Hekimliğin bir sanat, hekimlerin de sanatkâr oldukları, bu nedenle de “Tıp Sanatı” diye bir kavramın sıklıkla kullanıldığını, herkes bilmektedir. Nitekim hekimler, yaratılan varlıklar içerisinde ahenk, armoni, balans ve estetik açısından, her alanda sanatın zirve yaptığı “İnsan Denen Meçhul” ile meşgul olmakta ve onun hemostazının sürdürülebilmesi için gayret sarf etmektedirler. Mesleki meşguliyetlerini, yorgunluklarını, mesleklerinin vermiş olduğu hasletler ile de, güzel sanatların herhangi bir alanı ile ilgilenerek ferahlamak istemişlerdir.
Musiki, tabipler arasında en çok ilgilenilen ve nefeslenilen sanat dallarının başında gelmektedir. Türk Musikisi tarihine baktığımızda, bu alanda birçok meslektaşımızın güftekâr, bestekâr, sazende ve hanende olarak çok etkin izler bıraktıklarını görmekteyiz.
Bu çerçevede, Türk Musikisi araştırmacısı, yazar ve bestekâr aziz dostum Sayın Turhan Taşan Beyefendinin güftekâr, bestekâr, hanende ve sazende olarak, yetmiş iki tıp doktoru, veteriner hekim, diş tabibi ve altı eczacının, hayat hikâyeleri ile birlikte, Türk Musikisi’ne armağanı olan eserleri ve notalarını ihtiva eden, “Türk Müziğinde Doktor ve Eczacı Sanatçılar” adlı iki ciltlik eseri, İstanbul Pendik Belediyesi Kültür Yayınları arasında neşredildi.
Bu eserde, Dr. Alaeddin Yavaşça’dan, Dr. Nevzat Atlığ’a varıncaya kadar birçok ünlü müzisyenin arasına, benim ve eserlerimin de dâhil edilmesi, benim için büyük bir gurur vesilesi olmuştur.
13 Mart 2011 Pazar günü, 14 Mart Tıp Bayramı münasebeti ile benim Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesinden öğrencim ve halen İstanbul Pendik Belediye Başkanı olan Sayın Dr. Salih Kenan Şahin ve muhterem eşleri Dr. Mehtap Şahin’in ev sahipliğinde ve himayelerinde, Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi’nde, adı geçen eserin lansmanı, resepsiyonu, kitap imza töreni ve konseri organize edildi.
Ülkemizin tanınmış birçok bestekâr, sazende ve hanendeleri ile birlikte, Türkiye’nin dört bir yanından ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden 100’ü aşkın sanatçı hekimlerimiz bu toplantıya ve arkasından düzenlenen konsere davet edildi. Eserlerini huşû içerisinde dinlediğimiz sanatkâr ağabey, arkadaş, kardeş ve öğrencilerimizi görmek, bizler için apayrı bir mutluluk vesilesi oldu.
Konserin başında, kusursuz bir organizasyon gerçekleştiren, gerek eserin basılmasında ve gerekse konukların ağırlanmasında, hiçbir fedakârlığı esirgemeyen, Pendik Belediye Başkanı, Sayın Dr. Şahin’e, tüm sanatçı meslektaşlarım adına teşekkür etmek görevi bana verilmişti.
Güftekâr Dr. Hüsamettin Olgun’dan, “Kimseyi Böyle Perişan Etme! Allahım Yeter!” mısrası ile başlayan eserini Türk Musikisi’ne armağan etmesine vesile olan ve teröristlerce daha küçük bir çocukken kaçırılan, Dr. Rahmi Duman’ın oğlu Genel Cerrahi Doçenti, Dr. Hakan Duman’a ve kırkından sonra Türk Sanat Musikisi’ne gönül vermiş ve konservatuarda öğrenci olan, çiçeği burnunda Udi, Beyin Cerrahı Dr. Hamiyet Camuşçu’ya kadar, birçok sanatkâr hekim biraraya toplanmıştı.
Konuşmalar ve ödüllerin takdiminden sonra, sunuculuğunu Fatoş Koçarslan’ın yaptığı Türk Musikisi Konseri Dr. Rahmi Duman’ın hicaz eseri ile başladı. Yaklaşık on beş eserin icra edildiği programda, hanendelik görevini çok güzel sesi ile Nazire Savran Hanımefendi ifa etti.
İcra edilen şarkılar arasında, benim de “ Kaçma Canım, Gitme Aşkım, Bitme Sevgim, Dur Biraz” mısrası ile başlayan Acemkürdi makamındaki bir eserimin olması, benim için çok büyük bir sürpriz oldu.
Birçok meslektaşımızın, asırlar boyu Türk Musikisi’ne çok daha fazla katkılarının olacağı temennisi ile konserde icra edilen bestesi Dr. Yılmaz Karakoyunlu’ya, güftesi bana ait, bu Acemkürdi eserin mısraları ile bitirmek istiyorum.
DUR BİRAZ
Kaçma canım, gitme aşkım, bitme sevgim, dur biraz.
Yandı bağrım hasretinden, soldu rengim dur biraz.
Vuslatınla dindir artık, gel de sonsuz hasreti,
Al emanet sende kalsın, aşkta dengim dur biraz.
(İsmail Hakkı AYDIN, AŞK, Hasret Matbaası, İstanbul, 2000)