Bilimsel politikaları iflas etmiş ülkeler yıkılmaya, ya da bağımlı olmaya mahkumdurlar. Bilim üretmeden, sadece bilim ve teknoloji ithalatı ile hiçbir yere varılamaz. Bu, zaten sömürge kalmanın esasıdır. Aksi ise, yani haysiyetli bilim ve teknoloji ihracatı yapabilme, bağımsızlığın ve bunu sürdürebilmenin şartıdır. Temel bilimleri bir tarafa iten zihniyet, bilinçli veya bilinçsiz olarak bu ülkenin temelini ciddi bir şekilde sarsmaktadır. Bu nedenle, üniversite ve akademik unvan savurganlığının yaşandığı günümüzde, şu andaki bilimsel durumumuzun acilen dikkatli bir şekilde yeniden gözden geçirilmesi ve çok ciddi önlemler alınması gerekmektedir. Bu çerçevede, akademik unvanların kazanılması ve bilimsel kuruluşların yönetimine atanmadaki ilkelerde bir takım değişikliklerin gerekliliğine inanmaktayım. Daha fazla tıp, mühendislik ve fen bilimleri alanlarında, akademik unvanların (Yrd. Doç., Doç. ve Prof.) kazanılması ve fakülte ve üniversite yönetimine (Dekan ve Rektör) yapılacak atamalarda, dikkat edilmesi gerektiğine inandığım bazı görüş ve düşüncelerimi, özellikle politikacılara ve bu ülkenin yönetimine talip olanlara, bir ışık tutabileceği arzu ve ümidi ile maddeler halinde ifade etmek istiyorum.
1- Merkezi Doçentlik Yabancı Dil Sınavı şu andaki durumu ile bilim adamlarımızı, Türk bilimini uluslararası seviyede savunacak, tartışacak ve yazacak seviyeye getirememektedir. Bu nedenle, bu sınava \"Sözlü Aşama\" kesinlikle ilave edilmeli ve özellikle Türkçeden yabancı dile çeviri, sınava mutlaka dahil edilmelidir.
2-Yardımcı doçentliğe atama mutlaka bir disipline sokulmalıdır. Zira bu titr, bilimsel kariyerin ilk aşamasıdır. Bunun için,
* Bu aşamada yabancı dil sorunu kesinlikle halledilmelidir. Merkezi Doçentlik Yabancı Dil Sınavı’nı geçemeyenler, bu kadroya atanmamalıdırlar. Aksi halde, bilimsel olarak çok verimli olması gerektiğine inandığım yardımcı doçentlikte geçen süreler, halen süregeldiği gibi, yabancı dil için harcanmış olur.
* Kadroya atanabilmek için, uzmanlık ya da doktora sonrası, en az bir yıl, özellikle akademik kuruluşlarda uzman veya öğretim görevlisi olarak çalışmış olmalıdır.
* 35 yaş bu atamalar için üst sınır olmalıdır. Aksi halde bilimsel dinamizmi yakalayamayız.
* En az iki referans mektubu istenmelidir. Bu referans mektupları, uluslararası bilimsel araştırma ve yayınları olan profesörlerden temin edilmelidir.
* Kadroya atanacak adayın, SCI’ya girebilen uluslararası yabancı dilde yayın yapan dergilerde en az bir, yurt içi dergilerde ise 5 yayını olmalıdır. Bu yayınlardan en az ikisinde, aday birinci isim olmalıdır.
3- Doçentlik, akademik yaşamda geri dönüşü olmayan çok önemli bir merhaledir. Bu akademik payenin verilmesinde, ülkemizin yapısı da göz önüne alınarak, ileri derecede hassasiyet gösterilmeli, hatta jürilerin seçiminde bile, bir takım vasıflar aranmalıdır.
* Doçentlik jürileri, uluslararası yabacı yayınlarının en az 3\’ü sitasyon almış profesörlerden teşkil edilmeli, SCI, Index Medicus veya eş değer kaynaklara giremeyenler komisyona dahil edilmemelidir.
* Doçentlik sınavına baş vuracak adayın, en az iki yılı üniversitelerde yardımcı doçent ya da öğretim görevlisi olarak, veya akademik kuruluşlarda olamak üzere toplam 5 yıl, uzmanlık ya da doktora sonrası çalışmalarda bulunmuş olması gerekir.
* Aday, uluslararası yayınları site edilmiş iki profesörden, referans ve sponsorluk mektubu temin etmeli ve jüriye takdim etmelidir.
* Adayın, Index Medicus\’a veya diğer bilim dallarında, buna denk bilim kütüklerine kayıtlı uluslararası dergilerden birinde, birinci isim olarak yayınlanmış, en az bir deneysel ya da araştırma makalesi bulunmalıdır. Bu vasıflardaki ortak yayınlardan 4\’ü, bu değere denk tutulabilir. Vaka takdimleri şeklindeki yayınlar, bu şart için, dikkate alınmamalıdır.
* Aday, makalelerinin en az üçte birinde birinci isim olarak yer almalıdır. Yurt içi makale sayısı, verim ve kaliteyi arttırmak açısından, uluslararası dergilerde yayınlanan makalelerinin 5 katını geçmemelidir.
* Doçent adayı, o zamana kadar yapığı ilmi aktivite ve çalışmaları, ameliyat ve klinik faaliyetlerini, ilgili birimin başkanına ya da fakülte dekanına tasdik ettirerek bir rapor halinde, yayınlanmış makaleleri ile birlikte doçentlik sınav jürisine sunmalıdır. Jüri, bu dosya ve raporla ilgili olarak dokümanları gerekli gördüğünde, istemeye yetkili olmalıdır.
4- Profesörlük, en üst düzeydeki akademik ünvandır. Bir büyükelçilik hatta daha üst bir seviyede olan bu titr, doçent olan herkese rutin bir şekilde dağıtılmamalıdır. Bilimsel üretkenliği ve yaratıcılığı olmayanlar kesinlikle bu makama yükseltilmemelidirler. Saygınlık biraz da, bilimsellikle sağlanmalıdır.
* Profesörlük jürilerinin teşkilinde, asgari olarak, doçentlik sınav komisyonunun oluşumu için aranan şartlar dikkate alınmalıdır.
* Profesörlüğe yükselmek için, adayın doçentlik payesini aldıktan sonra, asgari 5 yıl, sahası ile ilgili çalışmalarda bulunması gereklidir. Bu sürenin en az 3 yılı üniversitelerde veya akademik kuruluşlarda geçmelidir.
* Profesörlüğe yükselmek için, adayın doçentlik payesini aldıktan sonra, Science Citation Index\’lerine kayıtlı uluslararası dergilerde yabancı dilde, birinci isim, en az 3 araştırma yayını bulunmalıdır. Bu yayınlarından birisi, kesinlikle profesörlük takdim tezi niteliğinde olmalıdır. Bu yayınlarından en az biri uluslararası düzeyde sitasyon almış olmalıdır.
* Profesör adayının yabancı dilde yayınlanmış, en az 3 uluslararası makalesi, site edilmesi ve Science Citation Index\’te yer alması şartı aranmalıdır.
5- Dekanlık ve rektörlüğe atama, daha rasyonel ve bilimsel esaslara dayandırılmalıdır. Akademik kuruluşların yönetimini elinde bulunduran insanların, idaresi altındaki bilim adamlarını yönlendirmesi ve teşvik etmesi gereklidir. Bu nedenle, bu atamalar için de bazı hususlara dikkat edilmelidir.
* Özellikle rektör atamalarında, seçilecek adayların, bir yabancı dili çok iyi derecede bilmesi ve irticalen konferans verebilecek düzeyde olmasına dikkat edilmelidir.
* Dekanların, uluslararası düzeyde yabancı dilde yayınları, dergi ve kitaplarda en az 10 kez site edilmiş, ya da bu sayıya en yakın olan profesörler arasından seçilmesi gerekir.
* Rektörlerde, dergi ve kitaplarda asgari 20 kez sitasyon şartı, kesinlikle aranmalıdır. Rektör adaylarının tespitinde, Science Citation Index\’te yer alan, en az 10 uluslararası yayını olan profesörler dikkate alınmalıdır. Bu rakamsal standardın bulunamadığı durumlarda, buna en yakın olan profesörler arasından seçim yapılmalıdır. Zira, yabancı dil bilmeyen, bilimsel araştırmadan ve makaleden bihaber, yayınlanan bir makalenin ve sitasyonun haz ve heyecanını tatmamış bir insanın, bir bilim kurumunun başında bulunması, yapılan araştırma ve yayınları takdir ve teşvik etmesi beklenemez.