Kader konusu, insanlar arasında çok tartışılmaktadır. Ben bu yazımda bu tartışmanın üzerinde durmayacağım. İnsan olarak her şeyi kadere bağlıyoruz. Bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü Allah’ın iradesi her şeyin üstündedir. Allah insanlara irade hürriyetini vermiştir. İnsan iradesini iyilikte de kötülükte de kullansa, Allah onun istediğini verir. Bu olay, Allah’ın bilgisi ve iradesi dışında olamaz. Ancak insan iradesini iyilikte kullanırsa, Allah ona göre onun mükâfatını verir ve iradesini kötülükte kullanırsa karşılığı olan cezayı veriri. Bazen insan çeşitli kötülükleri yapar, yanlış hareketlerde bulunur, başına çeşitli felaketler gelir. Sonuçta da kaderim böyleydi der ve suçu kadere atar. Bu yanlış bir düşüncedir, insan tercihinin karşılığını görü. Kendini savunup suçu kadere atmak doğru değildir. Ancak insan iradesinin dışında gelişen ve meydana gelen bazı şeyler vardır ki insan onlardan sorumlu değildir. İşte bu gibi şeyler gerçek anlamda kaderdir. Zaman zaman bazı kişiler de “İnsan kendi kaderini kendi belirler” deyip kaderi inkâr etme yoluna gitmektedirler. Ancak insanın doğduğu yer, evlilikte mutluluğu yakalayıp yakalayamaması ve öldüğü yer gibi bazı hususlar, insan iradesini aşmaktadır ve bunlar kaderdir. İnsan, bunlardan dolayı sorgulanamaz.
Coğrafya kaderdir deniyor. Doğrudur. Hiç kimse doğduğu yeri belirleme hürriyetine sahip değildir. Bu, sadece Allah’ın irade ve takdirine bağlı olan bir şeydir. Dolayısıyla herhangi bir insanı doğmuş olduğu yere ve orada yetişmiş olduğu kültüre, etkin kökene göre küçümseyip dışlamak, doğru değildir, büyük bir yanlıştır.
Ölüm konusu da böyledir. Hiçbir insan ne zaman ve nerede öleceğini bilmez. Dolayısıyla o da bir kaderdir ve insan iradesinin dışında, Allah iradesine bağlı olan bir olaydır.
Evlilik konusuna gelince, tartışmaya müsait bir konudur. Bazı kişiler evlenmeden önce düşünür, ilkeli davranır ve evlenir. Ardından da mutlu olur. “İşte ben şöyle şöyle davrandım, ondan sonra evlendim ve dolayısıyla mutlu oldum” der. Aslında bu iddia doğru değildir. O kişi gereğini yapmış, ona göre hareket etmiş, ondan sonra evlenmiş ve Allah ona hayırlı birini denk getirip mutlu etmiştir. Kadın veya erkek her kişi güzel duygularla, mutlu olma umuduyla evlenir. Ancak bazen işler çok tersine gider. Hiçbir peygamber mutsuz olayım diye evlenmemiştir. Ancak evlilikte çok acı yaşayıp mutsuzluğun alasının ıstırabını çeken peygamberler olmuştur.
Yıllar önce bir gün Ankara’ya gidip bir sempozyumda konuşmak üzere Diyarbakır’da uçağa bindim. Yanıma Diyarbakır’da öğretmen olarak görev yapan Trabzon/Çaykaralı bir hanımefendi denk geldi. Konuştu, sohbet etti, çeşitli sorular sordu. Haliyle mesleğimi, nereye gideceğimi ve benzeri şeyler sordu. İlahiyatçı tefsir profesörü olduğumu söyledikten sonra, hemen “İslam’a göre kader var mıdır?” diye sordu. Ben de kader ile ilgili bazı açıklamalarda bulunduktan sonra netice olarak “Kader vardır” dedim. O, ısrarla “Kader yoktur, insan kendi kaderini kendi belirler” dedi Karadenizli bazı İlahiyatçı profesörlerin de adını söyleyerek onların da kaderin olmadığını söylediklerini nakletti. Ben kendisine şöyle söyledim:
“Ben size evli olup olmadığınızı sormuyorum. Bir erkekle tanışıyorsunuz, konuşuyorsunuz, enine boyuna konuşup gerekli araştırmaları da yaptıktan sonra çok güzel duygu ve umutlarla evleniyorsunuz. Fakat adam bir süre sonra size karşı her türlü kötülüğü yapıyor, adamın çeşitli yanlışları ortaya çıkıyor, bütün hayalleriniz yıkılıyor ve adamdan ayrılmak mecburiyetinde kalıyorsunuz. Bunda sizin bir kusurunuz, hatanız, günahınız var mıdır? Bu sizin kaderiniz değil midir? Veyahutta evlendiniz, çok çok mutlu oldunuz. Fakat bir türlü çocuğunuz olmuyor. Bu da bir kader değil midir? Çok değerli bir kadın bunu yaşayabildiği gibi, son derece iyi bir erkek de aynı şeyleri yaşayabilir. Bu da onun kaderi değil midir?”
Benim bu sözlerim üzerine kadın bayağı düşündü, derin hayallere daldı. Ondan sonra bana döndü ve “Doğru söylüyorsunuz. Evlilik bir kaderdir!” dedi. Kim bilir o anda aklından neler geçti, yaşamış olduğu veya şahit olduğu ne gibi olaylar zihninde canlandı!
SONUÇ
İnsan iradesinin dışında gelişen bazı şeyler vardır ve bunlar kaderdir. İnsanın doğduğu coğrafya, evlilikte yaşadığı bazı sorunlar ve öldüğü yer, onun kaderidir. Önemli olan, bizim irademizi hayırda kullanmamız ve her konuda haktan ayrılmamaya çalışmamızdır.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunarken, hayırlı kaderler diliyorum.