Uzun zamandır ülkemizin yabancılara devredilmesi sürecine “Torba Yasası”nın TBMM’den geçmesi ile sağlık hizmetleri de eklenmiş oluyor. Kutlu olsun! Artık devletimiz sağlık işleri ile ilgilenmeyi yabancılara bırakacak ve insanlarımız hastalıklarına “ithal” doktorlar sayesinde şifa bulacaklar! Ancak bu yasada, vatanımızda çalışacak ithal doktorların Türkçe bilme zorunluluğu yok. Bu yüzden vatandaşlarımızın yabancı doktorların dillerini konuşmayı öğrenmeleri gerekecek. Kültürümüzü artırmanın değişik bir yolunu bulmanın sevincini yaşamalıyız!
İthal doktorların lisanlarını öğrensek de bizim insanımızla anlaşmak onlar için pek kolay olmayacaktır. Hele bir de ithal doktorun insanlık melekeleri zayıfsa o zaman yandı işte; bizim halkımız yabanı bir güzel tefe koyar! Temel ile Thomas yolda giderken bir ağaç görmüşler. Thomas, “biz buna İngilizcede ‘tree’ deriz”, demiş. Temel, “biz ona pişey demeyuz, yanundan geçer gideruz!” diye karşılık vermiş. Tabii bu yasa ile esas planlanan, ithal doktor getirmekten çok yabancı sermayenin sağlık yatırımı yapmasının önünü açmaktır. Eloğlunun bizim çeşitli can damarlarımızı kolayca ve çok ucuza satın almaları nasıl fücceten sağlanıyorsa, sağlık sektörü de aynı şekilde hemencecik devrediliveriyor. Devlet’in en kutsal görevlerinden olması gereken sağlık hizmeti sektörünün satışı da böylelikle büyük bir ivme kazanıyor. Öncelikle ülkemizin doktorsuz bölgelerine ve hatta diğer fakir ve muhtaç milletlere doktor gönderebilecek alt yapı oluşturulacağına, ithal doktorlar ve sağlık yatırımcıları ülkemize getirilerek güya çözüm yolları aranıyor.
Bakın, felsefesine saygı duyulması gereken bir ülke olan Küba’da işler nasıl yürüyor. “Fidel Castro, İki Ses Bir Biyografi” isimli kitaptan aynen aktarıyorum. Fidel Castro anlatıyor: “70.000’den fazla doktorumuz var artık. 25.000 genç de tıp eğitimi almakta. Hiç kuşku yok ki bu bizi insanlık tarihinde çok özel, eşi bulunmaz bir konuma getiriyor; en ufak bir abartma yok. ABD sadece helikopter yollayabilir, doktor yollayamaz. İnsan hakları konusunda önder Avrupa da öyle. 30 milyondan fazla insanın AIDS virüsü taşıdığı Afrika’ya yollayacak 100 kadar doktoru bile yok. On binlerce dolar topladılar ama 100 doktoru bir araya getiremediler. On yıl içinde 100.000 doktorumuz olacağını düşünüyorum. Başka ülkelerden gelen 100.000 kişiyi de eğitmiş olacağız.
“On binlerce Kübalı doktor, dünyanın en uzak ve güvenli olmayan yerlerinde uluslar arası hizmet veriyor. Bizler dünyanın karanlık köşelerine önleyici ve sürpriz saldırılar yapamayız ve yapmayacağız ama buna karşın, ülkemiz dünyanın karanlık köşelerine gerektiği kadar doktor yollamaktadır. Bomba değil doktor, akıllı silah değil doktor”.
Torba yasasında ithal doktor konusundan başka daha neler var neler. Hekimlere, hükümetlerin yetersizliklerinin bedeli olarak zorunlu sigorta yaptırma dayatmasından tutun, eğitim hastaneleri eğiticilerinin sınavsız atanma kolaylığına, Tıpta Uzmanlık Kurulunun Sağlık Bakanlığı güdümüne girmesine, anestezi teknisyenlerine hasta uyutma hakkı verilmesine kadar birçok “kurnaz” düşüncenin uygulamaya geçtiğini üzülerek görüyoruz. Bu yasa ile doktorlar aşağılanıyor, hekimler arasında ayrımcılık yapılıyor ve halkın sağlığı tehlikeye atılıyor.
Sağlıkla ilgili tüm kurumlarda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bununla ilgili olarak TTB eylemlere hazırlanıyor. Bu eylemlere tüm sağlık birimlerinden destek verilmesi ve yaptırım gücünün ortaya konması gerekiyor. Aksi durumda, sağlık sistemi sorunlarının çözümlenemez hale gelmesi ile tüm sağlık çalışanlarının ve halkımızın ciddi boyutlardaki mağduriyeti kaçınılmaz görünüyor.