Üniversitelere bağlı fakülte, yüksekokul, enstitü ya da merkezlerin, kuruluş amaçlarına göre üretim yapabilmeleri için “yöntem sorunu” halen çözülememiştir.
Üniversitenin üreteceği hizmet nedir?
Bilim mi?
Araştırma mı?
Eğitim mi?
Halkın bilgilendirilmesi mi?
Danışmanlık mı?
Hepsi de denebilir.
Ancak üretilecek hizmetin niteliğine göre yöntemi doğru belirlemek kaçınılmaz olmalıdır.
Bir üniversitenin fakültelerinden, örneğin; tıp fakültesinin hastane işletmeciliğini ele alalım.
Hastanenin işletmeciliğinde iki ana hizmet üretme alanı ve buna bağlı olarak da nitelikleri farklı iki yönetime ihtiyaç vardır.
Birinci hizmet alanı Akademik alan,
İkinci hizmet alanı Ekonomik alandır.
Birinci hizmet alanını yönetmek için akademisyenlere, ikinci hizmet alanını yönetmek için ise ekonomik kariyeri olan profesyonellere ihtiyaç vardır.
Akademisyenler, eğitim, araştırma, mesleksel becerilerini sunma ve bilimsel bilgiyi halkla paylaşma performanslarını sergilerler.
Ekonomik kariyeri olan profesyoneller de, para ve malın kullanımı, üretim, işletme yoluyla kuruma “kâr” sağlama performanslarını sergilerler.
Özetlersek, tıp fakültesinin öğretim üyeleri arasından seçilen dekan ve yardımcılarının akademik işlerden, doktorasını yapmış ekonomik alanın profesyonelleri de ekonomik işlerden sorumlu ve yetkili olmalıdır.
Bir başka ifade ile tıp fakültelerinin yönetimi birbirinden bağımsız profesyonellerle iki ayrı işletme gibi çalışma durumunda olmalıdır.
Ne ekonomik üretim sorumluluğunu yüklenen işletmeci akademik alana karışmalı ne de akademik üretim sürecini yaşayan profesyoneller ekonomik alana müdahale etmelidir.
Her iki alanın aktörleri, rektörlüğün görevlendireceği bir koordinatör rehberliğinde üç ayda bir denetlenerek her yıl kurum ve kişilerin performanslarına göre değerlendirilip kişi ve kurumların önü açılmalıdır.
Artık, tıp fakültesi dekanlarına hem akademik hem de ekonomik işletme yükünü yükleyen ve de hem kadroyu yozlaştıran hem de işletmelerin üretimini tıkayan ve tıp fakültelerini zarardan zarara sokan bu çağ dışı uygulamayı kaldırmalıyız.
Ticari kariyeri olmayan akademisyenden, kurumu kâra dönüştürme hayalini beklerken, bilim üretme, öğrenci yetiştirme ve halkı bilimsel bilgi ile donatmayı ıskalayan, gelişmiş ülkeler arasında sadece biz kaldık.
Bu yaklaşım yöntemini, üniversitelerin tüm eğitim kurumları ve işletmeleri için de uygulamalıyız.
Saygı ve sevgiler.
23
önceki yazı