Bu ayın konusu iletildiğinde, ne kadar da önemli konu seçilmiş diye düşündüm. Uzun zamandır açıklıklar var, değerlendirilmesi gerekir diye düşündüğüm konuları paylaşma olanağı sağlanmış oldu.
Konu, kamu kurumlarının hazırladığı stratejik planlar ve stratejik yönetim ile ilgili. Kamu kurumları 2003’te yayımlanan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereği 4-5 yıllık stratejik planlarını yaparlar.
Değerlendirilmesi gereken birinci konu, stratejik planların hazırlanması ve stratejik yönetimin uygulanması. Sorun: Ulusal veya kent olarak bütünleşik stratejik planların yapılmaması.
Yasada stratejik plan şöyle tanımlanıyor: “Stratejik plan: Kamu idarelerinin orta ve uzun vadeli amaçlarını, temel ilke ve politikalarını, hedef ve önceliklerini, performans ölçütlerini, bunlara ulaşmak için izlenecek yöntemler ile kaynak dağılımlarını içeren planı”. Bu yasaya göre her kamu kurumu, stratejik planını hazırlıyor. Örn. valilik ve belediyenin ayrı kurum stratejik planı var. İlin bütünleşik stratejik planı bulunmaz. Her bakanlık ayrı hazırlar, ülkenin bütünleşik ulusal planı ve sektörel ulusal planlar bulunmaz.
Ulusal ve kentsel stratejiler kurum planları içerisine yerleştiriliyor. Bir ülkenin ve kentin yönetimi ve gelişmesinden yalnız kamu kurumları mı sorumludur? Araştırmacısı, eğitimcisi, hizmet sağlayıcısı, üreticisi ve sosyal bağlamda tüm vatandaşı sorumlu değil midir?
Böyle olunca sektör paydaşları ve sektörler arasında iş birlikleri yapılamıyor. Stratejik planlar; sektörün araştırma, eğitim, üretim, hizmet, sosyal yönü vb. alanlarına yönelik hazırlanamıyor. Bu bağlamda, kamu kurumu, özel kuruluşlar ve STK’lar ulusal hedeflere doğru el birliği içerisinde yol haritalarını çizip, etkili sektörel ekosistemler oluşturamıyor. Bu nedenle her iş sadece yürütülüyor. Yangın olunca kurtarma davranışı tercih ediliyor.
Kalkınma planları, Cumhurbaşkanlığı Programları, üst politika belgeleri var diyenler olacak. Evet var ancak sektörel ve sektörler arasında eşgüdüm içerisinde değerlendirmelerin yapılmasına olanak tanımıyor, hiçbirisi… Yalnız, bakanlıklara stratejik planlarında yol gösteriyor.
Ülkemizde, planlama bilimsel yaklaşımla yapılmıyor gibi görünüyor. AB direktifleri kapsamında yasalar çıkarılıyor. Kılavuzlar hazırlanıyor. Ancak uygulayanların bilgi yeterliliği değerlendirilmeli. Çoğunlukla talimat insanı çalışma kültürü var. “Ne derlerse onu yapayım. Öğrenmem gerekmesin yaklaşımı”.
Değerlendirilmesi gereken ikinci konu: Süreç ve faaliyet sonuçlarının stratejik hedeflerle eşleştirilmemesi ve performansın kalite boyutunun unutulması. Planlamadaki hedeflere erişmek için gerçekleştirilen program, proje, süreç ve faaliyet gibi uygulamaların sonuçları stratejik hedeflerle bağlantılandırılmıyor.
Stratejik hedeflerle iş süreci hedefleri ilişkilendirilmelidir. Bunun için “Dengeli Puan Kartı (Balanced Scorecard)” ile “Hoshin Planlama/Stratejinin Yayılması (Hoshin Kanri)” gibi çeşitli bilimsel yöntemler var.
Sürekli iyileştirme yöntemleri var. Örneğin, Kalite çemberi. “Planla, Uygula, Kontrol et, Önlem al” döngüsüdür. PUKÖ olarak bilinir. Herkes bildiğini söyler ancak çok azı uygular. ISO 9001 Kalite Yönetimi Sistem belgesini almış kurumlarda, çoğunlukla belirli aralıklarda uygulandığı gözlenmez. İş süreci yönetimi de Tasarla, Planla, Uygula, Kontrol et, İyileştir (TPUKİ) sürekli iyileştirme döngüsüne göre yürütülür.
Bunlara döngü denir. Çünkü PUKÖ ve TPUKİ’nin her aşaması birbiriyle ilişkilidir. Birisi eksik ise sürekli iyileştirme gerçekleştirilemez. Planlama aşamasında tüm çember parçaları belirlenmezse planlamada sorun var demektir.
Stratejik planlarda, performans kalite boyutunu kapsamıyor. Performans göstergeleri, gerçekleştirilmesi gereken sayılar oluyor. Dolayısıyla stratejik plan hazırlama kılavuzunda istenen ve girişimlerden elde edilen kalite ölçülerine göre nitel değerlendirme gerçekleştirilemiyor.
Sürekli, gelişmekte ülkeler arasında olmamızın nedenlerinden birisi, planlama sistemindeki ve uygulamasındaki sorunlardan olamaz mı? Bu değerlendirmeler ışığında, sorunlar ve çözüm önerileri aşağıda özetlenmektedir.
Sorunlar:
Ulusal stratejik planlama açısından: Bütünleşik ulusal ve kent stratejik planlarının eksikliği nedeniyle bütünleşik bir yaklaşım geliştirilemiyor. Sektörler arası etkili koordinasyon ve ekosistem oluşturulamıyor.
Uygulama ve performans açısından: Sürekli iyileştirme döngüleri planlama ve uygulamada etkin değil. Performans ölçümleri ve sonuç raporları net değil ve değerlendirme süreçleri yetersiz.
Planlama ve uygulama kültürü açısından: Planlama süreçlerinde bilimsel yaklaşımlar eksik ve uygulayıcılarda bilgi yetersizliği olumsuz sonuçlara neden oluyor. Katılım eksikliği, bilgiye direnç ve “yaptım oldu” anlayışı yaygın.
Öneriler:
Sektörlere özgü ulusal stratejik planlar hazırlanmalı: Her sektör için araştırma, eğitim, üretim, hizmet, denetim ve sosyal belirleyicileri gibi tüm alanları kapsayan net ve anlaşılır ulusal strateji belgeleri oluşturulmalı.
Katılımcı ve süreç temelli yaklaşım benimsenmeli: Sektörel ekosistemler etkin şekilde kurulmalı, iletişim ve iş birliği artırılmalı.
Performans değerlendirmeleri iyileştirilmeli: Kalite ve süreklilik dikkate alınmalı, anlaşılır sonuç raporları vatandaşlarla düzenli paylaşılmalı.
Modern yönetim yöntemleri uygulanmalı: Yönetim biliminin güncel ilkeleri benimsenmeli ve dijital çağın gerekliliklerine uyum sağlanmalı.
Kültürel alışkanlıklar değiştirilmeli: Bilimsel yöntemlere açık olunmalı, ekip çalışması teşvik edilmeli, sürekli eğitimin kapsayıcılığı ve sürekliliği sağlanmalı.
Türkiye’nin stratejik planlama sistemindeki açıklıkların giderilmesi için sektörlere özgü ulusal stratejik planların hazırlanması, katılımcılık ve bilimsel yöntemlerin benimsenmesi kritik önemdedir.
Yoksa dijital çağın gereklilikleri karşılanamayabilir …