Şu güzel bahar günlerinde en sık sorduğum soru “Neden hekim olunur?” . Bu sorunun yanıtını vermek için kişilik kuramlarına bir göz atmak gerekiyor. Karşımıza çıkan yanıt büyük olasılıkla “İnsana yardım” olacaktır. Hekim, hayatın merkezine yaşamı ve varoluşu yerleştirir.
Çevreme baktığım zaman hekimlerde yaşama ve varoluşa karşı bir saygıyı her dem gözlemliyorum. Bu saygı ve hiç şüphe yok ki insan sevgisi, bireyi hekimlik mesleğine sürüklüyor. Her birimiz bu yelpazenin bir yerlerine oturuyor ve başlıyoruz mesleği icra etmeye… Meslek, doğası gereği zor ve stresli. Ben başka mesleklerle kıyaslamak istemiyorum; çünkü, bizden daha çok kim ölüm görür sorusuna cevap vermekte zorlanıyorum. Hayatın neşeli kısmından çok, hüzün ve başka insanların acıları hekimin yaşamına eşlik ediyor. Nereye gitsek ne yapsak hastalarımızla ilgili sorunlar da bizimle yolculuk etmekte. Sözün özü meslek stresli ve yorucu. İnsan sanıyor ki bu kadar zor bir meslekte çokça fayda olmalı. Zaman geçtikçe bu mesleğin öyle bolca para pul getirmediği de anlaşılıyor; en azından bizim memlekette böyle. Elbette ülkemin yoksul haline bakınca insan ses de çıkaramıyor edebinden. Hasta sayısı günden güne geometrik bir artış hızı gösteriyor; insan bazen bu kadar hastaya nasıl bakarım diye dehşete düşüyor. Elbette iyi işler de vardır; bu ara göremesek de…
İnsan hayatı için gece gündüz didinen hekimler gün oluyor mahkeme mahkeme sürünüyor. Hatası varsa elbette sorulmalı. Birileri bizi cezalandırıyor da biz görmezden mi geliyoruz bilemiyorum. Sorun çok; üniversitelerde daha da büyük sorunlar var ve kanımca daha da artacak. Kadro sorunları gitgide daha da derinleşecek. Yakın bir gelecekte üniversitelerde çalışacak hekim sayısı oldukça azalacak. Zorunlu hizmet ve hekimlerin serbest çalışmaya yönelmeleri ve üniversitelerin sorunları genç hekimleri üniversitelerden uzaklaştırmakta. Bu sorunlara alıştık ama kanıksamadık.
Son zamanlarda bir sorun var ki ne alışılabilir ne de kanıksanabilir. Yaşamsal nitelikteki bazı ilaçların ithal edilmesinde çok ciddi problemlerle karşılaşılmakta. Özellikle yoğun bakımda çalışan hekimlerin büyük sorunlar yaşadığı açıktır. Bir türlü ithal edilmeyen kolistin, hidrokortizon, noradrenalin gibi çok ucuz olan ama hayat kurtaran ilaçlara bir de human albümin, immünglobulin gibi ürünler eklendi. Bu ilaçların yokluğu hasta yaşamına mâl olabilir. Neden böyle sorunlarla karşılaşıyoruz? Sorun hangi basamakta ise bunun çözülmesi gerekmez mi?
Türkiye’de neden hekim olunur? Bu sorunun herkesin bakış açısı ile bir yanıtı mutlaka vardır. Ama hiç şüphe yok ki insan sevgisi ve insana yardım etmek arzusu en temel gerekçeyi oluşturmaktadır. Saygım ve sevgim sizlerle…