Nasıl bir üniversite, nasıl bir akademisyen?
Bu soruların yanıtları aslında hepimiz tarafından çok iyi bilinmektedir. Dünyada genel olarak kabul gören standartlar tanımlanmışken, neden sorgulamaya devam edip ideal üniversite ve akademisyen tanımları yapmaktan geri kalamıyoruz?! Yüzleşmek mi, yoksa bahanelerin veya soru(n)ların ardına saklanmak mı kolay? Genel kanı olduğu üzere, akademisyenlik bir yaşam şeklidir ve başarılı olmak için de tüm hayatımızı buna göre düzenlemek gerekiyor.
Önceki yazının devamı olarak, üniversite sıralamalarında kullanılan kriterler ve değerlendirmelerine dönecek olursak;
Dünya üniversite sıralamalarını kim(ler) yapıyor?
Üniversite sıralamaları farklı ülkelerdeki özel firmalar (THE, ARWU, QS, US News gibi), bazı üniversiteler (Leiden, URAP (ODTÜ) vb.) ve özerk merkezler tarafından yapılmaktadır.
Üniversite sıralamaları yapılırken dünyada bulunan tüm üniversiteler değerlendirmeye alınıyor mu?
Üniversite sıralamaları yapan kuruluşların büyük bir kısmı özel firmalar olup, belli bir üyelik aidatı karşılığında genel değerlendirme ve sıralamaları yapmaktadırlar. Ayrıca atıf, yayın sayısı gibi web of science (clarivate) üzerinden ulaşılabilen parametrelerin dışındaki diğer parametreleri (uluslararası/ulusal öğrenci sayıları akademik personel sayısı, proje sayısı gibi…) değerlendirilen kuruluşlardan talep etmektedirler. Daha fazla parametre ile değerlendirme sonuçları ve danışmanlık için farklı ücretlendirmeler yapılmaktadır. Örneğin THE 2020 yılı sıralamalarında 92 ülkeden toplam 1400 üniversite değerlendirmiştir (1). Web sayfalarında bazı üniversitelerin puanlamalarına ulaşılabilirken, bazılarının ise sınırlı sayıda verisine ulaşılabilmektedir.
Sıralamalar için hangi kriterler temel alınıyor ve bunlar ne kadar objektif? Kriterler hangi ülkeler için avantaj oluşturmaktadır?
Sıralamalar için değerlendirmeleri yapan kurumların kriterleri farklı ana başlık ve alt kriterler olmasına rağmen genel olarak 4-5 farklı ana başlık altında yapılmaktadır. Bu ana kriterler, eğitim, akademik performans, öğrenci sayıları, sanayi gelirleri, araştırma altyapısı ve araştırmalardan elde edilen çıktılar oluşturmaktadır. Bu başlıkları tek tek değerlendirecek olursak:
Eğitim: İngilizce konuşulan ülkeler ile İngilizce eğitim veren üniversiteler sıralamalarda avantaj kazanmaktadırlar. Eğitim dilinin İngilizce olması sadece eğitim alanında değil; yayın, uluslararası öğrenci ve akademisyen sayılarında da avantaj sağlamaktadır. Çünkü ülkenin anadilinin veya üniversitenin eğitim dilinin İngilizce olması uluslararası öğrenci ve akademisyenler tarafından daha çok tercih edilmektedir. Uluslararası öğrenci ve akademisyen sayısı, değerlendirmelerde önemli kriterler olduğu için dolayısıyla ilave avantaj sağlamaktadır. Örnek verecek olursak, THE 2020 (Times Higher Education) üniversite sıralamaları incelendiğinde (1), ilk 10 üniversite içinde ABD’den 7 üniversite yer alırken, İngiltere’den 3 üniversite yer almaktadır. Eğitim dili İngilizce olmayan, Japonya’nın en önemli üniversitesi olan Tokyo Üniversitesi sırlamada ancak 36. sırada yer almaktadır. Lisans düzeyinde Almanca (ETH) ve Fransızca (EPFL) eğitim veren iki İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsü ise yüksek lisans ve doktora eğitimlerinin dili İngilizce olduğundan dolayı Almanya ve Fransa’daki üniversitelerin önünde yer almaktadırlar. ETH 13. ve EPFL 38. sırada yer alırken, Almanya’da 1472 yılında kurulan Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi 32., Münih Teknik Üniversitesi 43. sırada yer almıştır. Özellikle sosyal bilimler alanında dünyada ün sağlamış Fransız Sarbonne Üniversitesi 80.sırada yer almaktadır. Eğitim dili İngilizce olan, 2002 yılında kurulup 2008 yılında ilk öğrencilerini kabul eden Suudi Arabistan’ın Alfaisal Üniversitesi ise 251-300 bandında yer almıştır.
Üniversite | Öğrenci sayısı | Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı | Uluslararası çğrenci yüzdesi | Kız-erkek öğrenci oranı | THE 2020 sıralaması |
Oxford Üniversitesi (İngiltere) | 20,664 | 11.2 | 41% | 46 -54 | 1 |
CALTECH (A.B.D.) | 2,240 | 6.4 | 30% | 34 -66 | 2 |
ETH Zürih (İsviçre) | 18,956 | 12.5 | 39% | 32 -68 | 13 |
LMU (Almanya) | 34,519 | 34.7 | 17% | 61-39 | 32 |
Tokyo Üniverstesi (Japonya) | 25,913 | 10.6 | 12% | n/a | 36 |
EPFL (İsviçre) | 10,492 | 11.4 | 59% | 28-72 | 38 |
Sarbonne Üniversitesi (Fransa) | 43,076 | 13.5 | 19% | 58-42 | 80 |
Alfaisal Üniversitesi | 2,566 | 10.4 | 34% | 60-40 | 251-300 |
Sabancı Üniversitesi | 3,605 | 21.5 | 9% | 37-63 | 401-500 |
Hacettepe Üniversitesi | 47,035 | 22.0 | 4% | 56-44 | 501-600 |
Boğaziçi Üniversitesi | 13,202 | 23.2 | 3% | 46-54 | 601-800 |
Yukarıda ifade ettiğim tablo ve verilerden anadilde eğitim yapılmayıp eğitim dilinin İngilizce olması gerektiğini savunmuyorum. İngilizce konuşulan veya eğitim veren ülkelerin sıralamalardaki avantajlarını ortaya koymak için örnekler verilmiştir. Özellikle ülkemizde, uluslararası öğrenci seçiminde sayıdan çok nitelik üzerinde durulması gerektiğine inanıyorum. Özellikle lisansüstü öğrenci kabulünde nitelikli öğrencilerin seçilmesi araştırma altyapısı için en önemli faktörlerden biridir.
Araştırma, yayın, ve atıf:
Araştırma ve sanayi gelirleri puanları (100 puan üzerinden)
Üniversite | Eğitim | Araştırma (proje-yayın) | Atıf sayısı | Endüstri gelirleri | Uluslararası görünüm | Toplam puan | Dünya sıralaması |
Oxford (İngiltere) | 90,5 | 99,6 | 98,4 | 65,5 | 96,4 | 95,4 | 1 |
Stanford (ABD) | 92,8 | 96,4 | 99,9 | 66.2 | 79,5 | 94,3 | 4 |
ETH Zurih (İsviçre) | 81,8 | 92,8 | 90,3 | 56,8 | 98,2 | 88,3 | 13 |
Munih Teknik Üniversitesi (Almanya) | 64,6 | 70,4 | 85,5 | 100 | 72,9 | 74,1 | 43 |
Tokyo Üniverstesi (Japonya) | 85,9 | 89,6 | 60,7 | 77,4 | 38,2 | 75,7 | 36 |
Alfaisal Üniversitesi (Suudi Arabistan) | 19,6 | 21,2 | 95 | 50,4 | 98,1 | – | 251-300 |
Hacettepe Üniversitesi | 23,2 | 21,2 | 49,4 | 50,8 | 41,8 | – | 501-600 |
Anadolu Üniversitesi | 13 | 24,1 | 16,5 | 100 | 17,3 | – | 1001+ |
Ondokuz Mayıs Üniversitesi | 15,5 | 8,9 | 6,7 | 38,4 | 21,1 | – | 1001+ |
Araştırma puanlamasındaki en önemli parametrelerin yapılan yayınların sayısı ve bu yayınlara yapılan atıf sayısı önemli olmasına rağmen, yayınlanan makalenin yayınlandığı dergilerin etki faktörleri (impact factor) de önemlidir. Sıralamaları yapan firmalar, yayın ve atıf sayıları ile ilgili verileri farklı veri tabanlarından (Science Citation Index-SCI veya Scopus) alıp değerlendirmektedirler.
Kişisel düşünceme göre, genelde ülkelerin ve özelde de üniversitelerin öz değerlendirme yaparken dikkate almaları gereken en önemli sıralamaların başında Nature Index gelmektedir. Yüksek etki faktörüne sahip 82 adet tıp, biyoloji, matematik, fizik, kimya ve diğer bazı yaşam ve doğa bilimlerinde yayınlanmış dergilerdeki makaleler her ay güncellenerek yıllık olarak değerlendiriliyor. Bu dergilerde en çok yayın yapan kurumlar sadece üniversiteler olmayıp aynı zamanda araştırma merkezleri ve enstitülerde değerlendirmeye alınıyor(toplam 9000). Değerlendirme için kullanılan 82 dergide yayınlanan makaleler, dünyada bir yıl içinde yapılan toplam yayınların %1’inden az iken; toplam atıfların ise %30’u bu dergilerde yayınlanan makalelere yapılmaktadır.
Nature Index web sayfası: www.natureindex.com
Devamı bir sonraki yazıda…
- World University Rankings 2020. Times Higher Education. www.timeshighereducation.com
4 yorum
AYT-TYT sonuçları açıklanmadan önce üniversite adayları için rehber olma niteliğinde bir yazı:Elinize sağlık.
Teşekkür ederim.
Aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkürler Abdurrahman hocam
Değerli Bahtiyar hocam ben teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla…