Çok değil, bir yıl öncesine gidelim. 15 Temmuz’da, hain terör örgütü ihtilale kalkışmış, tepemizde jetler uçmakta. Cumhuriyetimizin simgesi Meclisimizi, Cumhurbaşkanlığını bombalıyorlar. İnsanlar yollara dökülmüş, karşı çıkmış ve “Dur arkadaş!” demek için kendini tankların önünde siper etmiş. Bombalarla, kurşunlarla vurulup yaralanmış, şehit düşmüş. Ambulanslar çalışıyor vızır vızır. Ankara’da Cumhurbaşkanlığı önünden, habire vurulanları taşıyorlar.
En yakın hastane çok yakınında, Turgut Özal Tıp Fakültesi. “Yetiştirin oraya!” komutları.
O da ne, inanılmaz bir şey oluyor! “Acilimiz yok, doktorumuz yok!” diyerek, gelen yaralıları hastanelerine kabul etmiyorlar. Hemen ileride, benim fakültem olan Gazi Tıp Fakültesi hastanesinde ise personelinden doktoruna, nöbetçi olanlar seferber olmuş. Yaralıların kimi ameliyathanelerde kimi yoğun bakımlarda kimi acil serviste, sedyede bakıma alınmış, tedavilerine orada devam ediliyor. Olayı duyan doktor, evinden koşmuş, yeşili giyen ameliyathaneye…
Tüm bu uğraşlara rağmen, maalesef asker, polis ve sivil olmak üzere, ülke genelinde 250 kadar vatandaşımız kaybedilmiş.
Sonradan olaylar netleşince, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)’ne bağlı olduğu saptanan “Turgut Özal Tıp Fakültesi ve Hastanesi” önce kapatıldı, bir süre sonra da Sağlık Bakanlığına devri yapılarak, yeniden Ankaralıların hizmetine açıldı.
Aslında hastane yeni değil. Ankara’nın ilk özel hastanelerinden. Her gün evden işe işten eve giderken önünden geçtiğim bir hastane.
İki şeyi ben hiç anlayamıyorum.
Birincisi, Ankara’nın göbeğinde, Cumhurbaşkanlığının, Jandarma Genel Komutanlığının yanı başında nasıl oluyor da FETÖ’ye ait bir hastane hatta merhum bir cumhurbaşkanının adıyla, üniversite hâline getirilip, onun tıp fakültesi oluyor? Haberli habersiz, nasıl filizleniyor? Buna izin veren hangi makamlardır? Meclis’mi YÖK’mü Bakanlar Kurulu mu, kim? Kim? Sade bir vatandaş olarak, bilmek benim de hakkım, birileri bunu bana açıklasın.
İkincisi, haydi diyelim orada bir fakülte hastanesi açıldı. Ne durumdadır, nasıl çalışıyor diye hiç denetlenmez mi? Denetiminden kimler sorumludur? Öğretim üyesi, doktor, hemşire sayısı yeterli midir? Acil servisi efektif olarak çalışıyor mu? Ameliyatlık acil bir hasta gelse hemen ameliyata alınabiliyor mu? Bu hastanelerin kontrolüne kimler bakar?
Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün hastanelerden sorumlu denetim görevlileri, olaylardan sonra geriye dönüp denetleme kayıtlarınıza hiç baktınız mı? Arkadaşlar, işte ben, bir vatandaş olarak bunları çok merak ediyorum.
Hani kontrol için devamlı muayenehanelere dadanan görevliler, Turgut Özal Tıp Fakültesi Hastanesinin ve acil servisinin denetimini en son ne zaman yaptınız? Oradaki ortam, acilde çalışan doktor, hemşire, personel yeterli midir, ameliyathaneleri, acil tomografi, MR imkânları ne durumdadır, diye? Zaten orada çalışanlar da FETÖ’cü olduklarından mı yoksa kendilerini yeterli bulmadıklarından mı olsa gerek, gelen yaralıları hastanelerine kabul etmemişler.
Ankara’nın göbeğinde, FETÖ’ye bağlı tıp fakültesinin açılmasına ön ayak olanların, bu izinleri veren makamların, işbu denetimleri yapmayanların da bir sorumluluğu olmalı. YÖK’ün görevi, fakülte, üniversite açtıktan sonra bitmez, bitmemeli. Açtıktan sonra da oralara işler nasıl gidiyor diye, gidip denetimde bulunmanız gerekmez mi? Yoksa YÖK’ün görevi, “Biz açarız, gerisi ‘Saldım çayıra, mevlam kayıra.’” mıdır?
Birileri çıkıp açıklasın. Sorumlu sen, ben, biz, her kimlerse.
“Görevimizi hakkıyla yapmadık, yapamadık, hepimiz uyuduk; biz 15 Temmuz’a kadar odalarımızda çay içip, dostlarımızla sohbet ediyorduk. Bu işlerin asıl sorumlusu Uganda baş gardiyanıdır, o da Patagonya’da, Patagonluk işleri pek yüksek genel müdürüne bağlıdır.” deyiverin gitsin. İnanırım ben.
Ne olur açıklayın. Cesaret!