Tıp fakültesi mezunları için hayatın en önemli sınavıdır TUS. Hayatının geri kalan kısmında “ne doktorusun” diyen yakınına vereceğin bir cevabın olacaktır çünkü. 4-6 yıllık zorlu bir eğitim sürecinden sonra mecburi hizmetin olacak. Başka meslek sahiplerinin hayatlarını yaşamaya başladığı yıllarda sen daha çoook yeni kararların arifesinde olacaksın. Bu hamur çok su götürür. Acısı, emeği, alın teri ve gözyaşı çok olan bir dizi-film gibi.
Benim asıl derdim, ÖSYM sınav sonuçlarını açıkladıktan sonra tıp fakültelerinin “ilk 10’a veya ilk 100’e bu kadar mezun soktuk, şu başarıları kazandık” diye beyanlarının gelmesi. Yıllarca Anadolu’da, kasabalarda bile dershaneler ve okullar lise giriş sınavında ya da üniversite sınavında yaptıkları dereceleri, kazanılan okulları kocaman bez afişlerle dışarı asardı ve rüzgara bırakırdı. Şimdi sosyal medya ve haber sitelerinde koca koca yazılıyor.
Üniversite kelimesinin kökeni latince “universitas”dan geliyor. ”Universitas” kelimesinin tam karşılığı ise topluluk. Yani üniversiteye kabaca, öğreticilerin ve öğrencilerin bilgiyi paylaşmak için bir araya geldiği bir topluluk diyebiliriz. Üniversite ya da diğer adıyla yükseköğretim kurumu, en üst seviyede eğitim verilen, araştırma yapılan ve bilgi üretilen kurumlardır. Araştırma alanları çoğunlukla (doğa bilimleri, sosyal bilimleri gibi) çeşitli disiplinlere ayrılan üniversiteler, genellikle yüksekokul, lisans ve lisansüstü okullarından oluşurlar. Araştırma görevlileri ya da akademisyenler, yaptıkları özgün çalışmalar dolayısıyla doçent, profesör gibi çeşitli unvanlarla ödüllendirilirler. Üniversitede amaç, araştırmalar ile toplumsal gelişmeye katkı sağlamak ve nitelikli insan gücü yetiştirmektir. Bu amaçları gerçekleştirmek için; bilim üreten, düşünmeyi ve bilim üretmeyi özendiren, bu tür etkinlikleri destekleyen ve bunları eğitim öğretim etkinlikleri ile bütünleştiren üniversiteler ile mümkündür. Tıp fakültesi ise en uzun ve en zor eğitimin olduğu ve sonunda “tıp doktoru” diploması veren kurumdur, profesyonel özelliklerde hekimler yetiştirir.
Fakat son yıllarda sayıca kontrolsüz bir artış göstermiştir. Yıllar önce Baskın Oran, “taşraya üniversite kurarsan taşra modernleşmez, üniversite taşralaşır” diyordu. Öyle oldu mu? Pek çok yönden tartışılmalı, ancak lise azmanı fakültelerimiz oldu. TUS dershaneleri tıp fakültelerinin kampüsüne ve binasına kadar girip tabela astılar. Öğrenciler 3.-4. sınıftan itibaren dershanelere gitmeye başladı. İntörn doktorluk dönemi tıp eğitiminde mezuniyet öncesi son dönem olup, öğrencilikten sonra meslek hayatına başlama sürecinde önemli bir geçiş dönemi. Hasta yönetiminden, meslektaş ve sağlık çalışanlarıyla ilişkilere kadar birçok becerinin kazanılması ve sürdürülebilir olması bu dönemde gerçekleşiyor. Bizde ne hale geldi derseniz, öğleden sonra hepsi dershanelere gitmek istiyorlar internlerin. Devam etmeyi ve sanat ve zanaat öğretmeyi amaçlayan hocalar sevilmiyor. “Ama hocam falan fakültede int. dr. olunca sınava çalışın diye izin veriliyor” diyor her bir intern doktor. Yahu yarın size doktor diyecekler, yetki verecekler ve insan hayatını emanet edecekler. Yetiştirdiğimiz test canavarlarına yetiştirirken bilimsel çalışma, öncülük, yenilik kavramlarını kenara atarak geleceğimizi karattığımızın farkında mıyız bilmem! Üniversiteyi, fakülteyi kurarken, öğrenciyi alırken, eğitirken, öğretirken, sınarken ve mezun ederken ülke için standartlar olmalı. Sadece basit bir çekirdek eğitim programı değil, bilimin engin ufukları hedef gösterilmek olmalı.
Açık söyleyeyim, başlıkta hile yaptım. Affedin! Yoksa böyle bir konuyu gündeme getirmek çok zor olacaktı.
3 yorum
Doktor bey TUS denilen sınav tamaen ilüzyon. Ne seçersen seç alacağın maaş 10-15bin arasında değişir. Tıpkı üniversite sınavının da bir ilüzyon olması gibi. Lise mezunu bekçi pratisyen doktora yakın maaş alıyor. Uzman çavuş uzman doktora yakın maaş alıyor. Yıllarca verilen emeğe harcanan paraya asla değmez. Aklı başında olan tüm tıp fak öğrencileri yabancı dil öğrenir ve bu ülkeyi elinde diploma ile terk eder. Ne zaman doktor maaşı en az milletvekili maaşına denk gelir ve itibarı geri verilir o zaman doktorlar ülkesine döner. Aksi takdirde doktorluk enayilikten başka bir şey değil.
Ülkemizde üniversite kurmak, Tıp fakültesi açmak maalesef hiç bir kritere tabi değil. Bu soruyu Cimer aracılıyla YÖK e sordum cevap alamadım. AB ye girmek için en az AB ülkelerindeki ölçütlere göre üniversite kurmak Tıp fakültesi açmak gibi kriterler olmalı.
Ömer Çiçek kardeşim, hekimlik para için yapılacak bir iş ve meslek değil. Hekimlik bir gönül işi, bir sevda işi. Bunu söylerken hakkımızı almak için mücadele etmemiz gerektiğini de ifade etmeliyim. Selamlar…
Kesinlikle hemfikirim sizinle