British Medical Journal, Lancet, New England Journal of Medicine gibi itibarlı sağlık dergilerinde yazılar yazan, ilaç uygulamaları konusunda bilirkişi olarak raporlar hazırlayan, biri Avusturalyalı, diğeri Kanadalı iki araştırmacı yazara göre; ilaç satmak için sağlıklı insana hasta damgasını vurmak isteyen dev bir sektör var.
Bu araştırmacı yazarların tespitine göre, ilaç endüstrisinin hastalık uydurması, günümüzde global bir skandal halini almıştır. Bunun doğru olduğunu var sayarsak, halkın hekimlere karşı güveni sarsılıyor. Bu skandalın karşısında olan diğer bir sektör de sağlık sigortacıları. Artan ilaç harcamaları sağlık sigortası primlerinin yükselmesine neden olduğu için bu sektör de eleştirileri ile ilaç sektörünün karşısında yer almaktadır.
Araştırmacı yazarların iddialarına göre, günlük hayatın normal sayılması gereken iniş çıkışları sinir rahatsızlıkları olarak kabul edilip, beyindeki serotonin salgısı dengesizliğine bağlanıyor ve ilaç kullanılması öneriliyor. Özellikle çocukların olağan sıkıntılarında antidepresan ilaç kullanılması istenebiliyor. Oysa antidepresan kullanımı gençlerin intihar eğilimini tetikliyor. Reklamı yapılan ilaçlar, önleyecekleri sözde hastalıklara bizzat kendileri sebep olabiliyor. Menapozdan sonra olası kalp krizi korkusu kadınları menopozdan sonra hormon kullanmaya yönlendirdi. Oysa uzun vadeli horman replasman tedavisi kadınlarda kalp krizi riskini arttırıyor. İleri yaşlarda kalça kırıklarını önlemek için orta yaşlı sağlıklı kadınlar kemik yoğunluğunu takıntı haline getirdikleri için, global skandal haline gelen bu alana bu noktadan da büyük paralar aktarılıyor.
Manşet açlığı çeken basının bu konuları medyaya taşıması da toplum üzerinde büyük etki yapıyor.
“Ölüm korkusu pazarlayarak ilaç satışını arttırmak ne derece doğru diyor” yukarıda kısaca tanıttığım yazarlar. Etkin tedavi yöntemleri ile acı çeken insanların ızdırabını dindirmek isteyen saygın hekim ve bilim insanları bir tarafta…
Kazanç amacıyla organik bir bozukluğu olmayan insanları hasta sınıfına dahil etmek gayreti içinde olanlar diğer bir tarafta…
Fakirde aç, zenginde tok görmedim diye bir söz vardır.
Zengin ülkelerin aç gözlülüğü pek çok gerçeği görmeyi engelliyor.
İtibarlı dergilerde yayınlanan kimi kapsamlı çalışmalara göre, kalp krizi nedeni ile ölüm olasılıkları kolesterolün düşürülmesinden çok fazla etkilenmemektedir.
Araştırıcılara göre; Lancet’te yayınlanan büyük çaplı bir çalışma, kalp krizi geçirmiş erkeklerin bir statini beş yıl kullanması halinde ölüm olasılığının % 15’ten % 13’e indiğini göstermiştir. Arterlerde oluşan aterom plağında oksitlenmiş bir kolesterol tipinin etkisi olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bunu bile bile yüksek kolesterol ile dolaşmak bilimi hiçe saymak demek olduğundan elbette kabul edilebilir bir yol değildir.
Ancak düşük kolesterol ölüm oranlarını bu kadar az etkiliyor ise, yapılması gereken çok daha fazla iş var demektir. Kazanç uğruna dünya kolesterol üzerinde döndürülmemeli, başka etkenlere yoğunlaşmak gerekiyor.
Burada yanlış olan bir noktaya takılıp, o nokta sanki hayat kurtarıyormuş gibi reklam yapmaktır. Bence bu araştırıcı yazarlar “satılık hastalıklar” adlı kitabında vermiş olduğu çeşitli örneklerde bunu demek istiyor.
Sözü edilen kitaptaki bilgiye göre, ABD’de ruhsal sağlık problemleri olan hasta yüzdesi, herhangi bir yıl için % 26, Meksika’da % 12, Çin ve Japonya’da % 9, İtalya’da % 8 olarak belirlenmiştir. Kimi araştırıcılara göre; ABD’de görülen değerin 1/3’ten fazlası tedaviye ihtiyacı olmayan sağlıklı insanlardır.
Bu kitaptan esinlenerek yazdığım bu yazıdan ülkemiz adına çıkarılacak sonuçlar ne olmalı diye kendi kendime sordum:
Sağlık Bakanlığının gelecek 5 yıllık planı içinde yer alan Ulusal Sağlık Bilgi Sistemi’nin oluşturulacak olması, bu konu ile bağlantılı bulduğum için dikkatimi çekti. Ulusal Sağlık Bilgi Sistemimiz olsa, tartışmalı alanlarda ilaç kullananlar ile kullanmayanların geçmişe yönelik kapsamlı çalışmaları ile, gelecekteki yaşam kaliteleri incelense dünyada global skandal olarak değerlendirilen noktaların ülkemizdeki haritaları çıkarılmış olur. Her ne kadar gelecekte kişiye özel tedavi ile insanlar ceplerinde gen haritaları ile dolaşacağı düşünülmekte ise de, yapılacak olan bu tür istatistiksel çalışmalarla geçmiş ve gelecek aydınlatılmış olur diye düşünmekteyim.