Ümit var olmak, tarih boyunca insanların ruh dünyasını besleyen manevi bir güç olarak bilinmektedir. Vücuttaki kan insanın bedenini nasıl besleyip onun ayakta durmasını sağlıyorsa, ümit var olmak da insanın ruh dünyasını o derece beslemekte ve onun çeşitli zorlukları aşmasında etkili olmaktadır. Ümit var olmak insan hayatında bu derece önemli olduğu için, kutsal metinlerde, peygamberlerin, felsefecilerin, şair ve ediplerin dilinde hep dile getirilmiştir. Kur’ân’ın çeşitli ayetlerinde ümit var olmanın gereği vurgulanmaktadır. Örneğin Allah, bir ayette Allah’ın rahmetinden ümit kesmemeyi şöyle emretmektedir:
وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ
“Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyiniz!”[1]
Ona göre Allah’a inanan bir insanın hiçbir zaman Allah’tan ümidini kesmemesi gerekir. Çünkü bu bir inanç meselesidir. Tereddütsüz bir şekilde Allah’a inanan bir insan, hiçbir konuda ümitsizliğe düşmez, hayat mücadelesini elden bırakmaz ve hep geleceğe güzel umutlarla bakar. Özellikle sosyal hayatta hata yapan, günaha giren, yanlış davranışlarda bulunana insanlar, yaptıklarından pişman olup tövbe ettiklerinde, Allah tarafından affedilmeleri hususunda ümitsizliğe düşmemeleri gerekir. Çünkü Kur’ân’ın çeşitli ayetlerinde bu konuda açıklama yapılmakta, sonsuz merhamet sahibi olan Allah’ın affedici olduğu haber verilmekte ve her konuda olduğu gibi, bu konuda da ümitsizliğe düşmemenin gerektiği emredilmektedir. Şu ayette bu konuda ne kadar güzel bir açıklamada bulunulmaktadır:
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعاً إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“Allah’ın şöyle dediğini söyle: Ey kendilerine zulüm yapmakta aşırı giden kullarım! Sakın Allah’ın rahmetinden/sevgisinden ümidinizi kesmeyiniz! Kesinlikle o, bütün günahları bağışlar. Muhakkak ki o, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.”[2]
Kur’ân’ın çeşitli ayetlerinde bu konuda bilgi verildiği gibi, Hz. Muhammed’in (s.a.v.), Kur’ân’ın tefsir ve açıklaması durumundaki hadislerinde de güzel açıklamalar yapılmıştır. Şunu kesin olarak bilin ki, Allah’ın rahmetinden ümit kesilmez. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.), “Allah’ın rahmeti, gazabından fazladır”[3] diye buyurmuştur. Ayrıca Hz. Muhammed’in (s.a.v.) halk arasında sık sık dile getirilen bir hadisinin manası şöyledir: “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”[4]
Bu hadiste işaret edildiği gibi İslam dininde zorlaştırma değil, kolaylaştırma ve nefret ettirme değil, müjdeleme fikir ve düşüncesi hâkimdir. Ona göre geleceğe asla karamsar bir şekilde umutsuzlukla değil, güzel umutlar ve mutlu yarınlar hayali ile bakmak gerekir. Çünkü umutsuzluk, insanların ruh dünyasında kapkaranlık yarınlar manzarasını uyandırır. Bu tür karamsarlıklar, insanı hayattan bezdirir, bütün hayallerini yıkar, hayatı onun için çekilmez hale getirir.
Umut var olmak ise, insanın hayal dünyasında güneşin parladığı, tabiatın şenlendiği, insanların mutluluk içerisinde gülümsediği yarınları canlandırır. Umut var olan insan, acı ve ıstırapların karanlıkları içerisinde yaşarken bile, gelecekte var olacağını düşündüğü aydınlık ufukların hayali ile ayakta durmayı başarır. Tereddütsüz Allah inancı, insana bu güç ve kuvveti kazandırmaktadır.
Umutsuzluğa düşmeyelim, umut var olalım! Her türlü zulüm son bulacak! Karanlık günler geride kalacak! Hep beraber toplumsal uzlaşı ve barışı yaşayacağız!
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
[1] Yusuf 12/87.
[2] ez-Zumer 39/53.
[3] Buhârî, Tevhid, 15; Müslim, Tevbe, 14.
[4] Buhârî, Cihad, 164.
2 yorum
Umut ve umutsuzluk manivela kolu gibi bir aşağı bir yukarı hareket ediyor günlük yaşantımızda. Sonuçta hangi konumda kalacağı çok fazla faktöre bağlı. Etkili faktör sayısı arttıkça çözüm o oranda zorlaşır. Bu nedenle mühendislik problemlerinde her bir faktörün tek tek etkisini bulabilmek için diğer etkenler sabit tutulur ve çözüme gidilmeye çalışılır. Ancak söz konusu umut veya umutsuzluk olunca bu tarz çözüm yolunu takip etmenin uygun olmayacağı açıktır. Umut ve umutsuzluk ile ilgili yazdığım şiiri aşağıda bulacaksınız. Umarım konuya başka bir pencereden bakışı ortaya koyacaktır.
TOZ BULUTU HÜLYALAR
Bu hafakanlar niye biteviye,
Nedendir bu gündüz düşleri sebepsiz?
Çöl ortası sayıklamaları bir yana,
Nedir bu sıcaklarda soğuk terlemeler?
Vatan hasta, vatanı sevenler yasta,
Yok mu bu viraneleri yeniden yapacak usta?
Gönül sarayları camdan, kırılıvermiş,
Kalpler yorgun, hülyalar toz bulutu…
Gün aydınlığı olmamış henüz, alaca karanlık,
Haydi, hep böyle gitmesin, uyanalım artık!
Gün aydınlığı galip gelecek alaca karanlığa,
Güller açacak şafak serinliğinde bülbülü uyutarak;
Dinginlik gelecek hepimize, sükût edecek çığlıklar,
Sonsuza kadar asla yitmeyecek umutlarımız var.
Umudumuz var, umutlarımız var hepimizin, azıcık,
Yoğurt mayası kadar ama yoğurt yapacak kadar gölleri
Tutacak bu maya… Tuttu bile, tuttu işte, görüyorsun,
Alaca karanlıkların inadına, zifirî karanlığa rağmen.
[Çaresizce yaşanan gündüz düşleri, toz bulutuna saklanmış hülyalar, sabah sayıklamaları… Umutsuzluğun yıkık dökük hayallerinin ve ruh hâlinin umuda dönüşümünü hissederek kaleme alınmıştır.]
Efendim!
Çok teşekkür ediyorum. Allah sizlerden razı olsun. Şiirinizle katkı sağlamışsınız. Yüreğinize, kaleminize, dugu dolu ifadelerinize sağlık ve esenlik diliyorum. Saygılarımla!