Bilindiği gibi sağlıklı olma hakkı Anayasal bir haktır ve bu hak kaliteli hemşirelik bakımını da kapsamaktadır. Ancak bu hizmetin olması gerektiği nitelikte verilmesinde toplumu oluşturan bireylere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çünkü evrensel sağlık anlayışına göre her birey kendi sağlığından sorumludur. Bu bağlamda kendisinden, sağlığını koruma ve geliştirme etkinliklerine katkı ve katılımda bulunması beklenilmektedir. Bu beklentilere devletten kaliteli hizmet talebinde bulunmak ve hizmetlerin eksikliği ve aksaklığı durumunda uygun tepki vermek de dâhildir.
Toplumun son zamanlarda pek çok konuda tepkilerini ortaya koyduğu ve bazı taleplerde bulunduğu görülmektedir. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri de hayvanlara yapılan işkencelere karşı verilen insani tepkidir. Bu da övülesi bir davranıştır.
Ancak aynı toplumun, kendi sağlığı konusunda aynı tepkileri göstermediği, en doğal ve yasal hakkı olan sağlıklı olma hakkını korumada aynı atılım örneği veremediği gözlemlenmektedir. Hemşirelerden hoşnut olmadıklarını dillendirenlere rastlanmakla birlikte, yakınmaların hemşirelik hizmetlerinden ziyade, hemşirelerin davranışlarına ve kendilerine karşı yaklaşımlarına odaklandığı dikkati çekmektedir. Oysa üzerinde durulması gereken konu hemşirelik hizmetleridir. Çünkü bir kısmı kendilerine ait olmayan çeşitli nedenlerle; hemşirelerin kendi görevlerini yerine getirememeleri, doğal olarak hastaya verilen hemşirelik bakımının nicelik ve niceliğini etkileyerek iyileşme sürecini uzatmaktadır.
Bugün en gelişmiş hastanelerde, hatta ISO belgesine sahip olanlarda dahi yeterli sayıda ve kalitede hemşire bulunmadığı, var olanların ise yönetime ait kusur nedeniyle uzun çalışma saatlerinde çalıştırıldığı ve kendilerine hemşirelikle ilgili olmayan, sıradan bir kişinin yapabileceği işlerin dayatıldığı, böylece kendi görevlerini yapmalarının engellendiği bilinmektedir. Üstelik bu durum, büyük şehirlerden uzaklaştıkça daha vahim boyutlara ulaşmaktadır. Doğal olarak birey kendisini yakından ilgilendiren bu eksikliği görebilecek bilgiye ve görgüye sahip değildir. Kaldı ki, kendisine olması gereken nitelikte hemşirelik bakımı verilmeyen bir bireyin eksiklik ve yanlışlıkların ayırtında olması beklenemez. Çünkü çok iyi bilindiği gibi, insanın hiç görmediği objeleri tanımasına ve bunların yokluğu ve yetersizliği durumunda bunları arama ve talep etme olasılığı da yoktur. Böylece toplum, hemşirelik mesleğini gözlemlediği haliyle bilmekte ve benimsemektedir.
Hemşirelik Bakımı’nın beklenilen nicelik ve nitelikte topluma sunulmasında hemşireleri eğitenlere, yönetenlere ve sivil toplum örgütlerine önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu konuda hemşirelere toplumun sağlık ve hemşirelik gereksinmelerine uygun bilişsel, duyuşsal ve psikomotor davranışların kazandırılması önceliklidir. Bunun için hedeflenen davranışların kazandırılmasında gerekli olan tüm koşul ve olanakların sağlanması ve okuldaki eğitsel ve yönetimsel etkinliklerin okulun amaç ve hedeflerin doğrultusunda planlanması ve yürütülmesi çok önemlidir. Bu konudaki sorumluluklar eğitimcilere aittir.
Öğrencilerin uygulamaya götürüldükleri hastanelerin öğrencilere kazandırılması öngörülen davranış örnekleriyle donatılmış olması da bir o kadar önemlidir. Söz konusu ortamın hazırlanması ve korunması eğitici ve yöneticilerin ortak sorumluluğundadır. Ancak bu konuda esas sorumluluk, hemşireleri yönetenlerdedir. Çünkü yöneticiler, hemşirenin görev tanımları doğrultusunda görevlendirilmesi; görev tanımlarının, hekimler başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına açıklanması; hemşirenin bu doğrultuda çalıştırılması ve buna hekim müdahalesinin engellenmesi gibi sorumlulukları taşımaları gereken bir konumdadırlar.
Gerçek hemşirelik konusunda toplumu aydınlatmak; bunun yasalarla da desteklenen en temel haklardan birinin en önemli bir parçası olduğu konusunda bireyleri ikna etmek; onların konuya ilişkin bilinç düzeylerini yükseltmek ve yetkililerden kaliteli hemşirelik bakımı talep etmeleri doğrultusunda onları yönlendirmek ise sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Bu örgütlerin başında hemşirelik mesleğini en iyi bilen Türk Hemşireler Derneği gelmektedir.