Bu yazımda Üçüncü Ulusal Cerrahi Onkoloji Kongresi\’nde yaptığım açılış konuşmasını okurlarımla paylaşmak istedim.
Sayın Kongre Üyeleri,
Sayın Hocalarım,
Değerli Basın Mensupları,
Değerli Meslektaşlarım ,
Üçüncü Ulusal Cerrahi Onkoloji Kongremize hoş geldiniz.
Hepinizi şahsım ve yönetim kurulu adına sevgi ve saygı ile selamlarım.
Kongremize resmi katılımları ile destek veren jinekoloji Onkoloji ve Anadolu Tıbbi Onkoloji Derneklerinin , sayın başkanlarına ve yönetim kurullarına Üroonkoloji derneği, Akciğer Kanser Derneği, plastik ve rekonstrüktiftiv cerrahi derneği, Ulusal Meme Derneğinin panel ve konferanslarla kongremize sağladıkları katkılar nedeniyle sayın başkanları ve yönetim kurullarına şahsım ve yönetim kurulumuz adına şükranlarımızı sunarız.
Cerrahi Onkoloji Derneğinin kurulmasında emeği geçen ve onkolojik cerrahiye gönül verip üçüncü ulusal kongremizi yapma aşamasına kadar bizleri destekleyen tüm büyüklerimize saygılarımızı sunuyoruz.
Kanser cerrahisine emek veren büyüklerimizden ölenleri rahmetle anıyor yaşayanlara sağlık ve mutluluk diliyoruz.
Yurtdışından bizi onurlandıran konuklarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Değerli, kongre üyeleri
Derneğimizin gerçekleştirdiği bu üçüncü ulusal cerrahi onkoloji kongremizle amacımızı gerçekleştirmek adına, bir adım daha atmış olduk.
Bildiğiniz gibi Cerrahi Onkoloji , Cerrahinin genel disiplini içerisinde bir spesifik disiplindir. Kanser cerrahisi ile uğraşır. Kanser tanısının erken konması için çaba sarf eder. İleri evre kanserler için tanı ve tedavi yöntemleri geliştirir. Kanserli hastanın hiçbir aşamada ümidini kesmeden her durumda ,yapılacak bir desteğin olabileceğini düşünür.
Eksik, yanlış ve zaman kaybettirici tanı ve tedavi yöntemlerinin tekrarlanmaması için, halkı ve sağlık personelini eğitmeğe çalışır.
Ve en önemlisi,bu özveri isteyen disiplinin, tüm cerrahi disiplinlerde spesifik çalışmaya kendini adayan onkolojik cerrahlar yetiştirilmesi için çapa sarf eder.
Cerrahi Onkolojinin ayrı bir bilim dalı olması veya her disiplin içinde ayrı bir ünite olması niteliksel olarak farklılık göstermez. Ancak sertifika veren bir bilim dalı olarak örgütlenmesi cerrahi onkolojinin sorumluluğunu, güvenini, sınırlarını, çalışma alanını vurgulayacağı gibi, yeni tedavi yöntemleri ve takip protokolleri geliştirme açısından yönlendiricide olabilir. Daha da önemlisi Cerrahi Onkoloğun dev genel cerrahi sahasının çerçevesinde gittikçe devleşen kanser sahasını da izleyebilmesi zaman ve mekan açısından mümkün değildir.
Cerrahi Onkoloji cerrahın kanser konusunda spesialize olması adına önemli bir motivasyon sağlıyor.
Cerrah sınırlı sayıda hastalığı klinikte daha bilinçli izleyebiliyor. Cerrah kanserin biyolojik süreçteki yerini izleyebiliyor. Yeni araştırma sahaları ve tedavi yöntemleri yakalama niteliği kazanıyor.
Kanser metastazının biyolojik sürecini izleyerek, neden sonuç ilişkisinin anımsatacağı birçok proje geliştirebiliyor.
Cerrahi onkolog klinikte hastayı takip ve tedavi ederken bilgi akışının laboratuardan kliniğe doğru akmasını sağlayan bir misyona göre motivasyon göstermeli ve ilke belirlemelidir.
Cerrahi onkolog solıd tümörlerde elde edilen adjuvan tedavi ilerlemelerine rağmen total hasta faydasının istenen düzeyde olmadığını görmektedir. Kullanılan ilaçların etkinliği minimal, toksisiteleri ise oldukça fazladır. Tedaviden yararlanan hasta grubu küçüktür. Bu hastalıkların tedavi öncesi tespiti mümkün değildir.
Kanserin klinik biyolojisine hakim olan cerrahi onkolog, takip protokollerini daha bilinçli yapabilme yeteneği kazanır.
Yıllarca 3 aylık takiplerle total yaşam süresi hakkında daha kesin bilgilere sahip olunabilir.
Cerrahi Onkolog nüks tespitini sağlayacak takibin hangi sıklıkla yapılması gerektiğini dahada önemlisi nüks tespit edildiğinde hangi oranda tekrar kür sağlanabileceğini mutlaka düşünmelidir.
Cerrahi Onkolog , niçin özel takip protokollerinin uygulanması gerektiğini, hastalığın nüksü durumunda küratif veya palyatif uygulamalardan hangisinin gerektiğini, farklı durumlarda farklı kuralların uygulanması gerekeceğini bilmelidir.
Cerrah onkolog moleküler onkologların bilgisinden yararlanarak tümörün biyolojik davranış sonucu farklılıklarını ve etkilerini yakalayarak tanı, tedavi ve takip konusunda yeni yaklaşımlar üretebilir. Tümörün lokal davranışı, komşu organlara karşı davranış farklılıkları , uzak metastaz eğilimi ve organ seçmenin metastaz biyolojisi açısından biyolojik temelleri, markerların üretimi gibi kavramlarda yeni farklılıkları yakalayabilir. Tümör markerlarının sadece kanda saptanan kantitatif değerleriyle değil hastalığın gelişme ve yayılma sürecinde dokularda ortaya çıkan markerları da düşünerek araştırabilmek , kanser cerrahlarının konusuna girmelidir. Markerların surviye katkısının olmaması bizi caydırmamalı, bunun araştırma dinamiğinin temelini oluşturduğunu unutmamalıyız.
Kanser laboratuarı alt yapısına göre yetişmeyen bir cerrahi onkoloğun böyle bir düşünce geliştirmesi zor olmakla birlikte ,bilginin laboratuvardan kliniğe akmadığı disiplinlerde bilim üretmenin mümkün olamayacağı düşünülmelidir.
Cerrahi onkoloğun tüm profilaksi , tanı tedavi, takip süreçlerinde düşüncesinde canlı tutması gereken temel ilke, tümör biyolojisinin daha iyi anlaşılması sorunudur.
Biyolojik bilginin değişmesi ve tümörlerin biyolojik davranışlarının daha iyi anlaşılmaya başlanması, majör cerrahinin organ koruyucu cerrahiye doğru yönelmesinde etkili olmuştur.
Tümörün çapı, diferansiasyon ve lokalizasyon parametreleri tümörün biyolojik davranışı hakkında bilgi ile sentezlendiğinde lokal eksizyonlara ağırlık veren cerrahideki gelişmeyi de ayrıca tartışmalıyız
Üçüncü kongremizdeki destek ve katılım, onkolojik cerrahinin ülkemizde de büyük gelişme içinde olduğunu göstermektedir.
Bunu sevinç ve şükranla karşılıyoruz.
Cerrahi Onkoloji ile ilgilenen bu kadar derneğin varlığının ve bunların bir arada kongre düzenlemelerinin, Türkiye adına önemli bir aşama olduğunu düşünüyorum.
Böyle heyecan taşıyan çalışmaların ,ayrı ayrı ürettiklerini birlikte sunmalarının ülkemizi de tıp dünyasında temsil edecek bir cancer dergisiyle desteklenmesinin uygun olacağını düşünüyorum.
Etik ilkelerden güç aldığımız sürece başarılarımızın süreceğine inanıyorum.
Kanser tedavisi, doğru ve zamanında tanıya dayanır; geciktirmeden tedaviyi gerektirir. Çeşitli branşlardan uzmanların koordineli çalışmasına bağlı organizasyon işbirliği ister.
İlk aşamada ekip çalışmasının ve bilgi alışverişinin planlanmasını ön görür. Kanserin tanı ve tedavisinden sorumlu ve yetkili olan çok değişik disiplinler olmakla birlikte, solid tümörlerin tanı tedavisi sürecinin her aşamasından onkolojik cerrahi sorumludur.
Bu sorumluluğu nedeniyle aynı derecede yetkili olmasının da kaçınılmaz olması gerekir.
Solid tümörlerin yönetiminden sorumlu onkolojik cerrah solid tümörlerin evrim sürecine göre yaklaşım ilkelerine de uymalıdır.
– Noninvaziv tümör
– Metastazsız lokal invaziv kanser
– Lenf nod metastazı, lokal invaziv kanser
– Sistemik hastalık aşamalarını izlemeli
Bu sürecin ilk 3 aşamasında küratif, son aşaması olan sistemik hastalıkta da palyatif davranılmalıdır.
Onkolojik cerrah solid tümörlerde malignite tanısının konması, kaydedilmesi, preoperatif evrelendirilmenin yapılması, uygulanacak cerrahi prosedürün belirlenmesi, hasta ve yakınları ile gerekli onam belgelerinin tamamlanması ve hastanın yaşamı süreci hakkında gerekli bilgi donanımını tamamlaması, operasyonun çağdaş, gelişmelerin son aşamasına gelmiş yöntemlerle gerçekleştirilmesi, cerrahi evrelemenin planlanması, postoperatif bakımı ve patolojik evrelemenin yapılması ve de hastanın ölene kadar takib edilmesinden sorumludur. Bu süreçte, solid tümörler için her aşamada multidisipliner yaklaşım, onkolojik cerrahın, sorumluluk kapsamına giren bir tutum ve davranış ilkesi olmalıdır.
Medikal Onkoloji, radyasyon Onkolojisi, histopatoloji, sitopatoloji, tanısal radyoloji, tümör immünolojisi, genetik ,moleküler onkoloji onkolojik cerrahinin birlikte çalışacağı çağdaş disiplinlerin oluşturduğu alanlardır ve öyle algılanmalıdır.
Cerrahi Onkolok,
Kanserin nedenleri, doğal süreci, moleküler davranışları, genetik ilişkileri, çeşitli tedavi yaklaşımlarına cevapları, son evrelendirme sistemlerine göre cerrahi endikasyonlarının standardı, tüm tekniklerin mortalite ve morbidite üzerine olan etkilerinin bilinmesinden sorumludur.
Günümüzde şu sorunun önemli olduğunu düşünüyorum :
Kanserle mücadelede, kanserden korunma, kanserin erken tanısı, aynı zamanda ilerlemiş kanserin doğru tanısı, uygun evrede, doğru medikal, cerrahi ya da kolektif tedavisi, semptomlara yönelik profilaktik tedavisi, bir paket program olarak Onkolojik cerrahi ne kadar ilgilendiriyor ?
İnsizyonal, eksizyonal biopsi gibi proflaksi ve tanı içerikli invaziv girişimler, deri, yumuşak doku, mide, kolorektal, meme gibi dokuların kanserlerinde hem yarar hem de zarar olarak sonuçları ve sorunları açısından son derece önemlidir ve de kanser cerrahının en dikkatli olması gereken konulardır.
Kanser cerrahisinde proflaktik girişimler, semptomları değiştirmekte, gelecekte malignitenin ortaya çıkmasın etkilemekte, kürabilite evresinde tanı koymayı zorlaştırmakta, kozmetik sorunlara yol açmakta ve de ekonomik yönden katlanan zararlara neden olabilmektedir.
Bu olumsuzluklar yanında olmazsa olmaz olan biyopsi girişimlerinin olumlu sonuçlarının artırılması için kanser cerrahisi ile uğraşan cerrahların nicelik ve niteliğini artıran eğitim desteklenmelidir.
Kanser cerrahisinde büyük doku ve organ kayıpları söz konusu olduğundan , preoperatif tanının önemi potansiyel zararları önleme adına, cerrahi onkolojinin birinci öncelik taşıyan sorumluluğudur.
“Açar bakarız” gibi kanser cerrahisinin tarihi süreç içerisindeki yaklaşım tarzı gelişmiş teknolojinin imkânları nedeniyle cerrahi onkoloğun kitabından silinmelidir.
Histolojik veya sitolojik tanısı olmayan bir kanser hastasına uygulama eğilimi taşıyan cerrahi girişime onkolojik cerrahin onay vermemesi gerekir. Tanısal amaçla biyopsi, preoperatuvar tanı, evreleme için girişim, kanser cerrahisinin konusu olmalıdır.
Küratif kanser cerrahisi kanser cerrahlarının en yoğun olarak ilgilendikleri konudur. Hastalar adına, beklentilerin en üst düzeyde olduğu konudur.
Bilindiği gibi kür sağlamada erken tanı konulan solid tümörlerin cerrahisinde başarı yüksek, ilerlemiş olanlar da düşüktür.
Onkolojik cerrah bir yandan kanserin erken tanısı için çabalarını artırırken diğer yandan ilerlemiş kanserlerin cerrahiden yararlanma derecesini eğitim ve öğretim konusu yapmalıdır.
Bir yandan erke tanının oranını artırıp küratif kanser cerrahisini uygularken diğer yandan ilerlemiş kanserler için yenilikleri devreye sokmak cerrahi onkolojinin konusu olmalıdır.
Bir cerrah lokal ileri yayılımı olan bir kanser için inoperabl kararı verme potansiyeli taşıyabilir. Ancak bir onkolojik cerrah için bu karar genişletilerek uygulanabilir. Ya da regional kemoterapi gibi uygulamalar ilave edilebilir.
Hasta sevk zincirindeki zorluklar, tanıda gecikmeler, ekonomik yetersizlikler ve kanser cerrahisi merkezlerinin yetersizliği nedeniyle sayıları artan ve zamanında küratif kanser cerrahisi uygulanamayan hastaların sorumluları yetkili olan yöneticilerdir. Ülkemiz için son derece önemli olan ve bu kanser profilaksisi, tanı, tedavi kaosunu ortadan kaldırmak için zaman geçirmeden bir “Ulusal Kanser Enstitüsünün “kurulması kaçınılmaz olmaktadır.
Küratif kanser cerrahisi için en önemli sorun bilinen fakat yeterince uygulanamayan multidisipliner çalışmalardır. Multidisipliner çalışmaların gereği olan cerrahi onkolog, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, patolog ve günümüzde ilave olması uygun olan moleküler onkoloğun oluşturduğu konseyin preoperatif aşamada hastanın klinik ve laboratuar verilerinin incelenmesi ve kombine tedavi modalitelerini ve önceliklerini planlaması ilkesi yeterince uygulanamıyor.
Buna bağlı olarak tedavi süreçlerinin öncelikleri ilkesel olarak gerçekleşemiyor.
Özerkliği sınırlanmış üniversitelere bağlı hastaneler ve yarı bağımlı eğitim hastanelerinin yönetsel ve ekonomik işleyişleri etkilemesi sonucu zaman yokluğu endişesiyle kanser cerrahisinin radikal planlamaları ve uygulamaları aksamaktadır.
Kanser cerrahinin bilimsel düşünce ve etik felsefesinin dengelenmesi radikal girişimleri doğrudan etkileyeceğinden, onkolojik cerrah bu disiplinlerin kavramlarıyla donanımlı olmalıdır.
Hastalık yok, hasta var ilkesine uyma, yaş, cinsiyet, genel durum, kültür, tümörün lokalizasyonu, invazyon derinliği, diferasiyasyon derecesi, metastatik yayılımı, seçilecek teknik , yöntemler , hastanın istekleri, kliniğin alt yapısı ve onkolojik cerrahın yetişme sürecinde gelişen kanserli hastaya yaklaşım nosyonu, küratif kanser cerrahisinde başarıyı belirleyici nitelikler olacaktır. Hastalara uygulanan ilk invaziv girişimin hangi patolojik süreçleri başlatabileceğini ancak donanımlı bir onkolojik cerrahın ön görebilmesi mümkündür. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek, onkolojik cerrahın uyguladığı palyatif kanser cerrahisinin ana ilkesi olmalıdır.
Bu ilkeden hareket edildiğinde, cerrahi girişim yapılmaması gereken hastaları seçebilmek , yaşam kalitesine katkıda bulunmayı gerçekleştirmek olur.
Bu yaklaşımın gerçekleşebilmesi multidisipliner çalışmaların yoğunluğunu artırmakla doğru orantılıdır.
Tıpta ve biyolojik bilimlerdeki hızlı gelişmelere karşın, ülkemizde, kanserin evrelendirilmesinde konvansiyonel sistemlerin arşiv oluşturmada kullanılması gerçekleştirilemeden, moleküler onkolojinin evrelendirmeye getirdiği yeni veriler konuşulmaya başlanmıştır. Biyoteknoloji ve genomla ilgili bilgiler artık cerrahi onkoloğun tedavi metodolojisinde etkili olmaya başlamıştır.
Bu yüzden cerrahi onkologlar moleküler onkolojiden en radikal cerrahi yöntemlere kadar kendilerini yenileme sürecine girmelidirler.
Sürekli eğitimin gereği, bilgi akışının yoğunluğu ve hızlılığı nedeni ile kaçınılmaz görülüyor. Buna bağlı olarak kanser etiğinin de sürekli gündemde olması bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.
Cerrahi onkoloğun kanser cerrahisindeki uygulamalarında endikasyon koyma yaklaşımı, etik açıdan önemli öğeler içeriyor:
Karar verme, yöntem belirleme, radikal- palyatif tekniklerin seçimindeki ince çizgi , yeni teknikler, özgün değişiklik yaparak uygulamalar, bilgilendirilmiş onay, terminal hastaya yaklaşım gibi her aşaması etik değerleri çağrıştıran durumlar,onkolojik cerrahin yaşam felsefesinde de yer almalıdır.
Etik kurulların çokluğu, tıp fakültelerde ve sağlık bakanlığına bağlı hastanelerde ayrı ayrı etik kurulların varlığı, birbiri ile zaman zaman çelişkili kararlarının bilimsel projelerin engellenmesine neden olmaları biryana, özgün araştırma ve uygulamaların, ülkemizde gerçekleşmesini de etkilemektedir.
Bu kurulların evrensel ilkelere uygun kararları her bilim insanı tarafından bilinmeli ve önceden konsensuz sağlanmış olmalıdır.
Alternatif tıp adıyla adlandırılan ve ikinci bir tıp anlayışı varmış izlenimi uyandıran uygulamaların kanser cerrahisini yakından ilgilendirdiğini günümüzde gözlemlemek mümkündür
Bu konunun yarar ve zararlarının netleştirilmesi, kurulması gereken milli kanser enstitüsü kapsamında ele alınarak sonuçlandırılmalıdır.
Kemoterapotik ilaçların kanser cerrahisi ile ilişkilerinin çok yoğun ve yakın olması nedeni ile ilgili ilaç firmalarının onkolojik cerrahlarla diyalog halinde olmaları anlaşılır bir durumdur
Diyalog ve ilişkilerde amaç hastanın bakım ve tedavisinde kalitenin ve tıbbi bilgilerin artırılmasıdır.
Hekim ve ilaç endüstrisi arasında etik ilkelere uymak koşuluyla hastaların yararına gelişmelerin olacağı düşünülmelidir.
Etik ilkeler!
Yararlılık ilkesi
Zararlı olmama ilkesi
Özgürlük ilkesi
Adalet ilkesi’ dir.
Bu duygu ve düşüncelerle kongremizin organizasyonunda görev alan ve yardımcı olan kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.