Hayatı bir tren yolculuğuna benzetiyorum biraz. Bizi iyi tanıyan biri tarafından bindirildiğimiz, sürpriz bir hedefe doğru yol alan tren…
Hepimiz aynı trendeyiz. Her birimizin oturduğu kompartıman farklı olsa da aynı istikamete doğru gidiyoruz. Buna rağmen her birimizin bu yolculuktan beklentisi ve memnuniyeti farklı düzeylerdedir.
Örneğin, bazıları koltukların çok rahat olmadığını düşünürken diğerleri zaten pürüzsüz rayların üzerinde sarsıntısız bir şekilde ilerleyen treni konforlu bulur.
Bazıları kompartımanla sınırlı bir hayatın sıkıcılığından şikâyet ederken diğerleri seçeneklerinin çok olduğunu düşünür. Yanındaki insanlarla sohbet etmek, müzik dinlemek, kitap okumak, gözlerini kapatıp hayal kurmak, solunum egzersizi yapmak ya da meditasyon…
Hiçbir şey yapmak istemese bile pencereye dönüp her an değişen manzaranın tadını çıkartmak varken sıkılmak akıl karı değildir bazılarına göre.
Bazıları trenin kalabalık olduğundan şikâyet ederken bazıları da kendi kompartımanında bulunan kişilerle sınırlı minik bir dünya kurmak gibi seçeneği olduğunun farkındadır. Ve bu kişileri seçme hakkı olduğu için durumdan memnundur iyimser bakanlar.
Kesin olarak bildiğimiz şey bu yolculuğun bir şekilde sona ereceğidir. Kesin olarak bilemeyeceğimiz şey ise ne kadar süreceği…
Ve en önemli soru:
“Nereye gidiyoruz?”
Bazıları, aklını kurcalayan bu soruyu göz ardı etmeye çalışsa da çalışan bir zihnin bu sorudan kaçması zor gibi görünüyor. Doğru yanıtı nerede bulalım?
Annemiz, babamız, arkadaşlarımız güvenli bir kaynak olabilir mi? Peki, ya onlar da bilmiyorsa?
Aynı trendeki diğer yolculara güvenebilir miyiz? Zira hepsi hayatlarında ilk kez bu yolculuğa çıkıyor. Sanırım bu insanlar da bizim gibi bu sorunun cevabını arıyorlar. Peki ya makinist?
Yolculuk boyunca pek çok insan sürpriz bir hedef olan son durağı unutmaya çalışırken bazıları da merak eder. Zira sıcak bir iklime gidecekse yazlıklarını, soğuk bir iklime gidecekse kışlıklarını hazır tutmak ister. Dağa çıkacaksa kayak takımı, denize gidecekse yüzme kıyafetlerini yanında götürmek isterler.
Ve sonuçta pek çok insan bu yolculuğu hasbelkader götürürken bazıları çekilmez bulur. Yolculuğun normal seyrini beklemeden atlamaya kalkar. En acısı da bu sanırım.
Peki, ben ne düşünüyorum?
Açıkçası benim fikrimi sormasa da beni bu trene bindirenin trenden önceki hayatımı da kontrol altında tuttuğunu düşünüyorum. En zayıf olduğum dönemde beni sağ salim büyütüp harika bir canlı olarak tren vagonuna yerleştiren güç sanırım benim için iyi şeyler düşünüyor.
Yolculuğun ufak tefek sorunları olacak elbette. Zira esas önemli olan gittiğim yer. Tren öncesi ve şimdi beni koruyup gözetleyen sanırım gideceğim yerde de beni yalnız bırakmayacak. Ve belli ki benimle ilgili fena planları yok.
Yolculuğun kısıtlılıklarıyla dertlenmektense güzellikleriyle teselli bulmak daha cazip geliyor. Ve açıkçası nereye gittiğimi de bulmaya çalışırım ufak ufak.
Çok da uzun olmayan bu yolculuğun biteceği kesin. Ve bu yolculuk boyunca sanırım zihnimi meşgul etmesi gereken daha önemli bir mesele yok. Bu yüzden tren yolculuğu boyunca araştırmama devam ederim. Ulaşabildiğim herkesin görüşlerini dinlerim. Ve aklıma en çok hitap eden doğru cevabı bulduğumda bununla ilgili hazırlıklarımı yaparım.
Sonra da yolculuğun bitmesini beklerken her anın tadını çıkarmaya çalışırım.
Peki, ya siz?
5 yorum
Çok güzel. Teşekkürler. Keşke okuyucular ne demek istedigini tam olarak anlayabilseler..zira bir seyi bilmek baskadir, ona iman etmek başkadır. Imana olan yaklasim , trenin son istasyona yaklastiginin farkinda olmasiylami anlasiliyor acaba…
şairin dedigi gibi; yolun sonu görünüyor. …..
İlginiz ve yorumlarınız için teşekkürler.
Deneme türü yazıları okuyanların az olduğu gerçeğini kabul ediyorum ama okuyanlar da platformumuzda olduğu gibi düşünmeyi önemseyen insanlar çoğu kez. Bu umutla yazmaya devam ediyorum.
Güzel bir konuya değinmişsiniz. Yolda giden tren yaşam ve bizler de onun yolcularıyız. Her durakta trene binenler de olur, inenler de. Trende herkes kendi kompartmanını boyamaya başlar, tamamı boyandığında, bazen de tamamlamadan inilecek durağa gelmişsinizdir. Daima boyamayı iyi yapmaya çalışmalıyız. Boyamayı bitirebilenler, arkalarında kalıcı bir eser bırakmış olurlar
Güzel yorum ve katkılarınız için teşekkürler Hocam
Bence anın kıymetini bilmeli.Kısa sürede olsa yolculuk arkadaşlarını tanımaya ve anlamaya çalışmalı.Zira kalpten kalbe giden yol vardır.Kisa sohbetler bile güzel dostluklara vesile olabilir.Beni o vagonda o saatte o yolculuğa gönderene teslim olmalı.Bana sunulan ikramların kıymetini bilmeli.Son sabırla,heyecanla “Görelim mevlam neyler neylerse güzel eyler”diyelim.
Hocam sizinle kısa olmayan bir yolculuk yaptık.Sizinle bu yolculuğu yapmayı nasip edene şükürler olsun.Sizin bu esnada bizim hayatımıza kattığınız tüm değerler için size her daim teşekkürü borç bilirim.