Tatilin yapmanın lüks haline geldiği Türkiye'de çeşitli genel tüketim harcamalarına ilişkin
vergi tatili uygulaması sizce de mükellefler için bir miktar mali açıdan ferahlatıcı olmaz mı?
Türkiye’de Genel ve Kısa Süreli Vergi Tatili Uygulamaları Getirilemez mi?
Uluslararası vergi sözlüğü olan Internatinal Tax Glossary’deki tanımı uyarınca “Vergi Tatili” (Tax Holiday) gelişmekte olan ülkeler tarafından endüstriyel gelişilme veya farklılaştırma sağlanması için yeni endüstrilere belli bir dönem için sağlanan gelir vergisi istisnasıdır. İstisna genellikle belli bir dönem için öncü veya bebek endüstrilere verilir. Vergi tatili; belirli ülkelerde belirli dönemi kapsayacak şekilde bir ya da birden fazla sektörü ya da tüm sektörleri kapsayacak şekilde birçok üründe vergi oranlarının sıfırlanması ya da belirtilen konularda vergilemenin yapılmamasıdır. Başka bir şekilde ifade edilecek olursa belirli bir dönem için devletlerin mükelleflerden alacakları vergileri durdurması ve/veya azaltmasıdır. Genellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın kullanımı görülen vergi tatiline başvuru nedenleri arasında; yabancı sermaye için rekabete girmiş ülkelerin birincil teşvik araçlarından olması, enflasyonla mücadelede ağır yaşam maliyetlerinin düşürülmesi, ekonomik kriz döneminde işletmelere destek verilmek istenilmesi, resesyona girmiş ülkelerde ekonomik canlılığın artırılmaya çalışılması, bebek sanayi sektörlerine destek sağlanılmak istenilmesi vb. olarak belirtilebilir. Kriz ekonomisinin sektörel dalgalarla yaygınlaşması, Artan enflasyon, kur krizi, düşen alım gücü ve her gün getirilen yeni vergisel düzenlemelerle konu Türkiye açısından değerlendirildiğinde, sürekli yeniden değerleme oranlarıyla artan vergisel ve idari borçlar ve ek vergiler yerine vergi tatili benzeri uygulamalara daha çok ihtiyaç bulunduğu düşünülmektedir. Ancak bu durum artan bütçe açıklarının finansmanı ile birlikte değerlendirildiğinde vergi indirim, istisna ve muafiyetlerinin çokluğu ve bütçeye oluşturduğu yük bakımından oldukça eleştirilse de, tasarruf tedbirleri kaynak kullanımında etkinlikle gereksiz yapılan kamu harcamalarının kısılması ve enflasyonla mücadelede para ve maliye politikalarında eşgüdümle tolere edilebilecektir. Birçok ülkede vergi tatili uygulamaları bulunmaktadır. Örneğin orta ve doğu Avrupa ülkelerinin çoğunda vergi tatili uygulaması vardır. Vergi tatili başta Kurumlar Vergisi, Dış Ticaret Vergileri (İthalat ve İhracat Vergileri), Katma Değer Vergisi, Ücretler Üzerinden Alınan Vergi Kesintileri (Employment Taxes) ve Satış Vergileri ( Sales Tax) kapsamında uygulanmaktadır. 1980’lerde yabancı sermaye yatırımlarının ve sıcak paranın gelişmekte olan ülkelere çekilmesi için kullanılan vergi tatili, 1989-1999 yılları arasında Brezilya, Burma, Kıbrıs, Macaristan,Hindistan Endonezya, İrlanda, Güney Kore, Malezya, Fas, Nijerya, Çin, Filipinler, Polonya, Portekiz, Rusya, Singapur ve Tayvan gibi bir çok ülkede uygulanmıştır. Vergi tatili az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde satış vergileri dışında yukarıda belirtilen diğer vergilerde uygulanmakta iken, gelişmiş ülkelerde ise satış vergileri için vergi tatili uygulanmaktadır. Örneğin A.B.D’de satış vergisi için vergi tatili uygulanmaktadır. Satış Vergisi Tatili ilk olarak New York eyaletinde 1997 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Vito Tanzai and Howell H.Zee; vergi tatilinin kolay olmasına rağmen bir çok sakıncasının da bulunduğunu ileri sürmüşlerdir. Bunlardan bazıları; vergi tatilinde vergiden hariç olan kar miktarı sınırsızdır. Yani ne kadar kar elde ederseniz edin vergi dışıdır. Ayrıca vergi tatili vergiden kaçınmayı teşvik eder ve mükellefler vergiden istisna edilen işlemleri yapan diğer firmalar ile ekonomik ilişkiye girip elde ettikleri karları transfer fiyatlaması yoluyla aktarabilirler. (Satın aldıkları mallara yüksek bedel ödemek gibi.) Diğer yandan vergi tatili dönemlerinde mükellefler var olan yatırımlarını yeni yatırım olarak yapmış gibi gösterme eğilimine girebilirler. Örneğin kurulmuş bir işyerini kapatıp başka bir unvan altında yeni yatırımmış gibi açabilirler) Zamana bağlı vergi tatilleri kısa dönemli projelerin yapılmasını teşvik edecektir. Bu da ekonomiye uzun dönemde önemli bir katkı sağlamamaktadır. Vergi tatili dolayısıyla alınamayan verginin tutarı yani vergi tatilinin maliyeti belirsizdir. Vergi tatilinde mükellefler herhangi bir form doldurmadıkça vergi tatilinin maliyeti bilinmemektedir. Vergi tatillerinde hükümetler vergi yönetimi için harcamada bulundukları halde herhangi bir gelir elde edememektedirler.” Eski ve yeni firmalar arasında eski firmalar aleyhine rekabet şartlarının bozulmasına neden olunmaktadır. Vergi Tatilinin en önemli avantajı ise vergi idaresi için yönetiminin kolay olması ve vergi tatili uygulayan ülkelerde vergi tatilinin yabancı firmaların piyasada tekel konumunda faaliyette bulunmalarını engellediği düşünülmektedir.
Özetle Türkiye’de yargısal aşamadan önce idari aşamada vergi ihtilaflarının mükellefle idare arasında çözümüne yönelik uygulamaların oldukça çeşitlilik gösterdiği dikkate değerdir. Günümüzde bazı alacakların yapılandırılması vb. kanun başlıklarıyla getirilen vergi ertelemesi, vergi borcu taksitlendirmesi ya da cezada indirim, izaha davet, etkin pişmanlık, pişmanlıkla beyan gibi yöntemlerden özellikle de sıklıkla başvurulan uzlaşma müessesiyle birçok sorunun çözümüne gidildiği görülmektedir. Ancak örneğin AB ülkelerinin birçoğunda sıklıkla uygulandığı halde Türk vergi sisteminde bulunmayan uygulamalardan diğer bazıları ise; vergi kredisi, rassal vergi denetimi, vergi ombudsmanlığıdır ki; bu uygulamaların da Türk vergi sistemine kazandırılmasının vergi idaresi ile mükellef arasındaki itilafların çözümünde oldukça yararlı olacağı düşünülmektedir. Şöyle ki; vergi ombudsmanlığında mükellefle idare arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde arabuluculuk mekanizmasından yararlanılarak mükellefe vergi alanında uzman yetkililerce ücretsiz kamusal danışmanlık hizmeti sunulabilecektir. Vergi kredisi savunma sanayii, yazılım sektörü gibi sektörel alanlarda özellikle Ar-Ge’ye ilişkin desteklerin yatırımcı üretici küçük ve orta büyüklükteki firmalara tanınan vergi indirimlerine ilişkin uygulamalar olup doğrudan ödenecek vergi yükümlülüğünden indirim sağlaması bakımından vergi indiriminden ayrılır. Oysaki vergi indiriminde kişinin toplam gelirinden vergi indirimi düşülür. Kişinin toplam gelirinden yapılan vergi indirimi ile kişinin geliri de düşeceği için hesaplanan vergi de düşmektedir. Vergi kredisinin doğrudan ödenecek vergi miktarından indirim sağladığından mükellefler üzerindeki etkisinin daha doğrudan olduğu rahatlıkla söylenebilir ve mevzuatımıza eklemlenmesi bu nedenle önerilebilir. Ayrıca rassal vergi denetimi ise ABD, İtalya, İngiltere vergi sistemlerinde sıklıkla mükelleflerin olağan ve şüpheli nedenlerle teftiş edilmesine alternatif olarak kullanılan bir yöntem olup, mükellefleri teyakkuzda tutan bir yöntem olarak değerlendirilebilir. Bu nedenle son zamanlarda Türkiye’de vergi yoklamalarının dahi mükellefle uyum için cep telefonu kısa mesajı ile haber verilerek gerçekleştirildiği görüldüğünden, Türkiye için de rassal vergi denetiminin mükelleflerin düzgün defter ve belge tutma bulundurma faaliyetlerine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Ayrıca yurtdışında yaygın şekilde kullanılsa da mevzuatımızda kullanımı pek tercih edilmeyen yöntemlerden bazıları mükelleflerin vergi uyumunu artırdığı gibi mali güçlerinin de düzelmesine imkan sağlayacak vergi tatili ve vergi iadesi mekanizmalarına da çok nadir başvurulmaktadır. Nitekim uygulamada vergi iadeleri yerine sıklıkla vergi mahsubu yönteminin tercih edildiği, vergi tatili uygulamasında da Kanada vb. ülkelerde uygulandığı gibi genel vergi tatilleri yerine belirli özel kanunlarda dar kapsamlı sektörel vergi tatillerinin uygulandığı rahatlıkla söylenebilir. Gelir Vergisi Kanunu’nda 20. maddedeki özel kreş ve gündüz bakımevleri ile okul öncesi eğitim (2), ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının işletilmesinden elde edilen kazançlar, faaliyete geçtiği vergilendirme döneminden itibaren beş vergilendirme dönemi gelir vergisinden müstesna oluşu, 2022’de çay, şeker, bakliyat, meyve, sebze gibi temel gıda ürünleri üzerindeki KDV oranının %8’den %1’e düşürülmesi gibi, bu bağlamda verilebilecek örneklerdendir. Türkiye’de ekonomik güçlüklerdeki ve bütçe açıklarındaki artış, enflasyon politikalarının enflasyonu dizginleyememesi yurttaşların vergi yükünü artırıp, dolaylı vergilere ağırlık veren sistemin etkilerini artırmaktadır. Bununla birlikte gelir ve vergi eşitsizliği derinleşmekte, sabit gelirli vatandaşların maaşlarından kesilen vergiler ve dolaylı vergiler, düşük gelir gruplarını çok daha fazla zorlarken, mülteci istihdamındaki artış ve karlılığı artırmaya yönelik ödeme sistemlerindeki dijitalleşmeden yararlanılarak ve pek çok diğer sebeple artan yüksek kayıtdışılık oranı ve büyük şirketlere tanınan vergi istisnaları vergi sistemindeki adaletsizlikleri şiddetlendirmektedir. Gelir ve servet dağılımındaki eşitsizlikler yeni ek servet vergileriyle giderilmek istenirken mükellefler arasındaki mali uçurum daha da artmaktadır. Dolayısıyla vergi tatili benzeri türündeki politikaların tüketici refahını artırmada genellikle olumlu etkileri olsa da, bu etkiler uygulamanın şekline ve süresine bağlı olarak değişecektir. Ancak Kanada’daki gibi enflasyon oranı yıllık yaklaşık %6,4 gibi tek haneli olan bir ülkede dahi genel ama kısa süreli de olsa enflasyonun hayat maliyet giderlerini artırması nedeniyle vatandaşlara destek için getirilen market, oyuncak, kitap alışverişlerinde geçerli vergi tatili uygulamasının, Türkiye gibi enflasyonu dizginlemekte güçlük çeken ülkeler için Kaldı ki Türkiye için 2024 yılı TÜİK yıllık enflasyon rakamı %65 olarak açıklanmıştır. (Bknz. https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/55688643-cd6d-48a8-a520-511e420f436f/SunumB08_02_2024.pdf?MOD=AJPERES) güzel bir örnek teşkil ettiği değerlendirilerek bu tür uygulamaların Türkiye için de özellikle genel ve kısa süreli uygulanacak şekilde getirilmesi yararlı olacaktır.