18.02.2011 gün ve 27850 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren üniversitelerde döner sermaye gelirlerinden yapılacak ek ödemelerle ilgili yönetmeliğin uygulanmasıyla birlikte daha önce tam gün çalışan öğretim üyelerinin en azından 2011 öncesi maddi kazançlarını koruyacakları, özellikle akademik üretimlerinin karşılığını artık alacakları ve araştırma görevlilerinin yeni olanaklara kavuşacağı yetkililerce belirtilmektedir. Ancak bu yönetmelik okunduğunda en azından 7 gerçekçi sonuca varılmaktdır. Birincisi, bu ek ödeme bir hak olmayıp ancak döner sermaye kaynakları uygun olduğu takdirde yapılabilecektir. Yani çok çalışılsa bile hiç ek ödeme alamama ya da emeğin karşılığının eksik ve/veya geç alınması olasılıkları her zaman vardır. İkincisi 2011 öncesinin aksine ek ödemelerde yabancı dilin bir ek ödeme kalemi olup olmadığı belirsizdir. Yani ek ödemelerde “bir dil bir insan” kavramının dikkate alınmaması olasılığı vardır. Üçüncüsü, araştırma görevlilerinin alacağı ek ödemelerde bireysel gelir getirici etkinlikleri dikkate alınmayacaktır. Buna karşın araştırma görevlileri çalıştıkları birimin ürettiği klinik, eğitim-öğretim ve araştırma etkinlikleri üzerinden dolaylı olarak katkı payı alacaklardır. Dördüncüsü, öğretim üyesi ve görevlisine yapılacak mesai içi ek ödemede en fazla yüzde 75 oranında mesai içi gelir getirici etkinlikleri, en fazla yüzde 25 oranında eğitim-öğretim etkinlikleri, en fazla yüzde 25 bilimsel yayın etkinlikleri ve en fazla yüzde 15 oranında diğer etkinlikler dikkate alınacaktır. Yani tıp fakültesi öğretim üyelerinin birincil görevleri olan eğitim-öğretim ve araştırma etkinliklerine mesailerinin önemli bir bölümünü ayırırlarsa ek ödemeler açısından mağdur olabilme olasılıkları vardır, çünkü bu oranlara bir alt sınır getirilmemiştir. Bir örnek olarak; mesai içi ek ödemelerde yüzde 75 oranında mesai içi gelir getirici etkinlikler ve yüzde 25 oranında eğitim-öğretim, araştırma ve diğer etkinliklerin hesaba katılması bu yönetmeliğe aykırı olmayacaktır. Böylece öğretim üyelerine, akademik hizmet değil de öncelikli ve ağırlıklı olarak sağlık hizmeti üretmeleri için dolaylı bir yönlendirme yapılabilecektir. Beşincisi, 2011 öncesinin aksine, bildiri sunulan, davetli konuşmacı ya da oturum başkanı olunan toplantılar dışındaki bilimsel toplantılara bir yılda 10 günden fazla katılmak ek ödemede kesinti anlamına gelecektir. Zaten bu toplantılara katılmak için kurumlarınca oldukça kısıtlı maddi destek sağlanan öğretim üyelerinin önüne bir de “ya bilimsel toplantılara, kurslara katıl ve kendini geliştir, ama bunun karşılığında daha az ek ödeme al ya da bilimsel toplantılara, kurslara çok fazla katılmayarak kendini geliştirme, ama daha çok ek ödeme al” gibi bir tercih sunulmaktadır. Altıncısı, 2011 öncesinin aksine, öğretim üyelerine çalışmadıkları günler için (yıllık izin ve rapor) ek ödemelerinde kesinti yapılacaktır. Yani öğretim üyelerinin hastalanmaları ya da yoğun bir iş temposu sonrasında yasal izinlerini kullanarak dinlenmeleri kendilerine maddi kayıp olarak geri dönecektir. Yedincisi, 5947 sayılı Tam Gün Yasas’ında olduğu gibi bu Yasa’nın atıfta bulunduğu son yönetmelikte de üniversite öğretim üyelerinin mesai dışı çalışma kavramı içinde icap nöbetlerine değinide bulunulmamıştır. Yani 2011 öncesinde olduğu gibi, sosyal yaşamın bir ölçüde askıya alındığı icap nöbetleri ücretlendirmeye değer bulunmayan mesai dışı etkinlikler olarak ele alınabilecektir.
25.02.2011 gün ve 27857 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve kamuoyunda “Torba Yasa” olarak adlandırılan 6111 sayılı Yasa’nın geçici 15. maddesine göre devlet üniversitesi hastanelerinin döner sermaye işletmelerine, 2010 yılında elde ettikleri mesai dışı gelirler (özel ameliyat, özel muayene ve performans) kadar 2011 yılında SGK tarafından nakit katkıda bulunulacaktır. Bu uygulamanın “tıp fakültesi öğretim üyelerinin Tam Gün Yasası nedeniyle uğrayabilecekleri maddi zararı karşıladığı” ve “daha önce vatandaşın cebinden ödediği bu parayı artık devletin üniversitelere ve öğretim üyelerine ödediği” yetkililerce belirtilmektedir. Çok da uzun olmayan bu madde okunduğunda üç gerçekçi sonuca varılmaktadır. Birincisi, bu yasa maddesine göre üniversite hastanesi döner sermaye işletmesine SGK tarafından aktarılan bu paranın tümünün ya da bir kısmının öğretim üyelerine dağıtılması gibi bir zorunluluk olmadığı gibi, bu paranın döner sermaye işletmesinin diğer gider kalemlerine harcanmasının da yasaya aykırılığı bulunmamaktadır. İkincisi, bu paranın “2010 yılında bu kalemlerde hizmet üreterek döner sermaye işletmesine gelir kazandıranlar arasında dağıtılması ya da başka bir deyişle 2010 yılında bu kalem hizmetler karşılığında ek katkı payı alan öğretim üyelerinin 2011 yılında uğrayacakları maddi kayıplarının karşılanması” gibi bir durum söz konusu değildir. Üçüncüsü, 15. madde geçici bir madde olduğundan 2012 yılında üniversite hastanelerine böyle bir maddi desteğin yeniden sağlanıp sağlanmayacağı belli değildir.