8-9 Şubat cuma ve cumartesi günlerinde, Ankara’da iki günlük, “3. ZTB-Etlik Ürojinekoloji Günleri” adında uygulamalı bilimsel toplantılar yapıldı. İlk gün, doğumevinde gerçekleştirilen ameliyatlar, sempozyumun yapıldığı salonda uydu sistemi ile ekrandan izlenerek, katılımcılar ve çalışmalarını bu konularda yoğunlaştırmış olan hocalarımızla enine boyuna tartışıldı. Geçen sene Ankara dışında olduğumdan bundan öncekine katılamamıştım. Bu sene kararlıyım, katılıyorum. Cumartesi günü ikinci gün, konular düzenlenen panellerde, teorik olarak ortaya konuluyor. Salon, düğün salonu olduğundan üç katlı ve oldukça geniş. İçerisi ayaklı gaz sobaları ve klimalar ile ısıtılmaya çalışılsa da nafile. Soğuk insanın iliklerine işliyor. Bu nedenle önceden soğuk olacağını kestirenler, sobaların etrafına öbeklenmişler, geri kalanlar paltolarıyla izliyorlar. İşin doğrusu, ilgilerimiz ve hevesimizle, konuların güncelliği ve tartışmaların sıcaklığıyla idare ediyoruz.
Sabah anatomi konusu, izleyenlerin oldukça beğenisini alıyor. Kadavra çalışmaları, komplikasyonlar ve önlenmesi konularında hararetli tartışmalar yapılıyor. Aslında hava güneşli, tatil günü pek çok aktivite yapılabilse de kimse nedense çekip gitmiyor. Başlangıçta, “Düğün salonunda bilimsel toplantı olur mu?” diyenlere ben de kısmen katılsam da, konulara olan ilgim ve katılanların oldukça istekli olmaları ortamın olumsuzluklarını gidermiş gibi. Zaten beş yıldızlı otellerde yapsanız da, aslında, o salonlar da birer balo ve düğün salonu konumunda. Önemli olan yerden çok, işin bilimselliği ve yararlı olup olmaması. Bu nedenle ulusal kongrelerde en çok izlenen toplantılar arasında, ürojinekoloji toplantıları başlarda geliyor.
Öğleden sonra, uterus prolapsuslarının cerrahi tedavilerinde, “Uterus çıkartılsın” diyenlerle, “Çıkartılmaması daha başarılı” diyenler arasındaki tartışmalarda, ben ve pek çoğumuz ikinci tezi savunuyoruz. Konuşanlar, bilimsel verilerin ışığında kendi tezlerini savunuyorlar. Sevgi ve saygı sınırını kimse aşmıyor. Meslektaşlar ve benim açımdan toplantı, oldukça başarılı. Ürojinekoloji konularına başlayalı, neredeyse yirmi yıl oluyor. “Ürojinekoloji Derneği”miz yine o yıllarda kuruldu. O günlerde, bir avuçtuk, şimdilerde yüzlerce meslektaşımızın ilgi duyması bizleri ayrıca memnun ediyor.
2000 yılında ‘Ürojinekoloji’ adındaki klasik bir kitabı, ülkemizde ilk defa telif eser şeklinde ve çok yazarlı olarak yayınlamış idik. Aradan sekiz sene geçti. Kitabın baskısı çoktan tükendi. Geçen yıllar içinde, başlangıçta olaylara ne kadar doğru teşhis koyduğumuzu görmekten ayrıca mutlu oluyoruz. Yeniliklerin ışığı altında kitabımızın ikinci baskısını “Ürojinekoloji ve Pelvik Rekonstrüktif Cerrahi” adıyla baştan sona güncelleştirdik. Konuyla ilgili yenilikleri ekledik.
Günümüzde medikal yayıncılık, telif eserler, çeviriler, öğrenci ve TUS kitapları derken, büyük yayınevleri yılda 60-70 kitap yayınlamaya başladılar. Kuşe kağıda hazırlanmış çok renkli baskıların, yayınlanan kitap kalitelerine olumlu etkileri gözle görülür hale geldi. Matbaaların pek çoğu, baskı alet ve makinelerini çoktan yenilediler. Telif eser ve çevirilerin orijinallerinden ayırt edilmelerinde bile zorlanır olduk. Dizgi ve baskı kaliteleri çok gelişti. Bu nedenle biz kitabı yazdık, ertesi gün matbaadan çıksın diye beklemek mümkün değil. Yayınevleri çıkartacakları kitapları, kendi aralarında önceliklerine ve konularına göre sıralamaya koyuyorlar. Bu nedenle, ürojinekoloji kitabımızı ancak gelecek ay sizlerin hizmetine vereceğiz. İzleyin, okuyun, yenilikleri bizlerle ve meslektaşlarınızla tartışın.
Gelişme ve yeniliklerden, öncelikle hastalarınızı yararlandırın.