Mecliste bazı üniversitelerin bölünmesi için kanun teklifi verilmiş. Komisyonda görüşülerek bir çırpıda kabul edilmiş. Bu bilgileri medyadan, daha çok da gazetenizdeki ilgili haberlerden öğreniyoruz (Medimagazin, 25 Nisan 2018). Teklifi, anladığım kadarıyla iktidar milletvekilleri vermişler.
Komisyondaki görüşmeleri okuyorum. İktidar kanadı üyeler, ‘biz zaten emir aldık, çoğunluk da bizde istediğimizi yaparız’ şeklinde bir görünümde. Bu üniversiteler neden bölünüyor, bunun rasyonalitesi nedir, gerekçeleri bilimsel olarak verilerle ortaya konulmuş mudur?
Örneğin; üniversite yerleşkeleri, arazi ve binalarının durumu, sayı ve hacim olarak büyüklükleri, öğrenci ve öğretim üye sayıları, fakültelerin birbirlerine, kütüphaneye, öğrenci sosyal tesislerine, yemekhanelere, yurtlara, spor mekânlarına, şehir merkezlerine olan uzaklıkları, ulaşım olanakları, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayıları, üniversitelerin bütçeleri, üniversiteler bölündüğünde gelir ve giderlere olacak olumlu olumsuz katkılar nelerdir vb. tek tek çıkarılmış mıdır?
Yo, benim böyle bir şeyden bilgi ve haberim yok diyemezsiniz. Daha doğrusu, değerli komisyon üyeleri diyemezler. Acaba hangi komisyon üyesi, gidip o üniversitelerde incelemelerde bulundu?
İçlerinden biri veya birkaçı argümanları, fotoğrafları, istatistikî verileri belgeleriyle ortaya koydu mu? Tek tek üniversite yönetimlerinin konuyla ilgili görüşleri alındı mı? Öğretim üyeleri ve öğrencilerin görüşleriyle ilgili bir saha araştırması, hatta anket yapıldı mı?
Komisyon üyelerine bu konularda araştırma yapabilmeleri için yeterli bir süre tanındı mı? Yerel yönetimler, valilikler, emniyet müdürlükleri, belediyeler, o yörelerdeki sivil toplum kuruluşlarının görüş ve önerileri alındı mı? Peki YÖK bu konuda ne düşünüyor. Onlar, mutlaka konuyla ilgili ciddi bir araştırma yapmışlardır. Gerçekten, böyle bir araştırma var mıdır? Yoksa, YÖK’te kısaca görüşülüp, ‘şunlar şunlar bölünsün, şuralara yeni üniversite açılsın’ diye tek sayfalık yazıyla, sıradan bir öneri mi getirmişlerdir.
Bölünmelerin, kısa ve uzun vadeli getirileri ve götürüleri. Örneğin; devlet bütçesine ne kadar bir yük getireceği hesaplanmış mıdır? Bölünerek kurulacak yeni üniversitelerin arazi, bina gereksinimleri var mıdır? Bunların ne kadar süre içinde karşılanması düşünülmektedir?
Anladığım kadarıyla ilgili danışmanlar konuyla ilgili bir proje hazırlarlar. Bundan üniversitelerin hatta YÖK’ün bile kısmen haberi olur. Bölünme istekleriyle ilgili olan rektörlüklerden, YÖK’ten gelen belgeleri bir bir toplarlar. Daha sonra bir proje hâlinde götürüp makama sunarlar, gerekirse brifing de verirler. Daha sonra gerekli onay alındıktan sonra işin normal yasal prosedürünü başlatırlar. Mecliste iktidar kanadı önerilerini yapar, iş komisyona gelir.
Komisyon görüşmelerini gazetelerden okuyorum. Öneriyi olabildiğince, ancak çok da yüzeysel tartışmışlar. Her zaman olduğu gibi iktidar ‘biz yaparız’, muhalefette ‘biz yaptırmayız’ havasında. Bir muhalefet milletvekili her nasılsa dili sürçmüş olacak, konuşmasında, İstanbul’daki devlet üniversitelerinin sayısını bile yanlış veriyor.
Komisyondan geçti, meclis gündemine ne zaman girer bilinmez. Ancak, bilinen şey komisyondan geldiği şekilde meclisten de geçeceğidir.
Eğitimdeki inanılmaz çöküşümüzü sağır sultan bile duydu, dillerden düşürülmüyor. MEB, YÖK, meclis ve dahi bilumum ilgililer, konuyla ilgili bir şeyler düşünüp yapıyorlar mı? Eğitimde kötü giden nedir, ne oluyor Allah aşkına…
Ben burada, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı sınavlarındaki başarısızlığımızdan mı, yoksa Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü verilerine göre 15-29 yaşlar arasındaki ‘işsizlik, bir okula, üniversiteye ya da kursa gitmeme’, yani boşta gezerlikten mi bahsedeyim. Oran belli %28,4, en altlarda neredeyse geriden rekor denecek düzeyde bir durum.
Bizde işlerin, Afrika kabileleri düzeyinde gitmesi toplumumuzun çoğunluğunu pek de ilgilendirmiyor olsa gerek. Üniversitelerin başına bulundukları illerin adlarını koymakla meşguller. Bu bence de doğru bir yaklaşım, keşke baştan öyle yapsalardı.
Yeni yeni üniversiteler açmak, olanları ikiye, üçe bölüvermek kolay da bunun toplumdaki işsizliğe, eğitimdeki çöküşün durdurulmasına hangi düzeyde katkıları olacak? Yoksa ille de 10, 20 yıl beklememiz mi gerekecek? Bunu bir araştıran olsa…
Bölünme demişken, 15 milyonluk İstanbul’u ne zaman bölecekler, işte ben bu arada onu çok merak ediyorum. Hükümet, bakanlıklar, üniversiteler, YÖK, meclis, danışmanlar, bilmem sesimi duyan var mı?