Akademik düzeyde olan çalışmalar evrensel nitelik taşıyan çalışmalardır. Bir akademisyenin, dünyanın herhangi bir coğrafyasında, anlattığı ders ya da yaptığı araştırma, evrensel nitelik içeren mesajlar taşır.
Akademisyenin yaklaşımı, bilim felsefesi kapsamlıdır.
Metodolojisi akıl kökenlidir.
Düşünce üretimi, nesne ve olayların nedenlerine yöneliktir.
Amacı, nesne ve olayların ayrıntılarını belirleyen evrensel yasaları yakalamaktır.
Kullandığı araçlar nesneler ve olaylardır.
Ve de akademisyenin hedefi, ayrıntıda gizli olan evrensel yasaların işleyişini keşfetmektir.
Tarih boyunca insanoğlu, yaşamın “sırlarını” çözmek, merak duygusunu tatmin etmek için, nesne ve olaylara “şüphe” ile bakmış, çözümlemek için metodlar geliştirmiştir.
Önce ayrıntısıyla uğraşmak zorunda kalmış, içinden çıkamadığı konularda genel kurallar varsayımı geliştirmiş, bilgi birikimi artınca birikimleri kategorize ederek kurumsallaştırmaya çalışmıştır.
Bilim insanları, bu yaşamı çözümleme sürecinde, bazen “tümevarım” bazen de “tümdengelim” yöntemlerini kullanarak, çıkmaz sokakların zorluklarını aşmaya çalışmışlardır.
Gözlemlerden hipotezler üretmek için, tümevarım mantığını kullanmışlar, özel doğrulardan belirsiz genel bir açıklamaya yelken açmışlardır. Akademisyenler bütün bu zorluklarla uğraşırken, objektiflikten ayrılmadan, kanıta dayalı yaklaşımları dışlamadan, otoriter mesajlarla da mücadele etmişlerdir.
Tarih boyunca akademisyenler, bu sözünü ettiğimiz “periyodik dalgalanma” ikliminde mücadelelerini sürdürerek, yaşadığımız zaman dilimine kurumsallaşarak ulaşmışlardır.
Bilimsel kurumsallaşmanın en akla yakın olanı, üniversiter ortamlardaki şekillenmedir; bu, çağımızın onayladığı bir sonuçtur.
Üniversiter ortamda branşlaşarak değişik disiplinler altında kurumsallaşan ve çağdaş bilimsel birikimin gereği olarak multidisipliner çalışma ve “diyalog”ların kaçınılmazlığı sürecine girilen günümüzde, her disiplin, evrenin ve yaşamın çözümlenmesinde vazgeçilmez bir araçtır.
Hiçbir disiplin ve akademisyen diğerlerinden daha değerli değildir, hepsi bir bütünün parçaları olarak bilimsel işleyişin vazgeçilmezleridir.
“Olmazsa olmaz” olan yaklaşım; gözlem, tümevarım, hipotez kurma, tümdengelim, öngörüde bulunma, deneysel çalışma ve evrenin yeni bir yasasını keşfetme yaklaşımıdır.
Bu yüzde her disiplinde çalışan bilim insanlarının birbirine yakınlığı daha da önem kazanmaktadır.
“Düşünen akıl” bunu gerektirir.
16
önceki yazı