Depremzedeler için fitre fonu kurulmalı ve kurumsallaştırılmalıdır. Tehlikede iştirak nimette taksimat İslam’ın sosyal yardımlaşma ve dayanışma teknikleri arasında birincil ana ilkesidir. Depremzedelerin uğradığı zararları tabanın tümüne küçük primlerle yaymak hem daha akılcı hem de bu sorumluluğu bütün topluma yaymaktır. Bu vahiy kaynaklı ihmal edilen bir projedir. Bu projenin yürürlüğe sokulmasıyla devletimizin rahatlamasına ve milletimizin tehlikelere karşı sigortalanmasına imkân verilmelidir. Bu proje zamanla daha ciddi yapılanmaya sokulmalıdır. Bu proje her insanın can sigortasının yapılmasıdır. Yani kişilerin gelir potansiyelinin yaşatılmasıdır. Bundan sonraki yazılarımda zekât dahil sosyal yardımlaşma dayanışma tekniklerini, vahiy kaynaklı fon kaynaklarını bir bir gündeme getireceğim. İhmal edilen vahiy projeleri yaralarımızı daha da kanatmaktadır.
Klasik dönem can sigortası kavramı desene FİTRE. Vayy kavramlarımızı sabitleyemedik. Oysa ilahi kavramlarımız, bize emanetti. İcma, sana ne kadar da ihtiyacımız vardı. Kavramlar zamanla gelişir, büyür belki de kurumsallaşır. Dereler, ırmaklara, ırmaklar denizlere akar. Okyanuslarda yüzmek bir o kadar da tehlikelidir. Desene can sigortasına ihtiyacımız var. FITRAT.
Çocuktuk ama bir dünyaya doğmuştuk. Bulduğumuz, büyüdüğümüz, kavramlar bambaşka kavramlardı. Büyüdük. Ama güncel kavramlarla, ilahi kavramlar arasında sıkıştık. İlahi kavramlar, güncel kavramlar. Elimize alsak yakıyor, bıraksak sönüyordu. Sekülerizm mi? Tutuculuk mu? Yozlaşma mı? ne derseniz deyin. İlahi kavramlarla, güncel kavramları vuruşturduk. Yine de ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabildik. Mutluluğu da bulamadık. Bocalayıp durduk. Yeni kavramlara alerji duyduk. Nice yürekler yaraladık, nice kalpler kırdık. Teknoloji gibi zorunlu güncellemeleri de yapamadık. Şekil mi asıldı, yoksa mahiyet mi bilemedik. Çırpındıkça çırpındık. Battıkça battık kadar kirli bilgi, kirli kavram doğdu ki artık pro sabunu bile işe yaramaz oldu. Desene ortak aklı ve ortak algıyı oluşturmak zaman alacak. Belki çoğumuz bunu da görmeyecek. Oysa bugün kavramlarımızı güncelleyemezsek ne bugünü ne de dünü anlayamayız. Gelin bir şeyin hepsini yapamıyorsak, tamamını terk etmeyelim. Zararın neresinden dönersek kardır, diyelim. Yeter artık bir çözüm bulalım …! Fitre desek Müslüman, can sigortası desek kafir mi olunur?
Toplumsal hayatın şehadeti, “ *tehlikede iştirak, nimette taksimattır”,* bölüşümdür. Ancak yine de mal canın yongasıdır derler. Mal da emanet, can da emanet. Malda yalan, canda yalan. Fitre yaradılış, can sigortası demektir. Fıtrat primi… Yaradılış primi… Yaradılış sigortası… can / hayat sigortası…Vay bizi bizden fazla düşünen ilahi emir, FİTRE. Ne kadar da bugün anlamsızlaştın? Ne kadar da mahzunsun? Oysa sana yetimler, şehitler, mağdurlar bakışlarını ufuklara çevirmiş dönüşünü beklerler. Derman olacak dönüsünü KURUMSALLAŞMANI beklerler. Bugün depremzedeler, şehitler, yetimler, sığınacak bir liman, tutunacak bir dal ararlar.. NERDESIN?
Fitre zorunlu sosyal güvenlik araçlarından biridir. İlk dönemin can / hayat sigortası mahiyetindedir. Söze değil öze bakalım. Fitre, kaynağı itibariyle en yaygın sosyal güvenlik araçlarından biridir, küçük primlerden oluşur. Fitre, yıllık cari rizikolara karşı sağlam bir teminattır. Keza can güvenliğini tehdit eden tehlikelere karşı zorunlu yaptırım içermektedir.
Fitre, adeta küçük primlerden oluşan asgari miktarı belirlenmiş sabit primli can sigortasıdır. Pek çok hikmete mebnidir. Keza oldukça yaygın prim toplama alanı bulunmaktadır… Her doğan çocuk fitrenin konusu hatta ana rahmindeki eksik hak ehliyeti olan cenini bile katanlar vardır. Fitre, yıllık tehlikeye maruz kalan bireyler için sigorta, gerçekleşen rizikolara karşı ciddi bir teminattır.
Merkezden taşraya kadar, yıllık cari rizikolara karşı ciddi bir teminat olması, sabit primli olması, prime benzeyen küçük meblağlardan oluşması günümüz sosyal güvenlik araçlarından sigortaya da benzetilir… Belli ki dün de bugün de aynı ihtiyaç ola gelmiştir. Fitrenin sabit değer ifade etmesi, aktüeryal dengenin kurulması için önemlidir. Sabit primli sigortalar sosyal gerçekliğin zorunlu şartlarındandır. Klasik dönemde beyana tabi olan fitre, sosyal güvenlik sisteminde ortaya çıkan boşlukların doldurulması için önemli bir müessese kabul edilmiştir. Fitrenin kurumsal bir müessese haline getirilmesinin önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bugün gerçek manada bir kurumsallaşmaya gidilmesi de kaçınılmazdır. Yetim, yoksul, dul, şehit ve mağdur ve mazlumların sayısı git gide artmaktadır… Fitrenin merkez ve taşralarda kurumsallaşması, yıllık cari rizikolara karşı toplumun alacağı ciddi bir teminattır. Bir toplumun kalkınmışlık göstergesi, sosyal güvenlik ağının merkezden taşralara kadar ciddi örgütlenmesinden geçmektedir…Gelin Türkiye’mizi yeniden yapılandıralım…Sosyal güvenlik araçlarımızı, fon kaynaklarımızı devreye sokalım…Kur’an’dan akan, Yeşilırmak ve Kızılırmak, Fırat ve Dicle nehirleri kadar irili ufaklı fon kaynaklarımızı harekete geçirelim…Türkiye’nin kalkınması da buradan geçer…Yalnız birbirimizi anlayalım…Daha fazla kavram dövüşü yapıp birbirimizin kanını dökmeyelim…Yazıktır…Günahtır…Maksat Allah’ın rızasıdır…Saygılarımla..