Türkiye’de bilgi üreten başlıca kurumlar üniversitelerimiz, kısaca TÜBİTAK olarak bildiğimiz Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Türkiye Atom Enerjisi Kurumudur. Üniversitelerimiz yalnız bilimsel araştırmaların gerçekleştirildiği yerler değil, ülkemizde mesleki eğitiminin de yapıldığı kurumlar olarak son derecede önemlidirler. Başta üniversitelerden sorumlu olan Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) olmak üzere bazı kaynaklar, bilimsel çalışmalar ve dünya sıralamasındaki yerimizi çok iyi olarak değerlendirirken, verilere daha yakından bakmak gerektiğini düşündüm.
Dünya üniversiteler sıralamaları farklı ölçütlere göre, değişik isimler altında ilan edilmektedir. Bunlar arasında QS ( Quality Standart) ve Times Higher Education (THE) değerlendirme yöntemlerini saymak mümkündür. Değerlendirme ve sıralamada daha nesnel ve ankete dayalı bir yöntem olarak bildirilen QS standartlarına göre 2024 yılı çalışmasında, 104 ülkeden 1500 en iyi üniversite sıralamasında, Türkiye’den sadece 25 üniversitenin listede yer bulabildiğini görüyoruz. İlk olarak 336’ıncı sırada Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) yer almaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) 404’üncü ve Koç Üniversitesi 431’inci sıradadır. Konu ile ilgili olarak YÖK başkanından bir açıklama geldi. İlk 500’e giren üniversite sayısının 1 den 3e çıktığı, endeksli bilimsel makale sayısında artış olduğu ve Times Higher Education (THE) kuruluşunun “Dünya Üniversite Etki Sıralaması”nda İTÜ’nün 58’inci sırada yer aldığını bildirdi. Başkan Prof. Dr. Erol Özvar bu duruma dayanarak Türk Üniversitelerinde çok önemli gelişmeler kaydedildiği yorumunu yaptı.
Türkiye’de 2024 yılı itibarı ile 208 tane üniversite vardır. Bunlardan sadece 25’i listede yer bulabildiğine göre, listeye girme oranı 25/208 yani 1 /8,32’dir. Üniversitelerimizin yaklaşık %88’i liste dışıdır. Komşumuz Yunanistan’ın, yaklaşık 10 milyon nüfusu ile 40 tane üniversitesi bulunmakta ve bunların 8’i listede yer almaktadır. Oran 1/5’dir. Konuyu daha anlaşılabilir kılmak ve fazla rakamlara boğmadan bir örnek daha vermek istiyorum. Sıklıkla mukayese etmekten hoşlandığımız, nüfusu ülkemiz nüfusuna yakın bir ülke, Almanya’daki duruma bakalım; 370 Yükseköğrenim Kurumu bulunmakta ve sıralamaya girebilen üniversite sayısı 49 olarak bildirilmektedir. Kabaca 1 /7,5 oranında listeye girme başarısı sağlanmış durumda görünüyor.
Boğaziçi Üniversitesine gelmek istiyorum çünkü önemli bir eğitim kurumu olduğunu düşünüyorum. Bilindiği gibi her yıl en yüksek puanlarla öğrenci alan, çoğu kişinin gönlünde yatan ve mezunlarının kolaylıkla iş bulabildiği bir yükseköğrenim kurumudur. QS üniversiteler sıralamasına göre 2016 – 2017 yıllarında Boğaziçi Üniversitesi ODTÜ ile birlikte Türkiye’de birinciliği paylaşmaktaydı. 2018 – 2021 yıllarında ikinci sıraya düştüğü görülür. 2018 – 2019’da 234, 2020 – 2021 yılında 197’inci sırada iken, 2025 yılı QS Dünya Üniversiteler sıralamasında 418’inci sıraya düşmüştür. Bu yılda ODTÜ 285’inci, İTÜ 326’ıncı, Koç 401’inci sıradadır. Dolayısıyla Boğaziçi Üniversitesi Türkiye sıralamasında dördüncü durumdadır.
Boğaziçi Üniversitesinde, 4 Ocak 2021’de yeni rektör atanması ile başlayan ve iktidarın üniversiteye müdahalesi ile yaratılan huzursuzluğun, halen devam ettiğini endişe ile izlemekteyiz. Bu güzide kurumumuz, US News & World Report sitesinin hazırladığı
“ Dünyanın En İyi Üniversiteleri” sıralaması 2020 yılı verilerinde, 186’ıncı sıraya oturmakta ve “Türkiye’nin En İyi Küresel Üniversitesi” unvanıyla ülkemizde ilk 200’e girebilen tek üniversite konumundadır. Yine çok önemli bir kurumumuz olan ODTÜ’de de çeşitli nedenlerle protestolar sürmektedir.
YÖK başkanı açıklamasında endekslerde yer alan yayın sayısının artışından da söz etmektedir. Kendi ifadesine göre yayın sayısında 2002 yılında Türkiye 22’inci sırada iken, 2022 yılında 17’inci sıraya yükselmiştir. Prof. Dr. Erol Özvar, üniversitelerin bilimsel çalışmalarını karşılaştırma olasılığı veren bir veri tabanı olan İnCites’de, 2002 de uluslararası yayın sayısını 10 828 iken bu sayının 2022’de 66 516’ya ulaştığını ifade etmektedir.
Konu ile ilgili detaylara bakıldığı zaman 2002 yılında Türkiye’deki üniversite sayısı sadece 93’dür. Ülkemizde son yıllarda sayı, her ilimize bir üniversite kararı ile hızla artarak 208’e yükselmiştir. Bu durumda üniversite sayısının iki katından fazla bir artış olduğu görülmektedir. Endeksli yayın sayısındaki artış, 22 yılda 6 katı olmuştur. Bu artış tabi ki memnuniyet vericidir. Yirmi yıl gibi uzun bir zaman diliminde ve artan üniversite sayısını da dikkate aldığımızda, artış yeterli mi?!!! Üniversite başına yayın sayısı, 2002 de 116 iken 2022 de 319 olarak bildirilmektedir. Üniversite öğretim elemanı başına düşen makale sayısına da bakmak gereklidir. Bunun için 2002 yılında YÖK verilerine göre öğretim elemanı sayısı 71 290, 2022 de ise 184 566 olarak görülmektedir. Bunda yola çıkarak kişi başına düşen makale sayısı 2002’de 0,15; 2022’de 0,36’dir. Öğretim üyesi başına yayın sayısındaki artış yirmi yılda iki katına çıkmış olsa bile henüz kişi başına düşen sayının ne kadar düşük olduğu ortadadır. Mevcut yayınlar genellikle sınırlı sayıda ve belirli üniversitelerin emeğidir. Her bir üniversitenin konu ile ilgili verilerini değerlendirmek gerektiğine inanıyorum. Aslında endekslerde kayıtlı makalelerin hazırlanması konusunda sıkıntı yaşayan üniversitelerimizde nedenlerini araştırmak ve eksiklerin giderilmesi yönünde bir destek sağlanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
Sevgili okurlarım, Üniversitelerimizin dünya sıralamasındaki yeri ve yirmi yıllık gelişimine ait verileri aktarmaya çalıştım. Bol rakamlı bu sunumda geldiğimiz noktanın değerlendirilmesini sizlere bırakıyorum. Aslında üniversitelerin başarısı, sadece yayın sayısı ve uluslararası alanda sıralamadaki yeri değildir. Bunun yanında öğrencileri, öğretim elemanları, ürettiği eserleri (buluş, patent, kitap v. b.) ile ölçülür. Bu açıdan bakıldığı zaman ülkemizde maalesef “ Bir Değersizleştirme Süreci“ nin yaşandığını söylemek zorundayım. Konu ile ilgili olarak sayın Prof. Dr. Kemal Gözler’e katılmamak mümkün değildir (anayasa.gen.tr).
1 yorum
Verdiğiniz çok değerli bilgiler için teşekkürler. Siz gerçekleri yamışsınız anlayana tabii ki.