Ülkemiz kadın doğum hekimlerinin ana derneği olan ‘Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği’ Genel Kurulu 28 Ekim 2008 tarihinde Ankara’da toplandı. Şube başkanları ve delegelerinin oluşturduğu kurul, son iki yıllık süre içinde yapılanlar ve yapılması planlananları genel başkanın sesinden dinledik. İki yıllık süre içinde yapılanlar oldukça fazla olduğundan anlatılması da epey bir vakit aldı.
Divan Başkanlığına heyet beni seçtiğinden, başından sonuna kadar Divanı, iki genç arkadaşımla birlikte yürütmeye çalıştık. Genel kurullarda, sırasıyla olmak kaydıyla her konuşmacıya söz veririm. Karşılıklı konuşmaları ve atışmaları, usulünce ve arkadaşlarımı kırmadan önlemeye çalışırım. Bu Genel Kurulda da öyle yaptık. Söz alıp konuşamayan, görüşlerini açıklayamayan kimse olmadı. Doğal olarak her konuşmacı dikkatle ve ilgiyle izlendi. Zira görüş ve öneriler, yeni seçilen Yönetim Kuruluna yol gösterici olacak.
Genel kurullara katılanlar, sürenin fazla uzatılmamasını ve bir an önce seçimlere gidilmesini isterler. Zira bir kısmının hareket saati, hemen öğleden sonradır. Bu nedenle konuşma sürelerinin kısıtlı tutulmasını, konuşanların az olmasını isterler. İşte ben buna karşıyım. Tuluat şeklinde ve başkalarını rencide edecek tarzda olamamak kaydıyla genel kurullarda, herkes fikrini söyleyebilmeli. Konuşmak isteyen konuşur, sorularını sorar, kendince var olan aksaklıkları dile getirir. İşte demokrasinin özü ve güzelliği buradadır.
Delegelerin, salona girişleri, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra, herkese bir yaka kartı verildi. Biz bu Genel Kurulda dört sandık belirledik. Herkesin sandık numarası, kartında yazılı idi. Her sandık için sandık kurulu oluşturarak iki arkadaşımıza genel kurulun onayıyla görev verdik. Katılanlar, ayrı bir bölmede seçtiklerini yazdılar. Ortalık yerde yazmalarına sandık kurulları izin vermedi. Bunlar, çoğunlukla alışık olmadığımız yeni uygulamalar. İşin doğrusu ve gereği de böyle olduğundan, sanırım bundan sonraki toplantılar için de bir örnek teşkil edecektir. Arkadaşlar bu işler, özveri isteyen ve ancak sevgi ve saygı ile yapılabilecek işlerdir. Divan Heyeti olarak hem adaletli hem de katılanları sıkmamak gerekiyor.
Genel Kurulda, başkan ile birlikte en çok oyu aldığımdan, bir kısım arkadaşlar, “Hocam siz neden genel başkan olmadınız diye sordular?” benim için başkanlıktan da öte olan işlerin istenilen düzeyde yürütülmesidir. Yönetimde görev alan sade bir üye olarak da işlerin iyi yürütülmesine pekala yardımcı olabilirsiniz. Önemli olan başarıya ulaşmaksa, ben bütün gücümle elimden geleni esirgemem. Gerisi kurulun takdirine kalır.
Yönetimin önünde meslektaşlarımızı ilgilendiren, çok ciddi sorunlar var. Bunlardan en önemlileri, Bakanlığın doktorlar ve özellikle kadın doğumculara karşı takındığı olumsuz tutumdur.
Kimse sizin hastanızı nasıl tedavi edeceğinize, dışarıdan karışamaz, siz uzman hekimsiniz, kimse sizi zorla, normal doğum kurslarına alamaz. Depremde binalar yıkıldığında binlerce insan öldüğünde bile, inşaat mühendisleri için kimse kurslar düzenlemiyor. Kimse size çalışmalarınızla ilgili olarak dayatmalarda bulunamaz. Kimse size ille de tam gün çalışacaksın diyemez. Kanun çıkarsa, o başka. Ancak işin doğrusu iki buçuk yıldır çıkarılamıyorsa, çıkacağı da oldukça şüphelidir. Sezaryen yapılmasın yapışmasın diye diye, risklerine rağmen vajinal doğum yaptırmak zorunda kalan arkadaşlarımız zor durumda kalmıyorlar mı? Son olaylar bunu doğrulamıyor mu?
Kadın doğumcular, tek vücut halinde birlik olun. Meslektaşlarınızın arkasından, ulu orta konuşmayın. Medyada ve diger platformlarda konuşurken, sözlerinize, hatta kelimelerinize bile dikkat ediniz. Bilimsel hata yapmamaya çalışın, illegal işlere tevessül etmeyin. Ancak bu sayede üzerinize yürümek isteyenlere karşı direnebilirsiniz.