Geçenlerde e-postama Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından gönderilen bir mesaja çok sevindim. Bu mesajın içeriğinde, sağlık sektörünün vahim durumuna çözüm bulabilmek amacıyla hep birlikte güç oluşturmak çağrısı yapılıyordu. Yıllardır özlemle beklediğimiz bir çağrıdır bu.
Vaktim uygun olduğunca her türlü kuruma mektup yazan, fikir sunmaya çalışan, sorunları takip eden bir yapım vardır. Herkesin mevcut sıkıntılara karşı duyarlı olması gerektiğine inanırım ve çözümlere yardımcı olmak amacıyla bireylerin ilgili kuruluşlara somut öneriler yapması gerektiğini düşünürüm. Yapmış olduğum başvuruların çoğuna da olumlu veya olumsuz geri dönüşler alırım. Bazı önerilerimin dikkate alındığını ve sorunların çözümlendiğini gördükçe de üzerime düşen görevi yapmış olduğum hissi ile mutlu olurum.
TTB’ye de birçok başvurum olmuştur. Sağlıkta yaşanan sorunlarla ilgili olarak, TTB’nin ülkedeki her doktora tek tek ulaşması gerektiğini defalarca bildirdim. Aramızda sıkı bir dayanışmanın sağlanabilmesi için her meslektaşımıza sorunların detaylıca açıklanmasının, sonra da her bir hekim arkadaşımızdan geri bildirim istenmesinin, katılımcılığın sağlanmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün teknolojinin verdiği olanaklarla birlikte iletişim sorunu kalmamıştır. Ülkemizdeki en ücra köşedeki meslektaşımıza ulaşmak bir saniyeyi geçmemektedir. Böylesine büyük bir imkânın çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTB’nin sloganı çok yerindedir. TTB “Her birimizin tek başına ve birlikte yapabileceği çok şey vardır” demektedir. Bugün dünya üzerindeki en önemli mesleğe sahibiz. Meslektaşlarımızın bir araya gelmesi ile çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur. Yıllardır bunun yapılamamasının en önemli nedenleri kanaatimce örgütlenmedeki sorunlar ve hekimlerin bazı gerekçelerden ötürü tabip odalarına ve TTB’ye duydukları -doğru veya yanlış- birtakım güvensizliklerdir. Bence, günümüze kadar, sözünü ettiğim örgütlenme ve güvensizlikteki en önemli sebep ise haberleşmedeki zorluklar olmuştur. Bugün artık iletişim problemi kalmadığına göre, hekimler birbirleri ile rahatlıkla haberleşebilirler, bütünleşebilirler ve birlikte çözüm üretebilirler. Bu bütünleşmeyi ve birlikteliği sağlayabilecek tek kuruluş ise TTB’dir.
TTB’nin başlatmış olduğu imza kampanyasının açıklaması 27.12.2008 tarihinde e-posta yoluyla bana ulaştı. Burada söylenen, TTB tarafından yazılmış bir metnin tarafımızca imzalanması ve çevremizdeki başka hekimlere de imzalattırılması için çalışma yapılmasıdır. Üzerinden 15 gün geçmesine rağmen imzalayacağım mektubun elime ulaşmaması sonucunda TTB’yi aradım. Telefonda konuştuğum arkadaşımız metnin hâlâ elime ulaşmamış olduğuna çok şaşırdı!
Bu somut örnekte iki temel sorun görünmektedir. Birincisi TTB’nin bu kampanyasından çevremdeki birçok hekimin haberi yoktur. Belki bu arkadaşlarımız bir tabip odasına üye değillerdir ve TTB üye olmayanlara e-posta göndermemektedir. Ancak sağlık sorunlarının doruk noktasına çıktığı günümüzde hedef, bir odaya üye olsun veya olmasın ülkemizdeki tüm hekimlere ulaşmak olmalıdır. İkincisi ise metnin imzalanması için seçilen yolun zorluğudur. Oysa bu imza kampanyası elektronik ortamda kolaylıkla gerçekleşebilir. Bu şekilde, belki de bir-iki gün içerisinde ülkemizdeki hekimlerin en az %90’ı imza göndermiş olur.
Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında “telgraf” çok önemli bir rol oynamıştır. Bugün ise hekimlerin mücadelesinde, telgrafın yerini almış olan “e-posta”nın yerli yerinde kullanımı büyük bir başarı getirebilir. Ancak elbette akılcı, birleştirici, üretici ve adil çalışmaların hep birlikte coşkuyla yapılması şartıyla…