yükledim. (5) Göğüs cerrahisi stajına başlayacak stajyerlerin staja başlamadan önce ve ayrıca TUS’ta göğüs cerrahisi uzmanlık dalı seçeneğini düşünenlerin de karar vermelerine yardımcı olmak bakımından bu dersi izlemelerinde fayda umuyorum. İlave olarak mesleki bloğumda göğüs cerrahisi stajyerleri ve TUS sınavına hazırlanan doktorlar için bugüne kadar hazırladığım sorulardan seçtiğim 183 soru ve son 12 yılda TUS sınavlarında sorulan göğüs cerrahisi ile ilgili 89 soru olmak üzere toplam 272 soruyu incelemelerini öneriyorum. (6)
Son yıllarda TUS tercih sıralamasında cerrahi branşlardan ziyade ağırlıklı olarak klinik ya da preklinik uzmanlık dalları öne geçmiştir. Elbette bunda o branşın zorluğu (komplikasyon, malpraktis), poliklinik ağırlıklı bir branş olup olmaması, nöbetlerinin sayısı ve zorluğu, özel sektörde ve muayenecilikte rağbet görüp görmemesi, maddi getirisinin yüksek olup olmaması gibi birçok faktör rol oynamaktadır.
Cerrahi bir dal düşünmeyenlerin göğüs cerrahisi gibi bir dalı seçmeleri elbette söz konusu değildir. O zaman cerrahi bir dal düşünen bir doktorun, uzmanlık eğitimi için oldukça spesifik bir branş olan göğüs cerrahisini seçmesi için hangi pozitif gerekçeler olabilir? Öncelikle cerrahi bir dal ve özellikle göğüs cerrahisini seçmek isteyen, bu konuda kararlı biri için bir gerekçeye ihtiyaç yoktur. Bu kişilerin istediği ve arzu ettiği branşı seçtikleri için zorluklara göğüs germeleri ve başarılı olmaları da daha kolaydır. Aslında göğüs cerrahisi dalı gerçekten tam da bilerek ve isteyerek seçilip yapılabilecek bir uzmanlık dalıdır. Bu kararlı ve istekli adaylar göğüs cerrahisi uzmanlık dalının şansı, kazanımı ve geleceğidir. Aslında bu kural yalnız göğüs cerrahisi için değil, bütün uzmanlık dalları için de geçerli bir kuraldır. Belki de göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi veren yerlerin staj eğitimi sırasında ileride asistan olarak alabilecekleri asistan adaylarına stajı ve branşı sevdirerek, tercih yaparken göğüs cerrahisini de tercih listesine yazmaları yönünde gayret göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. İnternetin dünyayı küçük bir köy haline getirdiği, bilgiye ulaşımın bir tık ötede olduğu bir zamanda, her eğitim kurumun internet sitelerinde adaylara kendilerini tanıtmak, kadro ve imkanlar konusunda bilgilendirmek, eğitim açısından hangi cazip teklif ve imkanlarını sunabileceklerini açıklamakla mükellef olduklarını düşünüyorum. Bugünkü kuşak bu konularda daha bilinçli ve duyarlıdır. Son TUS tercihlerinde adayların göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi için belli kurumları tercih ederken belli kurumlara iltifat etmemelerini biraz da buna bağlıyorum. Şeflik sisteminden ve şefin her zaman haklı olduğu gibi bir eğitim anlayışından gelen bizler, devamlı kendimizi güncellemek ve zamana ayak uydurmak zorundayız. Eğitim kurumları, uzmanlık öğrencileri bizi niye tercih etmiyor deyip hayıflanıp üzüleceğine (belki de kızacağına) bugün kendi üzerlerine düşen neyse onu düşünüp bulup yapmakla yükümlüdürler. Bütün kabahati sağlık ve eğitim sisteminde aramak kolaycılıktır, gerçeği ve çözümü ıskalamaktır. Mezun olduğu tıp fakültesindeki göğüs cerrahisi kliniğinde ihtisas yapmak ve özellikle bir hocasının asistanı olmak isteyen bir pratisyen hekimle karşılaşmış ve şaşırmıştım. Beni o kadar etkilemişti ki ona yeni yayınlanmış bir göğüs cerrahisi kitabını (textbook) hediye etmiştim. O hekim amacına ulaştı, umarım umduğuna da nail olur.
Çeyrek asra yakın uzmanlık eğitimi ile uğraştığımı belirtmiştim. Bugüne kadar onlarca asistanın uzmanlık eğitimine katkı verdim. Van’daki ilk asistanımız profesör oldu, halihazırda dekan olarak görev yapıyor. Bir asistanımızı ihtisasa devam için ikna etmişken, bir diğer asistanımızla bırakmasının belki daha hayırlı olabileceği konusunda hemfikir olmuşken, bir başka asistanımızın göğüs cerrahisinin kendisine uygun olmadığı fikrine katılmış, ikisini de uğurlamıştım. İsteksiz, mutsuz ve umutsuz bir asistanın göğüs cerrahisine mahkum ve mecburmuş gibi devam etmesinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Gerek Van’da gerekse Süreyyapaşa’da iken anabilim dalı başkanı ve klinik şefi (sorumlusu) olduğum süre boyunca asistan sayısını kliniğin eğitimci kadrosu (uzmanlar dahil), vaka sayıları ve imkanlarına göre planlamaya çalıştım. Birçok asistan uzmanlık eğitimlerini tamamlarken bir kısım asistan da uzmanlık eğitimine ya hiç başlamadı ya da başladıktan bir süre sonra ayrıldı.
Gelelim bir cerrahi dal ve özellikle de göğüs cerrahisi dalını tercih edip etmeme konusunda karar vermek isteyenlere. Bu yazının amacı da zaten bu intörn ya da pratisyen doktorlara “giderlerse gitsinler” sözüne alınmadan, aldırmadan Türkiye’de kalıp (zira son stajda bir adet TUS bursu teklif ettiğim stajyerler yurtdışı düşündükleri için istemediklerini belirtmişlerdi) TUS’a girmek ve göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi yapmayı düşünenlere tercih konusunda yardımcı olmaya çalışmak, kılavuzluk yapmaktır.
Öncelikle Türkiye’deki göğüs cerrahisi alanındaki uzman ve asistan sayısının yeterli, belki biraz fazla ama öyle sanıldığı ve iddia edildiği gibi çok fazla ve abartılı olmadığını söylemekle yetineyim. Eğer göğüs cerrahisi uzmanlık dalında asistan ve uzman fazlasından bahsedilecekse, bu durum bütün uzmanlık dalları için geçerlidir. Bu konuyu “Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı’nda İnsan Gücü Planlaması” adlı bir sonraki yazımda ayrıntılı olarak ele almayı düşünüyorum. Akabinde de “Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı’nda Eğitim” konusuyla devam etme arzusundayım.
Asıl sorunun uzman sayısından ziyade, göğüs cerrahisi uzmanlık eğitiminin kalitesi, ülkedeki uzman dağılımı, uzman olanların mesleklerini aktif olarak icra edip etmedikleri, göğüs cerrahlarının çalışma şartları, gelir durumları, özlük hakları konusunda ve daha başka noktalarda düğümlendiğini düşünüyorum.
Bir makaleye yaptığım yorumda da belirttiğim gibi “Birçok nedenle göğüs cerrahisi kontenjanlarının boş kalması, tercih edilmemesine üzüldüm desem yalan olur, aksine sevindim, olumlu buldum.” (7) Bu görüşümü de “tıp fakültelerinde eğitim” konusunda notlarımı paylaştığım yazımın yorum kısmında paylaşmıştım. Demiştim ki; “Bu kadar uzman doktora ihtiyaç var mıdır? Asistan eğitimi ile ilgili onca sorun varken, bir anda hiçbir hazırlık yapılıp önlem alınmadan kadroların ikiye katlanması sorunların dağ gibi artıp büyümesine yol açacak korkarım. Birçok üniversite (devlet ya da vakıf fark etmez) ve eğitim hastanesinin birçok dalında ne yeterince eğitim görevlisi var, ne yeterince hasta (vaka) var ne de yeterince araç gereç ve donanım var. Bu ülkede özellikle son yıllarda kantite kaliteye, nicelik niteliğe, kemiyet keyfiyete, kabuk öze öncelenir ve tercih edilir oldu ne yazık ki. Yıllarını eğitim ve sağlık işine vermiş, bilgi, birikim ve deneyim sahibi uzman ve akademisyenlerden ziyade siyasetin ve bürokrasinin çekip çevirdiği ve her şeyi belirlediği bu vasatta, ileriki yıllarda bin bir ve çeşit çeşit sorunla yüz yüze kalacağımızı öngörmek kehanet olmasa gerek.” (8)
Kaldığımız yerden devam edelim. Göğüs cerrahisi nöbet yönünden uzmanlık eğitimi yapılan kuruma göre değişmekle birlikte diğer cerrahi branşlardan farklı değildir. Acilleri fazla olmayıp rahatlıkla halledilebilir. Klinik, yoğun bakım ve acil hizmetleri bir asistan ve bir uzman tarafından bile kolaylıkla yürütülebilir.
Ameliyatlarının çoğunluğu büyük ve zor olduğundan tehlike arz edebilen ve yorucu işlemlerdir. Fakat göğüs kafesi kapalı bir kutu olduğundan bazen sürprizlere açık, bütün tanı imkanlarına rağmen adeta bilinmeyen bir evrene yolculuk etmek gibidir, zevklidir. Vaka volümü ve çeşitliliği açısından zengin; akademik ve uzman kadrosu yönünden açısından kalabalık ve daha da önemlisi akademik hiyerarşik bir düzeni olan; araç, gereç ve donanımı yeterli, mazisi köklü ve kurumsal yapısı oturmuş olan eğitim kurumlarında uzmanlık eğitimi almak çok ama çok önemlidir. Belki de uzmanlık öğrencisi adayları için ilk sırada ve olmazsa olmaz husus budur.
Göğüs cerrahisi periferde ve merkezi yerlerde olsa bile tek başına çok şey yapılabilecek bir uzmanlık branşı değildir. Tek olarak değil de daha çok büyük merkezlerde ekip halinde çalışmak göğüs cerrahisi açısından ve her bakımdan oldukça avantajı ve getirisi olan bir durumdur.
Son yıllarda akciğer nakli, video-yardımlı ve robotik cerrahi gibi minimal invaziv cerrahi yöntemleri göğüs cerrahisinin popüler olmasına yol açmıştır. Göğüs cerrahisinin uzmanlık aldığım günden bugüne kadar avantajlı yönlerinden biri de ülkemizde başta yeni kurulan üniversiteler olmak üzere birçok kurumda kadro yönünden hâlâ boş kadrolarının çok olmasıdır.
Fakat döner sermaye payı yönünden (büyük eğitim hastaneleri dahil) çok avantajlı olmayıp özel sektör ve muayenehanecilik için de çok elverişli ve popüler bir branş değildir. Sanatoryumlar gibi dal hastanelerinde döner sermaye ödemesi iyi ve yeterli durumda değildir. Hele asistanlar açısından durum daha da kötüdür. Bu durum uzmanlık eğitimine başladığım günden bu yana değişmeyen acı bir gerçektir. İhtisas yaptığım dönemde döner sermaye uygulaması da yoktu. Nöbet ücretleri de çok düşüktü ve sadece fiili olarak tuttuğunuz nöbete ödeme yapılıyordu. Şu anda nöbet ücretleri o günlere nispeten oldukça düzeldi ama bu sefer de nöbet ertesi izin kullanan asistanlar nöbet ücretinden istifade edemiyorlar.
Döner sermaye katkı payında asistanların durumundan özellikle bahsetmek isterim. O yıllarda (80’ler) bile geçinebilmek için başka bir hastanede nöbet tutmuşluğum ya da bir poliklinikte pratisyen hekim gibi çalışmışlığım dahi vardır. Ülkedeki ekonomik durum iyi iken bu fazla hissedilmiyor belki ama şimdilerde ekonomik şartların her geçen gün ağırlaştığı günümüzde son TUS’ta özellikle İstanbul gibi hayatın zor ve pahalı olduğu yerlerde açılan kadroların çoğunun boş kalmasının maddi nedenlerle de (ev ve kira fiyatları, ulaşım, gıda vs.) ilişkili olduğunu düşünüyorum. Şeflik, başhekimlik yapmış, meslek hayatı boyunca hastalarından tek kuruş almamış, muayenehanecilik yapmadığı gibi özel sektörde ya da kaçak veya kayıt dışı olarak dışarda dahi çalışmamış 40 yıllık bir hekim olarak tek maaş, dört çocuk, düşük döner ve profesör maaşı ile geçinmeye çalışan bir hoca olarak söylemek isterim. Kolaysa gel de çoğu karı koca zar zor geçinmeye çalışan bu asistan meslektaşlarımızı “doktorluk gibi aziz bir mesleği paraya bina etmek, paraya onu dayamak herhalde pek de insani değildir” sözü ile sabra ve şükre davet edip ikna etmeye çalış. Geçmişte hastane dışında (hastanede olup biten hariç) mesai saati içi ya da dışı olsun özel hastanelerde kaçak ve kayıt dışı olarak çalışan uzman ve akademisyenlerin, ameliyatlara asistanları da kattıklarını duymak bilmek beni üzmüş ama şaşırtmamış idi. Fakat günü geldi ‘üç maymunu oynamak’ ve ‘yüksek ökçeli terliklerle gezerken” en sonunda terlikleri çıkartmak zorunda kaldım, görüp duyup bir de konuşunca kızılca kıyamet koptu, başıma gelmedik kalmadı.
Göğüs cerrahisi uzmanlık dalının halihazırda içinde bulunduğu bu ”ahval ve şerait”te, son TUS tercihi öncesi fikrimi soran bir adaya olumsuz yanıt verdiğimi ve yine bir kurumda göğüs cerrahisi asistanı iken ikinci kez TUS’a girip bir başka kurumda yine göğüs cerrahisi asistanlığı yaparken ihtisasını ilk yılında sonlandıran bir asistana da kalması için ikna etmek bir yana “belki de bu karar hakkında hayırlı olandır” dediğimi üzülerek zikredeyim.
Yazımı bitirirken adaylara TUS’ta Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı’nı tercih noktasında son kararı vermelerinde yardımcı olacağını düşündüğüm iki kitabı mümkünse alıp okumalarını hararetle tavsiye ediyorum. İlki “Türkiye’nin en genç tıp dekanından ilk ve son nefes arası anılar”ından oluşan “İki Nefes Arasında”, diğeri ise bana ait olan, “Tababet sanatının icrası ile geçen 33 yıl”ımın (6 yıl da tıp fakültesini eklersek yaklaşık 40 yıl) anılarını anlatıp üç adet de deneme yazımın yer aldığı “Benim Yolum” kitabıdır. (9,10)
“Şimdi rağbet güzel ile zengine” der bir halk türküsü. Aslında sadece şimdi değil göğüs cerrahisi uzmanlık dalının TUS tercih sıralamasında rağbet görmemesi TUS başladığından beri böyledir. Hani Yunus’un dediği gibi “zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir” misali göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimine hâlâ gerçekten göğüs cerrahisini isteyenler, hangi dal olursa olsun puanının yetebileceği bir dal yazanlar ya da bir girelim deneyelim bakalım diyen adaylar geliyor. Bu durumun değişmesi ülkedeki sosyoekonomik durumla, Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları ile, Türk Göğüs Cerrahisi Derneği’nin ve üyeleri olarak bizlerin göstereceği ilgi ve performans ile yakından ilişkilidir. Bugün değilse de yarın bu durumun iyileşmesi, kontenjanların boş kalmaması ve özellikle başarılı ve istekli adayların göğüs cerrahisini tercih listelerinde belirtmesi umudu her zaman vardır.
Konuyu daha fazla uzatıp sabrınızı zorlamamak için bu kadarla yetiniyor, amacın hasıl olduğunu düşünüyorum. TUS ve Göğüs Cerrahisi Uzmanlık Dalı konusu ile ilgili değin-e-mediğim ve aklıma gelmeyen konular ve sorular olursa yorumlar kısmında yer verip cevaplamaya çalışırım inşallah.
TUS’a girecek bütün adaylara başarılar diliyor, haklarında hayırlısı ne ise o olsun diyorum.
Kaynaklar:
- https://www.osym.gov.tr/TR,23765/2022-tus-1-donem-yerlestirme-sonuclari-aciklandi-28042022.html
- https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2022/04/2022-tus-1-donem-yerlestirme-gogus.html
- https://twitter.com/aalabulut/status/1519882510922043394?t=Zq-JU7vex7TKSwhmVKAfQg&s=03
- https://www.akademikakil.com/docentlik-yollari-tasli/irfanyalcinkaya/
- Göğüs Cerrahisi’ne Giriş / Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya https://www.youtube.com/watch?v=cT6LsidNtvE
- https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/09/gogus-cerrahisi-staji-soru-hazinesi.html
- https://www.akademikakil.com/tus-kadrolarinin-artirilmasi-amaca-hizmet-eder-mi/bulenttopuz/
- https://www.akademikakil.com/tip-fakultesinde-egitim-uzerine-notlar/irfanyalcinkaya/
- İki Nefes Arasında / Türkiye’nin en genç tıp dekanından ilk ve son nefes arası anılar, Prof. Dr. Hasan Fevzi Batırel, 2021, Hayykitap, https://www.kitapyurdu.com/kitap/iki-nefes-arasinda/588205.html
- Benim Yolum / Tababet sanatının icrası ile geçen 33 yıl, Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya, 2021, Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık, https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-yolum/602498.html
10 yorum
Seksenli yıllarda, Göüs cerrahisi alanında, Ankara’da bir tek Prof. Şinasi Yavuzer hocamızı bilirdik. Hatta babamın akçiğer ca ameliyatını da o yapmıştı. Mekanı cennet olsun. O günlerden günümüze, olabildiğince bilimsel ve teknolojik gelişmenin olduğunu memnuniyetle görüyorum. Özellikle, yeni mezun ya da mezun olacak gençlerimize yönelik, verdiğiniz doğru, net ve gerçekleri içeren bilgiler için, gençlerimiz ve kendim adına teşekkür ederim.
Hekimlik hikmetiyle birlikte itibarını da kaybetti,bazı kliniklerde eğitici yok,yataklı klinik yok,asistan çok.Fakülteden gelende kapasite ve motivasyon yok ,vebali kime bilmiyorum .Sanki portakal,domates vs.yetiştireceğiz.Allah bu kontenjanları tespit edenleri bu yetişecek hekimlerin eline düşürsün.
Yerden göğe kadar haklısın akil ömer gardaşım, duan çok yerinde fakat çok ağır sanki beddua ama ben de amin diyorum
https://medimagazin.com.tr/hekim/tusta-en-cok-ragbet-goren-ve-en-az-tercih-edilen-branslar-hangileri-100766
Okunmasında fayda mülahaza ettiğim bir yazı
Fatih Altaylı: Gitsinler mi, kalsınlar mı, dönsünler mi!
Fatih Altaylı: Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda kontenjanları istediğiniz kadar arttırın, genç hekimler, getirilen saçma sapan performans kriterleri yüzünden zorlu branşları seçmiyor.
https://medimagazin.com.tr/hekim/fatih-altayli-gitsinler-mi-kalsinlar-mi-donsunler-mi-100861
https://medimagazin.com.tr/hekim/saglik-bakani-tus-kadrolari-icin-9-bin-911-kontenjan-planlandi-102116
Bu demektir ki artık uzman ol-a-mayan hekim kalmayacak. Hatta mevcut doçentlik sistemi ile doçent ve profesör olmayan da kalmayacak. Dr Öğretim Üyesi dediğiniz de en nihayetinde önceden belli olan bir ismi işaret eden bir kadro ilanı o kadar. Artık ne hekimliğin, ne uzmanlığın, ne de akademisyenliğin bir anlamı, bir değeri, tadı tuzu kalmadı. Herşeyin içi boşaltıldı. Biri eğitici kadro yeterliliği, hasta potansiyeli ve eğitim kalitesi mi dedi? Güldürmeyin Allah aşkına. Eğitimi, kaliteyi ve ihtiyaç olup olmadığını artık dert edinen yok.
Merhaba,Mesleki Blogum’daki “Göğüs Cerrahisi Stajı Soru Hazinesi” paylaşımımı iki yıl aradan sonra tekrar gözden geçirip güncelledim ve cevap anahtarını da en sonuna ekledim. “Önemli Not” bahsinde de vurguladığım gibi aslolan staj programındaki derslerin takibi, staj kitabı & notlarının okunması ve Youtube’daki üç adet dersimin izlenmesidir. Elbette sorular da konuların anlaşılıp anlaşılmadığının belirlenmesi ve önemli noktaların vurgulanması açısından önemlidir. “Cevap Anahtarı”nın da eklenmesi ile soruları cevapladıktan sonra doğru cevapları ile kontrol etme imkanı da sağlanmış oldu. Umarım bu şekilde daha verimli olur. Sizden ricam bu paylaşımımı asistan ve stajyer arkadaşlarınızla da paylaşmanız. Link şu şekildedir; https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2020/09/gogus-cerrahisi-staji-soru-hazinesi.htmlBu arada 40 yıl’a yakın meslek hayatımın anılarını & düşüncelerimi ele aldığım ve “kitapyurdu.com” sitesinden sipariş edip okuyabileceğiniz “Benim Yolum” kitabımı da hatırlatmak isterim. Selamlar, iyi çalışmalar.Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya
“BENİM YOLUM – Tababet San’atının İcrası İle Geçen 35 Yıl” KİTABIMIN “GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ VE İLAVELİ 2. BASKI”SI ÇIKTI.
İKİNCİ BASKIYA ÖN SÖZ’Ü OKUMAK İÇİN;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/09/benim-yolum-tababet-sanatnn-icras-ile.html
Yıllardır Göğüs Cerrahisi Stajlarında ilk ders olarak anlattığım “Göğüs Cerrahisi’ne Giriş 2023” videosunu YouTube’a yükledim. Bu dersi hazırlamamdaki amacım; Göğüs Cerrahisi Stajı’na yeni başlayan stajyerlere ve Göğüs Cerrahisi Branşı “nedir, ne değildir” diye merak eden herkese Göğüs Cerrahisi’nin kısa tarihçesi, kapsamı, özellikleri konusunda bilgiler vermek ve başta sigara ve tıp eğitimi olmak üzere bazı konularda düşüncelerimi ve tecrübemi kısaca aktarmaktır. İlginç fotoğraf ve videokliplere de yer verdiğim video 40 dk’dır. Dersin ilginizi çekeceğini, seyredeceğinizi ve özellikle Göğüs Cerrahisi Staj Eğitimi yapan meslektaşlarımın stajyerlerine tavsiye edeceğini umuyorum. Selamlar, saygılar. Prof. Dr. İrfan Yalçınkaya
https://www.youtube.com/watch?v=YmLzMRh-Lss
Biri eğitim mi dedi, gerçekten bu ülkedeki üniversiteler bilim yuvası mıdır, buyrun aşağıdaki linkteki yazıyı okuyun lütfen, siz karar verin
İRFAN VE – EĞİTİM&ÖĞRETİM VE ÜNİVERSİTE VE LİYAKAT VE THE END
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2024/10/irfan-ve-egitim-ve-universite-ve.html