Türkiye’nin doğal akışı demokrasiye doğru…
Bu sevindirici bir gelişmedir.
Anayasa’nın değişmez ilkeleri bile tartışılıyor.
“Değişmeyen tek şey değişimdir” ilkesinin dayanılmaz süreci, tarihsel gerçeğini sergiliyor. Yıllardır söylediğimiz “bu anayasa ile Türk Milletini adaletle yönetemezsiniz” dileği hedefe doğru seyrediyor.
Türkiye 12 Eylül darbe Anayasası ile 27 yılını geçirmemeliydi.
Türk milleti bunu hak etmemişti.
Bir darbe liderinin cumhurbaşkanlığını meşrulaştırmayı da üstlenerek yapılan bir halk oylamasıyla kabul ettirilen bir Anayasa…
Şimdilerde değiştirilme aşamasında…
Nasıl bir Anayasa?
Evrensel adalet ilkeleriyle yapılandırılan,
Evrensel insan haklarını koruyan,
Evrensel hukuk felsefesini içeren,
Cumhuriyeti demokratik yöntemlerle işleten,
Sosyal devlet dengesini yaşam biçimine dönüştüren,
İhtiyaca göre yenilenen,
Çağdaş bir Anayasa.
Yasa değil, “Anayasa”
Yönetmelik değil, “Anayasa”
Yönerge değil, “Anayasa”
Çelişkiler yumağı değil “Anayasa”
Evet, biliyorum, zor!
Evrensel düşünmeyen insanlar evrensel Anayasa kotaramaz.
Düşünce devrimi geçirmeyen insanlar düşünmenin önündeki engelleri kaldıramaz.
Bağımsız düşünmeyen insanlar, Anayasaların “evrensel” yasaların “milli” ihtiyaçları karşılaması gerektiğini düşünemezler.
Bilimsel düşünmeyen çevreler, bilim felsefesinin dinamik gücünü anayasalara sokmak istemezler.
Biliyorum!
Anayasanın değişmez maddelerinden olan ikinci maddesinin altını çizerken, cümleleri değiştirerek değişmezliğini ispata (?) çalışanlar var.
Anlıyorum çelişkilerini.
Anayasanın İkinci maddesinin son cümlesi aynen şöyle:
“… demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Yani, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Şimdi bakalım bu son cümle şöyle yazılabilir mi?
“Lâik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Yazılabilir!
Ama öyle yazılmamış!
Ya da:
Şöyle yazılabilir mi?
“Laik Cumhuriyettir…”
Yazılabilir!
Ama öyle yazılmamış.
Ya da şöyle:
“Demokratik Cumhuriyet…”
Yazılabilir!
Hayır öyle de yazılmamış!
Nasıl yazılmış?
“Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.”
Yani, evet yani önem sırasına göre dört kavram kullanılmış.
Öncelikle “demokratik” denmiş.
Çünkü demokrasi olmayan bir toplumda laiklik olamaz.
Demokrasi varsa laik devlet vardır!
Demokrasi varsa sosyal devlet gerçekleşir.
Demokrasi, laiklik ve sosyal yapılanma varsa hukuk devleti vardır.
Yeni cumhurbaşkanı Anayasa hukukçusu değil ama adaletin evrenselliğini felsefe edinmişse, çelişkileri çözmekte öncülük yapabilir.
Sözün özü, ehliyet, emanet ve adalet ilkelerine uyan, bağımsız, bilimsel ve evrensel düşünen bir cumhurbaşkanı Türk Milleti’ne çağ atlatır.
Yetki, sorumluluk ister.
Hayırlısı olsun!