Bilim günümüzde çoğu çevrelerde dokunulmazlığı olan bir kavram olarak algılanmaktadır.
”Her şey akıl ve bilimle çözülür”.
Beyin denen bir organımız var. Akıl onun işleyiş mekanizmasından üretiliyor. Bunu nereden anlayabiliriz? Beynimizi çıkardığımızı varsayalım, akıl üretecek herhangi bir organın devreye girmemesinden anlıyoruz. Beyin nakli yapıldığını düşünelim. Nakil yapılan insanı, nakledilen beynin, yine kendi işleyiş sistemiyle yönetebileceği, bekleyebileceğimiz bir durumdur.
İnsan beynini bir hayvan türüne, örneğin bir aslana naklettiğimizde, nakil edilen beynin, aslanı ‘aslan’ gibi yönetebileceğini ya da insan gibi yönetebileceğini gözleyebilme imkanımız olabilecek mi?
Tarihsel sürecin herhangi bir aşamasında hayvanlardan herhangi birinin elleriyle teknoloji geliştirdiğini gözlemleyemedik. Oysa insan tüm teknolojik gelişmeleri beyniyle koordinasyon halinde çalışan elleriyle kotarır. Beynin yapılanmasını ve örgüsünü sağlayan nöronların çevre ve evrenle ilişkileri ne kadar çok yönlü ve yoğun olursa, beyinde devreye girip fonksiyon alacak nöronların sayısı da o kadar artacaktır. Bu artış ve işleyiş geliştikçe evreni daha derinlikli tanıyacak ve ellerle koordinasyonu güçlendirerek daha sofistike teknoloji üretmeyi de gerçekleştirecektir.
Acaba, insan beyninin nakledildiği ”aslan” bu işlevselliği yaşayabilecek mi?
Yapay zekanın dijital çağda hayatımıza kattığı robotların hayvanlarla hayatımıza sokulması ”biyolojik” yasalara daha uygun bir girişim olamaz mı?
Ve de insan-hayvan dostluğuna bir katkı sağlayamaz mı?
Yolunuz aydınlık olsun.