Sağlık ve spor ilişkisi
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sağlıklı olmayı ilk önce “hasta olmama” ve “iyilik hali” olarak görürken, günümüzde artık sağlıklı olmayı sadece hastalık veya sakatlığın olmaması olarak değil; fiziksel, sosyal ve psikolojik sağlık olarak güncellemiştir. Günümüz şartlarında sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için dengeli beslenmek kadar spor alışkanlığı da önem arz etmektedir. Genel anlamda spor olarak adlandırdığımız hareket, egzersiz, yürüme, koşma veya fiziksel aktivite uygulamaları, sağlıklı yaşamın temelini oluşturmaktadır. Bu spor uygulamaları ile sağlıklı yaşam arasında doğrusal bir ilişki olduğunu artık bilmeyen yoktur. Bireylerin fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan sağlıklı bir hayat sürdürmede spor uygulamalarının etkisini kanıtlayan binlerce bilimsel çalışma yapılmış ve kanıtlanmıştır. Bu açıdan fiziksel, sosyal ve psikolojik sağlığımızı korumada dengeli beslenme ve spor alışkanlıkları edinmek ve bunu devam ettirmek zorunda olduğumuz aşikardır.
Spor alışkanlıkları bireylerin kalbini ve kaslarını güçlendirir, fiziksel performansını artırır, obezite riskini azaltır, hastalıklara karşı dirençli olur, sosyal iletişimi artarak toplumla uyum içinde sağlıklı birey olma şansını yakalar. Spor uygulama ve faaliyetlerini ev, okul, işyeri veya spor dallarına özgü alanlarında yapma gibi birçok alternatif imkan vardır. Spor ve sağlık birbiri ile denge içinde olmalıdır. Düzenli spor alışkanlığı bağışıklık sistemini güçlendirir. Dünya Sağlık Örgütü, bilhassa yeni koronavirüs salgın sürecinde herkesin fiziksel aktivite ve egzersiz yapmasını önermektedir. Bunun için de düzenli spor yapma alışkanlığı kazanmada planlı hareket etmenin önemi kavranmalıdır.
Türkiye’nin sosyal anket servisi Poltio tarafından 2017 yılında yapılan toplam 19 bin 859 kişinin katıldığı ankette, Türkiye’de spor yapanların oranı %46 olarak gösterilmektedir. Bu çalışmaya göre spor yapmadığını (%54) belirtenlerin yüzde 60’ı zaman bulamadığını, yüzde 17’si spor yapmanın hoşlarına gitmediğini, yüzde 15’i doğru antrenman yöntemlerini bilmediğini ve yüzde 8’i ise spor yapmanın gerekli olmadığını belirtmiştir. Spora başlamayı düşünenlerin oranı %52,3 iken, yüzde 47,7’si ise spora başlamayı düşünmediğini belirtiyor. Yine bu ankette göre spor yapanların yüzde 32,7’si spor yapma nedeni olarak “sağlıklı yaşam” düşüncesi ile yaptığını dile getiriyor. Cevap verenlerin “sağlıklı yaşamı” nasıl yorumladıklarına baktığımızda ise %18,7’si kilo vermek, %17,7’si kendini iyi hissetmek, %14,1’i fit olmak, %10’u kas yapmak, %5’i spor alışkanlığı kazanmak ve %1,8’i kilo almak için yaptığını söylüyor. Bu sonuçlar gösteriyor ki, toplumun sporun sağlıklı yaşamdaki yerini iyi kavranmadığı, spor alışkanlığı edinme amacının %5 civarında olduğu, toplumun geneli düşünüldüğünde ülkemizde spor alışkanlığının yeterince yaygınlaşmadığı görülmektedir.
Çocuk sağlığı ve spor: dikkat, konsantrasyon, postür ve obezite
Teknolojik yaşam tarzımız fiziksel güce dayanan yükleri bireylerden almış, hayatı kolaylaştırmıştır. Eskiden birçok iş için büyük çaba ve zaman gerektiren işler artık çok az bir zamanda kolayca yapılabilir hale gelmiştir. Bu durum bireylerin boş ve serbest zamanlarını arttırmış, fazla zamana sahip olunca da daha çok hareketsiz serbest zaman ve oyun, aktivite alışkanlıkları (bilgisayar oyunları, eğlence oyunları vb) edinilmeye başlanmıştır. Yine güncel bir vaka olan ve tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını, bireyleri belirli sürelerde ev ortamında olmak zorunda bırakmıştır. Salgın nedeniyle bireyler evde hareketsiz kalmıştır. Bu durum ise, pandemiden korunalım derken uzun dönemde de sağlığın bozulma riskini doğurmaktadır. Bu durumda daha çok boş zamana sahip olmalarına rağmen, yeterli olmayan fiziksel aktivite ve hareketsiz yaşam alışkanlıkları beraberinde obezite, çeşitli kronik rahatsızlıklar (tansiyon, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar vb. gibi) oluşmaya başlamıştır. Günümüzde pandemi ve teknolojik hareketsiz yaşamın neden olduğu hastalıkların giderek artması, tüm toplum kesimlerinde fiziksel aktivite ve sporun önemine dikkat çekmektedir. Bu açıdan, ev ortamında hareketimizi sürdürmek ve düzenli fiziksel egzersizler yapmak bilhassa çocuklar için elzem bir durum yaratmaktadır.
Günümüzde akıllı teknoloji ile birlikte yaşam kolaylaşmış, internet günlük yaşamı her şeye ulaşılabilir hale getirmiştir. Bilgiye ulaşmak ve günlük işler daha hızlı yapılırken, öğrencilerin okul ve okul dışındaki yaşam tarzı da değişmeye başlamıştır. Bu yaşam tarzında günün çoğu evde veya kafelerde, bilgisayarlı oyun veya sosyal medya uygulamaları ile geçmektedir. Çocuk ve gençlerdeki bu yaşam tarzı hareketsizlik ve yetersiz kalori yakımı ile birlikte obezitede artış, postür, dikkat ve konsantrasyon düzeylerinde bozukluk şeklinde kendini göstermektedir.
Ülkemizin eğitim-öğretim kurumlarında 1900’lü yıllardan itibaren uygulanmakta olan “Beden Eğitimi” dersi uygulamaları hala eski işleyişini (kasa, minder, düzen alıştırmaları vb.) korumaktadır veya birçok okulda çeşitli nedenler (tesis, araç-gereç, öğretmen yetersizliği vb.) ile yapılmamaktadır. Halbuki günümüzün teknolojik ve modern yaşam tarzı ile birlikte çocuklarda hareketsizlik, obezite, postür bozukluğu, dikkat ve konsantrasyon düzensizlikleri sıkça görülmektedir ve bu durum, sağlıklı bir toplum olmaya engel olan öncelikli konulardandır. Bu sağlık problemlerinin çözüm noktasında beden eğitimi ders müfredatlarının güncellenmesi önem arz etmektedir. Bu amaçla, daha önce pilot uygulamalarını beden eğitimi derslerinde çocuklar üzerinde yaptığımız, “dikkat, konsantrasyon, obezite ve postür” araştırmalarında spor uygulamaları sonuçları paylaşılarak, çocuk sağlığı ve dolasıyla toplum sağlığını korumada beden eğitimi dersinin güncel konumuna dikkat çekilecektir.
Beden eğitimi derslerinde dikkat ve konsantrasyon oyunları çocukları eğlendirirken, aynı zamanda bu özelliklerinin gelişmesine ve korunmasına da yardımcı olabilmektedir. Bu amaçla kontrol gruplu 12-14 yaş çocuklar üzerinde yaptığımız araştırmada; sekiz haftalık eğitsel oyun ve dart eğitiminin, öğrencilerin dikkat ve konsantrasyonu ile el-göz koordinasyon düzeylerine yüksek düzeyde olumlu etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Eğitsel oyun eğitiminin ve dart atışlarının, çocukların gelişimleri üzerinde olumlu etkileri olduğu, dikkat ve konsantrasyon düzeylerine % 43,7 oranında etkisi olduğu gözlenmiştir. Bu sonuçlar özellikle beden eğitimi derslerinde dikkat ve konsantrasyon artırıcı eğitimin önemini ortaya çıkarmaktadır.
Yine ilköğretim çağındaki 9-13 yaş çocuklarda 8 hafta boyunca, haftada bir defa beden eğitimi derslerinde uygulanan postür düzenleyici egzersizlerin, omurganın postür eğrilik derecelerine yüksek düzeyde olumlu etki yaptığı saptanmıştır. Bu çalışmanın öntest-sontest sonuçları kıyaslandığında, 8 hafta boyunca uygulanan egzersiz programının postüre olumlu etkisinin olduğu gözlenmiştir. 9-13 yaş çocuklara haftada 45 dakika süresince 8 hafta boyunca ara verilmeksizin uygulanan egzersiz programındaki hareketler, üçer tekrarlı setlerle uygulanmıştır. Bu süre sonunda skolyometre ile yapılan ölçümlerde, omurganın sağa ya da sola eğrilik düzeyinde % 72,2 oranında azalma olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmada, 45 dakikalık 8 haftalık egzersiz uygulaması kız çocuklarının beden kitle indeksinde % 74,9, erkek çocuklarda ise % 69,4 oranlarında bir değişim meydana getirmiş, obezite düzeyine olumlu bir etki oluşturmuştur. Ayrıca obezite düzeyi yüksek olan çocukların postür düzeylerinde daha fazla (%79,9) bir değişim gözlenmiştir. Çalışmamızda, 9 yaşındaki çocukların ön test sonuçlarına göre postür değişimleri daha fazla (% 80,0), 13 yaş çocuklarda ise daha az (% 48,5) bir değişim olduğu saptanmıştır.
Sonuç olarak, yüksek lisans tezi kapsamında öğrencilerimiz ile yaptığımız bu küçük sportif pilot uygulamalarında dahi, çocuklarda obezite, postür, dikkat ve konsantrasyon düzeylerinde olumlu sonuçlar alınması, toplum sağlığını korumada spor uygulamalarının önemini artırmaktadır. Buradan hareketle, ülkemizdeki çocuk, genç ve yetişkinlere yönelik ister evde, okulda, ister özel alanlarda yapılacak sportif uygulamaların toplum sağlığı düşünülerek belirli bir sistem içinde, geleceğe dönük sürdürülebilir planlamalar ile gerçekleştirilmesi çok zor olmasa gerek. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı, spor kulüpleri, sağlık kurumları ve sağlık politikasına yön verenler bir arada çalışmalı ve gün geçirmeden uygulama planları oluşturmalıdır.
Kaynaklar
- Türklerin yüzde 46’sı spor yapıyor. https://www.milliyet.com.tr/gundem/turklerin-yuzde-46-si-spor-yapiyor-2439720.
- ORHAN S. Oyun Eğitiminin Sedanter Çocukların Dikkat ve Konsantrasyon Düzeyi ile El-Göz Koordinasyonuna Etkisi. Y. Lisans Tezi, Fırat Ü. Sağlık Bilimleri Enstitisi, Beden Eğitimi ve Spor ABD. Elazığ-2018 (Danışman. Prof.Dr. Cengiz ARSLAN).
- KINACI AE. İlköğretim Çağındaki Çocuklarda 8 Haftalık Egzersiz Programının Vücut Postürü Üzerindeki Etkisinin Değerlendirlmesi. Y. Lisans Tezi, Fırat Ü. Sağlık Bilimleri Enstitisi, Beden Eğitimi ve Spor ABD. Elazığ-2018 (Danışman. Prof.Dr. Cengiz ARSLAN).
3 yorum
https://www.milliyet.com.tr/gundem/turklerin-yuzde-46-si-spor-yapiyor-2439720
Çok yanlış bu oranı bir kaç kaynaktan Spor genel müdürlügünden teyid edin imkansız bir şey Avrupa Japonya oranları bu
Bizde futbol dahil bu sayılar çok çok zor
Sayın hocam yorumunuz için Teşekkür ederim. Bu araştırmadan başka bir bilgi sunacağınız farklı bir kaynağınız var ise bizimle paylaşır iseniz seviniriz… Türkiye’de spor yapma alışkanlığı, bizzat uygulama ile değil, kişilerin beyanlarına göre belirleniyor… sonuçta bu kişi spor yapmadan spor yapıyorum yorumlarına girebiliyor… Bu arada Spor Genel Müdürlüğü ise Türkiye’de spor yapanların oranını lisanslı sporcu sayıları ile belirlemeye çalışıyor.. Çoğu zaman aktif spor yapmayan, sporu bırakmış veya vefat etmiş bireyleri bile spor yapanlar arasında gösterebilme yanlışları ile sağlıklı sonuçlar alınamıyor… Maalesef bu konuda gerçek oranlar belirleyici olarak kesinlik kazanmıyor. Sonuçta 7 yaşından beri sporun içinde olan birey ve akademisyen olarak Türkiye’de spor yapma konusundaki oranlar ne olursa olsun kesin olan bir şey var “Spor Yapma Alışkanlığı” konusunda sınıfta kaldığımızdır.
Çalışmalarınızın, devamını diliyorum.🙏🏻