Değerli Meslektaşlarım,
Tıp fakülteleri, kendi yaşadığı bölgeyi, ülkesini, bu ülkenin sosyodemografik yapısını, sağlık koşullarını bilen, durum tespiti yapabilen ve çözümler üretebilen hekimler yetiştirdiği sürece büyük oranda amacını gerçekleştirmiş olarak kabul edilebilir.
Bu nedenle son 10 yıldır tıp eğitiminde “Topluma Dayalı Eğitim” bakış açısı önem kazanmıştır. Öğrencilerin, birinci ikinci sınıftan itibaren toplumla yoğun ve erken ilişki kurması, ileride karşılaşacakları sorunlarla daha rahat başa çıkması ile sonuçlanacaktır. Bu nedenle birinci sınıftan itibaren öğrenciyi ileride hizmet götüreceği halkla karşılaştırmak ve belirli standartlar, disiplinler çerçevesinde yapılandırılmış bir eğitim programı uygulayarak, bunun eğitimin tüm yıllarında sürdürmek anlayışı “topluma dayalı eğitim”in temel anlayışıdır.
Tıp Fakültesi öğrencisinin kendini ifade edebilen, kriz anlarında karar veren ve yönlendiren, problemlere sistematik yaklaşabilen, öğrendiği temel tıp bilgilerini klinik ile ilişkilendirebilen öğrenciler olmasını hedeflemektedir. Bu durumda tüm tıp fakültelerinde “öğrenci m erkezli”, “Problem çözmeye yönelik”, “Entegre”, “topluma dayalı” eğitim programlarının belirli dengeler içinde yer alması kaçınılmazdır. Tıp eğitiminde denge (balans) anlayışı da budur. Yukarıda sayılan temel ilkelerin yanında yer alacak seçmeli programlarda öğrencilerin sosyal ve ruhsal gelişimi için gerekli yapılandırılmış ve bütün sınıflara yayılmış kültürel etkinlikler bulunmalıdır. Tıp öğrencisinin geleceğin liderleri olacağı bilinci ile onların sosyal, psikolojik ve kültürel gelişmeleri asla ihmal edilmemelidir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), “Tıp fakülteleri eğitim, araştırma ve sağlık hizmetlerine hizmet vermekle sorumlu oldukları toplumun öncelikli sağlık sorunlarına yönlendirmek zorundadır” diyerek tıp fakültelerini “Topluma Dayalı Tıp Eğitimi” anlayışı içinde varolmaya davet etmiştir. Oysa yine WHO tarafından yapılan bir araştırmaya göre tıp fakültelerinin yalnızca yüzde 1,5’i kadarı kendi ülkelerindeki sağlık sorunlarını önceleyen bir müfredata sahiptir.
Elbette hızlı değişen dünya coğrafyasında bunu başarmak güçtür. Dünyada eğitim ve öğrenme modellerinin hızla değişmesi, klasik eğitimden entegre eğitime geçişin sancılarının yaşanması, öğrencinin kendi kendine öğrenmesi becerisini kazanmasının sağlanması, yeni değerlendirme sistemlerinin eğitimde kullanılması güçtür. Ancak kararlılık ve bilimsel yaklaşım ile bütün bu zorluklar giderilebilir. Sağlıklı bir toplum doğru eğitilmiş hekimlerle mümkündür.