Geçtiğimiz hafta sonu yıllarını tüp bebeğe vakfetmiş bir meslektaşımızın gönderdiği e-posta ile adeta şoke olduk. Bu meslektaşımız özetle " Tüp bebekte etik dışı pek çok olayın bilindiğini, ancak yaşadığı son olayın bu alanda gelinen durumun ne kadar üzücü olduğunu gösterdiğini" ifade etmiş. Meslektaşımız, "kendisine ait internet sitesine girildiğinde bu alanda çalışan başka bir meslektaşımızın tüp bebek merkezinin adresinin verildiğini" söylüyor ve bunun adına rekabet denemeyeceğini ifade ediyor.
Aslında tüp bebek uygulamalarında etik bulmadığımız olaylar sadece bununla sınırlı değil. Pek çok tüp bebek merkezinin kendisine hasta gönderen hekimlere çeşitli isimler adı altında yüklüce bir para ödediği söyleniyor. Bu konuya 3 yıl önce Medimagazine yazdığım ilk makalemde de değinmiş ve "Bu durum hem etik ilkelerimizle bağdaşmamakta hem de hastalarımıza ilave bir maddi yük bindirmektedir. Ayrıca, bu şekilde çalışmayan IVF merkezleri için de haksız rekabet oluşturmaktadır" demiştim.
Aradan koskoca bir 3 yıl geçti. Ama tüp bebekteki bu uygulamalar bitmedi. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki, ülkemizde pek çok tüp bebek merkezi bu tür uygulamalara rağbet etmemekte ve kendi etik çizgilerini korumaktadır. Benim sözüm, kendilerine hasta gönderen ve bunun karşılığı olarak da bazı meslektaşlarımıza belli bir ücret ödeyen tüp bebek merkezlerinedir.
Değerli meslektaşlarım, bugün ülkemizde yardımcı üreme teknikleri ve infertilite bilim dalında geldiğimiz düzey, her türlü tahminin ötesindedir. Gerek tüp bebek başarı oranları gerekse de bu alanda yapılan araştırma ve yayınlar bu alanda öncü kabul edilen ülkelerle boy ölçüşecek düzeydedir. Bundan 25 yıl önce yurt dışında tüp bebek eğitimi alıp, kendi ülkemde ilk uygulamalara başladığımda, elde ettiğimiz her gebeliği adeta bir mucize gibi görürken, bugün pek çok tüp bebek merkezimizde yüzde 50’lere varan gebelik oranlarımız vardır.
O halde küçük çıkarlarımız için neden etik dışı yollara başvuralım? Gerçekten buna ihtiyacımız yok. Çünkü etik dışı uygulamaların eninde sonunda bu uygulamayı yapan merkezlere zarar vereceği bilinmelidir. Bu konuda yardımcı üreme teknikleri ve infertilite alanında çalışan ülkemizin iki büyük derneği TSRM ve ÜTD’ye önemli görevler düşmektedir.