Özellikle Türk Sanat Müziği sevenler tarafından hatırlanacağını sandığım, bestesi Avni Anıl’a, güftesi Turhan Oğuzbaş’a ait olan muhayyerkürdi makamındaki şarkının sözleri “unutulmuş ne varsa” diye başlar ve devam eder.
Bu şarkı bana hep nedense insanların başkaları tarafından yapılanları ya kendilerine mal etmelerini ya da tamamen unutmaları vefasızlığını hatırlatır. Bazı insanlar vardır, yaptıklarını bir şekilde tekrarlayarak başkalarının görmesini ve unutmamasını sağlamaya çalışırlar. Bazıları da vardır ki, yapılanları başkalarının görüp unutmamasını isterler. Ben bu ikinci grup insanlara dâhilim. Bu yöntemlerin her ikisi de elbette doğrudur ve bir “yoğurt yeme” tercihidir. Dediğim gibi, bu ikinci grup insanlara dâhil olmama rağmen bazı konularda unutulanları gördükçe daha fazla dayanamadım ve birkaç ana konuyu tekrar vurgulama kararı aldım.
Bunlardan birinci sırayı GENTAM almaktadır, çünkü geçenlerde kitaplarım arasında bir başka konuyu araştırırken rastladığım bir “bülten” beni bir yandan gururlandırırken bir yandan da hüzünlenmeme ve geçmişi hatırlamama neden oldu.
Bildiğim kadarıyla GENTAM, yani “Anadolu Üniversitesi Genetik Hastalıkları Doğumöncesi Tanı ve Biyoteknoloji Uygulama Araştırma Merkezi”, Türkiye’nintıbbi genetik alanında kurulmuş ilk resmi merkezi hüviyetine sahiptir. Resmi Gazete’nin 11 Aralık 1988 tarih ve 20016 sayılı nüshasının ikinci sayfasında yayımlanan Yönetmelik ile GENTAM, Anadolu Üniversitesi Rektörlüğüne bağlı olarak resmen kurulmuş, daha sonra Osmangazi Üniversitesinin kurulması ile bu üniversite bünyesinde kalmış, aynı isim altında Resmi Gazete’nin 16.03.1994 tarih ve 21876 sayılı nüshasında yayımlanan yönetmelik ile aynı görevine devam etmiştir.
Bu kurumun unutulmaması gereken bazı özellikleri var; akıllarda kalması için burada onları sırasıyla vurgulamak istiyorum. Bunlardan birincisi, Türkiye’nin kendi alanında resmen kurulan üniversitelerdeki ilk araştırma merkezi olma özelliğidir. Hele hele Danışma Kurulu olarak seçileceklerin niteliklerine bakılacak olursa, bugün üniversitelerimizde reform niteliği taşıyacak, hazırlığı yapılan düzenlemelerin neredeyse hepsini orada görmek mümkündür.
GENTAM, her yönüyle multidisipliner bir merkez niteliği taşımaktadır. Örneğin; bir Genetik Danışmanlık Konseyi ki, müdürün başkanlığında genetik, neonatoloji, perinatoloji ve nöroloji bilim dallarından birer üyeden oluşmaktadır.
İkincisi, Müdür (Prof. Dr. Nurettin Başaran), Müdür Yardımcısı (Yrd. Doç. Dr. Mustafa Solak) ve Sekreter (İmran Sarsılmaz) tarafından yayımlanan GENTAM Bülteni (Genetik Hastalıkları Doğumöncesi Tanı Bülteni) ilk sayısını Ağustos 1992 tarihinde çıkarmıştır ki, bu da o tarihte kendi alanında yayımlanan ilk bültendir. Daha sonra devam eden bu bültenin pek çok araştırmacıya referans olduğunu, bugün bile internete baktığım zaman görünce gurur duyduğumu itiraf etmeliyim.
Bu bültenin yayımlanmasında büyük desteklerini gördüğüm o zamanki rektörümüz Sayın Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen ile şimdi kendisi de rektör olan Prof. Dr. Mustafa Solak ve şimdi nerelerde olduğunu bilmediğim İmran Sarsılmaz’a bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Sonuncusu da; bugün hemen hepsi profesör olmuş pek çok akademisyene GENTAM tarafından eğitim ve araştırma olanağı tanıyarak o zaman için çok ihtiyaç duyulan yardımlaşma konusunda oldukça cömert davranmasıdır.
İnsanlar, kurumlar ve devletler geçmişleriyle övünürler ve ne kadar eski olduklarını vurgulamaya özellikle özen gösterirler. Buna karşılık bazı akademisyenlerde, nedense bulundukları kurumların geçmişlerini kendileriyle başlatma gibi bir özgüven eksikliği görülmektedir. Oysa bir kurumun falan ya da filan tarafından kurulmuş olması o kurumda daha sonra çalışmaya başlayan insanların başarısını küçültmez, tam tersine daha iyi ve yeni şeyler yaparak kendileri lehine kıyaslanma olanağını elde etmiş olurlar.
Benim üniversiteden ayrıldığım 2002 yılından itibaren GENTAM’ın ne durumda olduğunu doğrusu bilmiyorum. Umarım eskisinden çok daha iyi konumlara gelmiş olarak hizmetlerine devam etmektedir, fakat yazılı olarak herhangi bir şey de görmediğimi belirtmek zorundayım.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.